Merhaba. Bu bölümü çok dar bir zamanımda yazdım. İçime sinen bir bölümdü. Okuma sayıları birden düştü ve bu beni gerçekten üzdü :/ Ama bırakmaya niyetim yok. Sonuna kadar gideceğim. Multide Melodi ' nin botları var. İyi okumalar :*"Nee!!!! Sana inanamıyorum! Nasıl böyle birşey yaparsın Melodi! O piç kurusu ile çıkmanızı çok isterdim. Biliyorsun. Ama Evren' e yaptığı şeylerden sonra?? Nasıl onunla biryerlere gitmeyi kabul edersin?"
Evet şuan Beril' in çıldırdığı zamandayız. Ona Uzay' ın çıkışta beni bir yere götüreceğini ve kabul etmezsem hiç vazgeçmeyeceğini söyledim. Aslında haklıydı. Ama gerçekten sıkılmıstım. Bende keyif duymuyordum bu olaydan.
Beril' in arkadaslığı kuvvetliydi. Ne kadar umursamaz görünsede önem verirdi dostluğuna. Simdide o anlardan biriyiz.
"Haklısın." diyebildim sadece. "Evet haklıyım." dedi gözlerimin içine bakarak. Sinirliydi. Bunu görebiliyordum. "Ama gideceğim. Bir kerede kendim için birşey yapıp gideceğim" diye söyledim ve cevap vermesini beklemeden sınıfa girdim.
Uzay bunu yapmakta haklıydı. Gerçekten çok havalıydı. Meldivenlerden çıkarken aşşağı inen Uzay' ı gördüm. Umursamadan yoluma devam ediyordum ki sıkı bir el kolumu kavradı ve beni kendine çevirdi.
"Yine ne var?," diye tersledim onu. Beni gözleriyle baştan aşşağı süzdü. Bu beni rahatsız etmişti. "Bu kılıkla mı geleceksin?" diye sordu alaycı bir ifadeyle tek kaşını kaldırarak.
Başımı eğip üstüme baktım. Siyah dar mat deri bir tayt ve üstümdede siyah bir tişört vardı. Tişörtün üstünde kırmızı kan gibi görünen yazılarla 'shut up bitch!' yazıyordu. Onun üstündede yine deri bir ceket vardı. Ayaklarımda ise en sevdiğim ve vazgeçemediğim siyah botlarım vardı.
Başkalarına göre bu fazla siyah olabilirdi ama benim için gayet normaldi. Botlarımın topuklu olması mı sırıtmıştı? Boyum fazla uzun olmadığından kötü durmuyordur diye düşünüyordum. "Ne varmış kılığımda?" diye tersledim.
Yüzündeki ifadeyi bozmadan konuştu; " fazla siyah değil mi? Neden sende kısa etek giymiyorsun? Yada şort falan? Biraz gözümüz gönlümüz açılırdı. Sana bakınca içim kararıyor." bu sözleri beni şaşırtmamıştı.
"Ben siyah severim." diye söyledim yalın bir ifadeyle. "Ve şort giymem. Bacaklarımı açmak hoşuma gitmiyor."
"Neden rahibe misin? Dedi sakin bir ifadeyle.
İste buna sinirlenirdim. "Ne alakası var? Okulda birsürü şortlu etekli kızlar var git onlara bak. Beğenmediysen gitmeyelim. Benimde işime gelir zaten." diye atarlandım. Bazen ani bir çıkışla atara geliyordum. Ergenlik biraz var bende hala.
Son birkez beni süzdü ve cevap vermeden aşşağı indi. Bu salak hareketlerinden de ondan da bıktım. Hemen olsada bitse kurtulsam diye düşünüyordum ki ayağım takıldı ve tam düşecektim ki arkadan belimi kavrayan iki el hissettim. Öne doğru düşmemi engelleyip dengemi sağlamamda yardımcı olmuştu. Ellerin çekildiğini hissettim.
Belimi tutmasından rahatsız olsamda düşmemi engellediği için belimi kavrayan ellerin sahibine teşekkür etmek için arkamı döndüm. Keşke dönmeseydim.
Aman Allah'ım o nasıl bir surat? O nasıl bir vücut? O gözler? O saçlar? O biçimli kaşlar???? Ölsem mi ben napsam?? Erkek düşkünü değilim. Kolay kolayda ağzım sulanmaz ama bu nasıl bir meteor??
Düşüp bayılmak üzereydim. Ağzımdan çıkacak iki kelimeydi ama şuan bu meteorun gözlerine bakmaktan başka birşey yapamıyordum. '' Rica ederim'' diye söyledi gülümseyerek. Gülümsemesi güneş gibiydi. Sesi kadife gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ULAŞILMAZ.
Teen FictionYaptığım şeyden vazgeçmemem gerekiyordu. Ailemin intikamını almam gerekiyordu. Sonunda amacıma ulaşmış ve Melodi Serini kendime aşık etmiştim. Ama olmuyordu. Bir türlü basamıyordum şu tetiğe. Sonunda çektiğim acılar ve gördüğüm kabuslar belkide yok...