12.Bölum

41 13 5
                                    

"Bir Anlaşma"

Belki durumumuz kendi ağına bacaklarıyla takılmış örümcekten farkısızdır. Hayatımızı daha güzel yaşanılacak hale getirmeye çalışırken, daha karmaşık durumuna getirmemiz ne delilik degil mi?

Düşmanımızın kadehine damlatıgımız
her zehir damlası, birleşen kaderlerimizi beraberinde getirecektir, bir anım diğer anımı tutmuyor. Bazen kendime aşırı güvenirim bazen ise aşırı guvensiz hissederim. Çok önemsiz, beceriksiz ve berbat değersiz bir insanmışım gibi oldugumu düşünürüm.

Birilerinin bizi sevmesini isteriz ama sonra neden sevmelerini düşünürüz onları değilde kendimi yetersiz buluruz ne aptalca ama.

Yağan yağmurun sonucunda nemlenmiş toprağa batıp çıkarak sarsak adımlarla, parkın cıkışın sol tarafında kalan kütüphaneye doğru ilerliyodum. Beste ve Batu ile karşılaşınca biraz sohpet etmeye başladım. Üniversite sınavları için derslere yönelmek istiyordum. Cumartesi günleri daima bu kütüphaneye gelir çalışırdım.
Beste ile Batu parka geçince, bende kütüphaneye girip en arkalarda bulunan boş bir masaya gectim. Beynimi işgal eden tüm geçmişimi bir yere toplayıp kitaplara yöneldim.

Topuzumu tutması için masadan aldığım bir kalemi saçlarımın arasından geçirerek sabitledim. Okulda tarih dersine dayalı konuyu bitirmiştik, kısa bir tekrar ederek üstünden geçip çalışıyordum. Kendimi öyle kaptırmıştım ki , saçlarımın arasından çekilen kalemi hissetiğim an, irkilerek hızlı bir sekilde arkaya döndüm.

Zoran!...

Ben şaşkınlıklar içinde ona bakarken o ise bir adım atarak yanıma oturdu. Elinde ki kalemi masaya bırakıp bana döndü. Gözlerinin içine bakınca, beynim sanki kulanıcagım tüm kelimeleri yetirmiş gibi oluyor bu olan tüm şeyler elimde olmadan her defasısınız yaşanıyor ve iyice sinirlerimi bozuyor.

Gece gözlerinde kendimi kaybetmeyi sonlandırıp, önume dönüp derin bir nefes aldım.

"Burda ne işin var Zoran?" Diye geveldim. Gozlerimi hemen ondan çekip önüme devirdim.

Ona ilk defa ismi ile hitap ediyordum o da anlamış olucak ki yüzünde küçük bir gülümse belirdi. Saçlarımın arasından çektiği kalemi bile nerdeyse unutacaktım. Cevabı beklediğimden hızlı vermişti.

"Bunu istersen diye düşündüm. Ama yanılmışım..."dediginde,

Elinde çevirdiği bilekligi gösterdi. Gözlerim bir elindeki bileklige bir de yüzünde ki sırıtışın da gidip geliyordu.

O bilekligi tabi ki istiyorum. Uzanıp elindeki bilekligi aldım diyemem çünkü bilekligi hemen avuç içine haps eti.

"Onu bana geri vermen gerek!" Dedim sesim sandığımdan daha yüksek çıkmıştı.

Onunla daha fazla oyun oynamak istiyo degildim, onun oyuncagı olmak niyetin de degilim ve bu olayın hemen bitmesini istiyorum.

Başıyla kapı önündeki kütüphaneden sorumlu olan görevliyi gösterince, gözlerim ister istemez oraya kaydı.

Adam sesiz olun dercesine sert bakışlarıyla bizi izliyordu. Bakışlarımı görevliden çekip Zoran'a yöneldim.

Elinde ki haps etiği bileklikle beraber pantolonun cebine soktu.

"İstersen bu konuyu dışarda konuşalım?" diye soru yöneltiginde, ben daha vereceğim cevabı düşünürken, o masadan kalıp çıkışa yöneldi.

Ay Kızım🌙Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin