16.bölüm Hisler💥

22 10 2
                                    

Sanki tüm dünya siyah beyazda, sen bana özel rengimsin!!*

Tüm ders boyunca aklım, hep arkamda  oturan bay kabadaydı. İyi ki derslerde iyiydim, yoksa hoca asla kendisini dinlemeyine gecirmezdi. Son dersimiz beden oldugu icin bahceye indik. Hoca bir kaç konuşmasından sonra, herkesi kendi haline bıraktığında, kimi futbolla ve voleybola giderken, ben ve benim gibi diğer öğrenciler, bulduğu boş yerlere oturup vakit gecirmek ile meşguldüler. Ağaçların olduğu yere cimenliklerin üstüne çömeldim. O ara Batu ve aynı sınıfımızda olan Emir oturduğum yere gelip, yanıma çömeldiler.

"Demek burdaydın, sana danışmak  gereken bir kaç not var." Diyip elini eşofmanın icinde bana uzatıgı telefonu gösterdi Batu. İçinde bir kaç ders notları vardı. Bildiklerimi anlatıp küçük bir açıklama yaptım. Geçirdiğimiz kısa bir vakiten sonra, eşyalarını yanıma bırakıp Emir ile futbola katılmaya gitti.
Futbolda ki erkekleri izlerken, gelen mesaj sesiyle telefonuma cevirdim bakışlarımı.

Gönderen : Bay kaba
"Orada oturacağına, Neden yanıma gelmedin?"

Anlam vermeye çalışarak telefona baktım. Bakışlarımı telefomdan ayırıp hemen etrafta gezdirdim. Okulun en köşesinde bulunan çardakta oturmuştu. Yanıda hiç eksilmeyen osuruk çiçeği "Elfin."
(pardon ağzımı bozmak istememiştim.) Karşılarında ise Gökhan, Berna ve Rüzgar oturuyordu.
Elimdeki telefon ile, tüm dikkatiyle benim olduğum tarafa bakıyordu. Gözlerimi gözlerinden çekerek telefon ekranıma baktım. Aklıma ilk geleni yazdım.

Gönderilen : Bay kaba
"Vala sen pek yalnız kalan biri değilsin. Baksana yanından ayrılmayan gündüz feneri' sarmış seni.."

Attıgım mesaj illetildikten sonra, onun olduğu tarafa dönüp, yüzünde ki ifadeye baka kaldım. Fena halde bozulduğu yüz ifadesinden beliydi. Onun yüz ifadesini izlerken yanında duran Elfin'nin omuzuna kolunu attı. Tipe bak! Elfin bundan ne buluyorsa.
Az önce gerilen yüzü, şimdi de sırıtmaya devretmişti o güzel yüzü.
Bu adam insanları delirtmek için mi gönderilmiş dünyaya?
Eğer öyleyse çok başarılı olduğunu söyleyebilirim.
Elfin ona nasıl dayanabiliyor acaba, aslında ikisi tanecere kapak misali.
Umrumda bile değil!

((Umrumda değil. Diyen her kız, aslında umrunda olduğu şeyi tekrar tekrar kendisine hatırlatıp, kendince avutma çabalarındadır bence..))

Yanıma gelen ter içinde kalmış Batu, bedenini cimenliklerin üzerine bıraktı. Terden alnına yapışmış saclarını parmaklarıyla dağıtarak üstünde ki tshörtü çıkardı. Başımı çevirip futbolda oyanayan çocukların, farklı yere dağıldığını gördüm.
Tam o an çalan zil sesiyle, başımı Zoran'a cevirdim. Catılan kaşıyla, kolunu Elfin'nin omuzundan çekerek ayaklandı.

"Elfida, ben üzerimi değiştirip gelicem. Beste gelirse söylermisin?" Batu'ya kafamı olumlu anlamda salayıp, ona ait olan ceketi ona uzatım. Okuldan, Beste'nin çıkmasını bekledim.

Hızla merdivenlerden inip tüm sevecen tavrı ile koluma girdi. Girdi demesekte olur resmen yapıştı. Gülerek ona baktığımda konuşmasına izin vermeden konuya girdim.

"O kütüphane olan şeylerden sonra, sadece mesajlaştık." Dedim

"Beni yormadıgın için teşekür ederim, maviş." Dedi , halinden hoşnut bir keyifle gülümsedi.

"Onda gördüğüm bütün ifadeleri okuyabiliyorum artık."

"Diyosun...peki onunla vakit geçirmek istiyor musun?" Beste çok önemli bir üzerinde konuşur gibiydi sanki bir buluş peşine düşmüş gözleri fıldır fıldır dönüyordu. Kendisi ile fisildamaları başladığından hemen atıldım konuşmaya.

Ay Kızım🌙Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin