✒5.Bölüm ✒

53 20 11
                                    

Mekânda geçirdiğim iki saatin ardından, Kadir abiye 'görüşürüz' diyerek oradan minibüs duraklarına geçtim. Gelen ilk minibüse binerek boş olan koltuğa oturdum. Oturduğum ilk anda bacaklarımda hissetiğim küçük ağrıyla kendimi oturduğum yere sırtımı dayayarak, serbest bıraktım vücudumu. Uyumaya çalışıyordum ki yanıma bir kızın oturduğunda elinde 'Sefiller' adlı bir kitap dikatimi çekti. Aslında bu kitabı okumayı pek cok defa istemiştim. Ama malesef bir türlü çıkan sorunlar yüzünden okumaya vaktim olmamıştı. Uymaktan vazgeçip, kitabı dizinin üstüne ters bir şekilde bırakan kıza cevirdim ardından kitabın arka kapagında bulunan yazılara göz atım, okuduğu yerleri gözden ğecirirken iç sesim, 'Onunla konuşabilirsin' diye cesaret veriyordu.
Aslında kitabı yorumlamasını istesem rahatsız olur muydu acaba?
İnsanlarla pek diyolog kuramazdım çok çekinirdim. Ama bu sefer meraklı tarafımı bastıramıyarak yanımda olan kıza döndüm. Yirmi beş yaşlarına yakın diyebileceğim bir kızdı. Buğday rengindeki tenine sahip, saçını toplayarak topuz yapmıştı. Hemen aklıma ilk gelen şeyi söyledim.
"Hep böyle kitap mı okursunuz?"
Kızım bari adam akılı bir şey sorsaydın bu ne biçim bir soru. Şimdi sanane diyerek cevap verse hiç alınmaz, haklı olduğunu söylerim. Artı kız kitap okumuyordu ki.

Bakarsanız ben bile cok şasırdım. Ama hemen cevap vereceğini beklemiyordum.
"Aslında bir zamanlar çok saçma gelirdi. Yani zaman kaybıymış gibi, ama sonra zamanımı aslında hiç değmeyen insanlara harcadıgımı anladığım. İnsanlar, kâğıt kalem gibi birbirine müebbet yiyemez. Ne acı ki onlar daima birbirlerine hükmederler. Kendimize ayırdığımız vakitler zaman kaybı deqildir. Okuma duyğumu geliştirdim ve yalnızlıgımı onunla bütünleştirdim. Yalnızlığıma eşlik etiler, hemde karşılıgında hiçbir beklenti olmadan. Hayatımı kitaplarla bütünleştirdim ve bir daha asla okumayı bırakmadım."

Konuşmasına son verek elindeki kitabı bana uzattı. Kitabı elime ilk aldığımda farklı bir duyguya kapıldım. Bunun sebebiyse meşhur şairimiz,
'Namık Kemal'di.'

"Hayranı olduğum bir yazardır. Namık Kemal, sürgün yıllarında son günlerini yaşarken elinde 'Victor Hugo'nun Sefiller' kitabı varmış. Bu kitabı okurken gözlerini yummuş hayata. 'O zorlu yılarda 'Huriyet Kasidesi' gibi devasa bir şiiri yazabilmiş bir yazarın, son okuduğu kitabın 'Sefiller' olması benim için baya değerliydi. Ama malesef hayat şartlı bazen her istediğimizi kabul edmiyor, bu nedenle hep bir dahaki sefere okurum derdim, ama bir türlü okumak nasip olamamıştı."

Bana uzatıgı elerime aldiktan sonra tekrar incelemeye decam ettim.
"Aslında ben hayatı kitaplarda buldum. İyi kitaplar en gerçek dostlarımızdır. Dostlarımızın bize göstermediği doğru yolu, kitaplar gösterebilir." Diyerek ayağa kalkıp cıkış kapısına yöneldiğinde.
"Bakar mısınız?"
Diyerek seslendim , arkasından seslenerek bana bakmasını sağladığımda, elimde olan kitabı havaya kaldırıp kaşımla işaret etim. Yüzünde hafif bir tebessümle konuşmaya başladığında.

"Küçük bir hediye lütfen kabul et."
Diyerek cevabımı beklemeden arkasını dönerek şöförun durduğu durakta indi. Bakışlarımı elime indirerek kitabı inceledim. Böyle elime geçeceğini hiç düşünmezdim. Evin önune gelince çantamda olan yedek anahtarlamı çıkararak içeri girdim. Kitapı yatağıma bırakıp pulsarı sevmeye başladım. Aslında hava güzel onu biraz çıkarıp dolaştırabilirim. İceriye girmeden kapınönünde beni karşılayan pulsarı alıp tejrar az önce cıktigom merdivenleri onunla indim. Sokağın arka tarafında bulunan aile parkına gittik. Pulsar çocukları görünce hemen sevimli hareketleriyle herkesi güldürmeyi başarıyordu. O kadar sevimliydiki. Çocukların atığı kahkahalar insana huzur veriyordu. Az önce ki yorgunluguma bile degdi bu görüntü. Etrafta koşusturan çocukları ve tabi salıncakta sallanan çocukları izledim. Salıncağın arkasında çocuklarını uçurmaya çalışan anne, babalar ne de güzeler öyle.
Parkta salıncak sırası bekleyen çocuklar, küçük Elfida gibiydiler. Biraz heyecan, biraz mutluk, biraz salıncağı başkası kapacak korkusu, en önemlisi de çoğu anne babasına yakalama korkusu.
Ailemden gizli bahçemizde bulunan küçük parka giderdim. Kendi evimize ait olmasına ragmen o parka inmem yadaktı. Tüm duygularım korkuya gebe olurdu. Önce hiç bitmiycek bir kabus gibi geliyor, sonra ise hiç başlamıyacak bir rüya gibi geliyor tüm o anılar.

Parkta geçirdiğim uzun bir vakitten sonra ayaklandım.
Aslında biraz daha parkta o kücük yüzlerin sevimli kahkahalarını izlemek isterdim. Ama malesef, eve gidip sıcak cukulatyla balkonda ay ışıgında 'Seffiler' kitabını okumak istiyorum.

^..^

Ay Kızım🌙Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin