Bölüm 5

170 12 0
                                    

İşte yeni bölüm geldi. 4. bölümün okunma sayısı çok düşüktü ve beni gerçekten çok üzdü. Ama ne olursa olsun devam edeceğim. Multide Melodi' nin giydiği elbise var. Vote yaparsanız mutlu olurum :). Yb yarın gelecek. Yazım yanlışlarımı maruz görünn :*

Bugün gireceğimiz sınav 1. dönemin son sınavıydı ve onbeş tatile yaklaşıyorduk. İngiliz edebiyatı dersinden sınav olacaktık ve çalışma gereği duymadım. Çünkü ingilizcem çok iyiydi. Zaten birinci sınavdanda 95 almıştım. Havalar git gide soğuyordu. Yatağımdan kalktım ve direk odamdaki banyoya yöneldim.

Aynaya baktığımda çığlık atmamak için kedimi zor tuttum. Gerçekten berbat görünüyordum. Normalde yüzümde olan şeylere pek önem vermezdim ama ortalıkta zombi gibide dolaşmak istemiyordum. Dün akşam bileğimin ağrısından dolayı uyuyamamıştım. Hemen yüzümüm yıkayıp dişlerimi fırçaladım.

Bileğimi Meryem anneye göstermeden yukarı çıkmıştım ve hemen yatağa girmiştim. Hafif moraran göz altlarıma kapatıcıyı sürdüm. Şişen gözlerimin altına ise hafif bir kalem çektim. Renginin yitirmiş dudaklarımada vişneli dudak parlatıcımı sürdüm.

Normalde bu parlatıcıyı yalamak için sürerdim. Evren bana yılbaşında almıştı ve gerçekten pahalı bir şeydi. Sürdükten 10 dakika sonra dudaklarımda parlatıcı adına hiçbirşey kalmazdı. Ama emmekten kıpkırmızı olan dudaklarım canlandırmak istediğim dudağımın görüntüsünü alırdı. Doğal bir kırmızılık daha çok hoşuma gidiyordu.

Aynada işim bittikten sonra gardolabama yöneldim ve beni sıcak tutacak birşey aramaya başladım. Zaten dün ince giyindiğim için donmuştum. Gri bir örgü kazak aldım. Altındada siyah kadifemsi bir tayt giydim. Üstünede tozlu bir deri ceket geçirdim. Sırt çantamı ve şarj daki telefonumuda aldım ve odamın kapısına yöneldim.

Kapıyı açtığım gibi alışmış olduğum burnuma gelen koku yine beni gülümsetti. Yine sabah erkenden kalkmıştı. Her seferinde buna gerek olmadığını söylüyordum ama bi türlü ikna edemiyordum. Muhakkak iki günde bir yapardı. Neşeyle mutfağa inerken meldivenlerden dikkatli bir şekilde indim ve sol elimi ceketimin cebine koydum.

Mutfağa girdiğimde bana vişne suyu doldurduğunu gördüm. ''çeriiiy cuuuuus!!'' diye bağırmamla yerinden hoplaması bir oldu ve bu beni kahkahalara boğdu. '' Birgün beni öldüreceksin Melodi. Ödüm koptu.'' dedi kızgınlıkla. Yanına gidip ona sıkıca sarıldım. ''Sen ölürsen bende ölürüm Hatunum'' dedim sevgiyle.

Oda beni sıkıca sararken ''Allah korusun kız. Kapat bu konuları.'' dedi rahatsız olarak. Ölüm konusunda hep böyleydi. Nedenini bilmiyorum ama bir anısı olduğu kesindi. Birden kalbim parçalanır gibi oldu. Ondan ayrılırken masaya oturdum ve vişne suyumdan koca bir yudum içtikten sonra önümdeki tabaktan bir tane börek alıp yemeye koyuldum.

Sahi? O ölürse ben ne yapardım acaba? Bu düşünce gözlerimin yaşarmasına neden olurken yüzümü ondan saklıyordum. Hemen anlardı biliyorum. Birden iştahım kapandı. İki dakika önce kokusundan beni ye diye çığlık atan börekler şimdi bana çürümüş gibi geliyordu. Ona birşey olursa ben yapamazdım.

Bu acıyı kaldıramazdım. Biterdim ben. Onun o gözlerindeki ışığı özlerdim. Ona hatunum demeyi özlerdim. Onun böreklerini özlerdim. Onu birden o mezarın içinde gözümün önüne getirmemle gözlerimden bir damla yaş akması bir oldu. O bulaşıkları hallederken arkasından ona baktım. Onu herşeyiyle özlerdim.

Masadan kalkıp sıkıca ona sarıldım. '' sensiz ben yapamam tamam mı ? Beni sakın bırakma'' dedim ağlamamak için kendimi zor tuttuğumu belli eden bir sesle. Anlamış olacak ki oda sıkıca sarıldı bana ''seni asla bırakmam ben kızım'' diyerek.

ULAŞILMAZ.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin