//18.bölüm//

29 10 4
                                    

*Sana zarar gelmesine izin vermem*

Pulsarı eve Berna'yla gönderdim.
Gökhan ile Berna gideli saatler olmuştu. Zoran burdaydı! Kendisinden beklemedigim bir şekilde daima gözlerinin üstümde oldugunu görüyordum.

Onun burdan olması beni sinir de etmiyordu rahatsızda!

İlerleyen her saate biraz daha sakinleşti mekan. Bir kaç gündür burayı erken kapatmaya karar vermişti, Kadir abi ve bizde uyguluyorduk.

Zoran halen daha masada ötürür vaziyete sigarasını içiyordu daha fazla o gözler altında çalışmaya dayanamıyp hemen sorumu yöneltim.

"Hala burda niye bekliyorsun?"

Sandalyeden ayaklanıp bana doğru yürümeye başladı. Elimdeki bezi iyice sıkarak gözlerimi yuruşunden ayırmadım.

Tezgahın bir tarafında o diğer tarafında ise ben vardım. Aramızda olan mesafeye rağmen sigara kokusunu ve ona haz olan kokuyu alabiliyordum. Sigara kokusu bile onda ayrı kokuyordu.

Göğsümü yagmalayan kokusu beni tepetakla etmeyi başarırken onunla karşi karşıya durmak bile zor geliyo.

Iç sesim gene bana güzel bir ayar vererek seslenmeye başladı.

(Kızım sanane! Seni ne ilgilendiriyor acaba?)

"İşin bitince, seni evine bırakıcam!" Karalı ve sert görünüşü ile elinde ki telefona döndü.

"Aslında biraz geç ayrılıcam, beni beklemek zorunda değilsin." Dediğimde,
Cevap bile vermeden, Gözlerini devirdi. Tezgahın karşısından ayrılıp yanıma geldi.

Tezgahtan bir adım atmıştım ki kolumdan tutarak beni kendisine doğru cekti.

Bedeni bedenime yapıştı resmen, onun sert göğsünden ayrılmak için geri adım attığımda, ayaklarım tezgahın ayaklarına çarptı. O da bana doğru adım atınca, kacıcak hiç bir yer kalmamıştı. Beni bedeni ve tezgahın arasında sıkıştırmıştı.

Başını boynuma eğdiği zaman, gerçekten biran boynumdan öpücük sandım.
Neydi bu? Zaten seninle aynı ortamda bulunmak bile, beni benden almaya yetiyor. Artık bana bu kadar yakınlaşma sonucunu siz düşünün!

Gözlerimi gözlerine çevirdiğimde,
Bir an bir şey aramışcasına etrafına bakındı. Her gecen saat, biraz daha değişiyor gibiydi. Gözlerini üstümden ayırmıyordu.

Elinden kurtulmak için hareket etigimde tekrar kara gözlerinin esirinde kaldım.
Bir farklıydı şu an, aslında ne zaman normal biri olmuştu ki.

"Bırak beni." Tutugu kolumu kurtararak, bedenimi rafın ve onun vücudundan kurtarmak için hareketlendim.
Ve başardım!

"Yanımdan ayrılma!" Diye söyledi yüzü kasılırken.

Inanılmaz bir şekilde baktım yüzüne!
Düşünsenize, şimdi de alnımı öpüp , yanımdan ayrılma diyormuş.

İstetigimden değilde neyse....

Mekan boşaldığı için etrafı biraz daha toparladıktan sonra tezgahın önüne gelip boşları bıraktım diger tum çalışanlar erkenden paydos etmişti. Tabi burayı kapatmak bana kalmıştı.

İşelerimi bitirdikten sonra masanın önüne geçtim ki, hemen karşıma dikildi, evime gitmem gerekiyo ama şimdi ne diye böyle davranıyo. Etrafına bir iki defa daha bakındıktan sonra aramızdaki mesafeyi kapatarak yanıma geldi. Onu sert yapan bakışları onu daha çok cekici saglıyordu. Yani tabii olmasa da olur ama belirgin ve karekterislik yüz hatları aklımı bulandırmaya yetiyo artıyo bile. O gözlerindeki karanlığa bakmaya bile gerek yoktu diyecegim, ama gözlerimi gene kirpiklerinin gölgeliginde kalmış gözlerine cevirdim. Sanki o karanlığın icinde saklanan bir mıknatıs varmışta beni görünce içine çekiyormuş gibi, oraya hapsedilip mahkum bırakılacak gibi oluyordum. Ona bakınca hareket edemiyorum. Gözlerim ,ellerim ve diğer duyu organalrımı işlevini yetirmiş gibi oluyordu.

Ay Kızım🌙Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin