🦋6. Bölüm🦋

56 18 0
                                    


Pulsarı alarak sokaklarda yavaş adımlar atarak eve ulaştık, evin içinde bir kaç kişinin sesi gelince salona doğru yürüdüm. Salondaki koltuğun üzerindeki Gökhan'ı görünce biraz daha düşünerek unuttuğum küçük şeyi hatırladım. Bugün Berna söylemişti aklımdan çıkmıştı. Gökhan beni görür görmez uzandığı koltuktan daha çok oturur pozisyonunu alarak dört cift gözle karşı karşıya geldim. Birden unuttuğum için içten içten kendimi sövsemde bir halta yaramadı. Berna yanıma yaklaşarak.
"Merhaba, istersen bize katılabilirsin?" Diyerek pulsarı sevmeye başladı elimdeki tasmayı açarak pulsarı serbest bıraktım.

Berna'ya tam dönüp cevabı verecekken beni durdurarak elindeki buharı üstünde olan sıcak çikolatalı bardağı uzatarak
"Bu arada sıcak çukulata hazırlamıştık ama bu fazla."
Diyerek uzattığı bardağı alarak teşekkür ettim.

EN köşede olan koltuga gecerek oturdum. Pulsar eve farklı bir hava katıyordu. Elfin ile Gökhan kendi aralarında sohpet ederken. Rüzgâr ise etrafta koşuşturan pulsara ayak uydurarak eğleniyordu. Berna benim yanımdaki koltuğa geçerek.
"Senin yaptığın gibi olamadı ama tadı o kadar kötü değildir umarım " diyerek elimdeki sıcak çikolatayı işaret etti.
"Hemen hemen tadları birbirine yakın. Ben sadece şeker katıyorum daha hoşuma gidiyor öyle. Genede fena değil teşekür ederim."
Yoğunluğu arttıkça, tadı da bağıl olarak muhteşemleşen, ılıkken de süper olan, müthiş bur içecek. Okulda hep içtiğim şey bu ister istemez kendimi onu ararken bulabiliyordum.

Kısa bir sohbetten sonra Rüzgâr yanımıza gelerek yeni işimle aramın nasıl olduğunu sordu. Samimi bir şeklide ben ile Berna'nın arasına geçip oturdu. Bu iş arayışında aslında Rüzgâr sayesinde bulmuştum. Bir tanıdığının eleman aradığını ve  garsona ihtiyacı oldugunu söyleyerek bana bir seçenek sunmuştu. Cafe sahibini tanıdığını ve iyi anlaşacagımı söylemişti. Bizim eve geldiginde bir kac defa iş ilanları masada gördüğü için Berna'ya sormuştu. Ardından iş aradığımı öğrenerek bana bu fırsatı sundu. Aslında bu fırsatı kaçırmak istemeden kabul ettim. Ama pek tecrübeli olmadığım için zorlanacağımı düşünerek geri çevirmeyi bile düşünmüştüm. Ama Kadir abi yani barın sahibi oldukça iyi biriydi ve her koşulda yanımda olarak her şeye yardım etmişti.

Öğrenci olduğumu bildiği için bana iş saatlerini bile ayarlamıştı. Ve bu oldukça işime gelmişti. Haftada üç defa uğradığım barda sadece dörtten yediye kadar çalışıyordum. Akşama doğru biraz daha yoğunlaşmaya başladığı için kendi isteğimle mesai yapıyordum. Hafta sonları ise pulsarla çıkar buraya gelirdik. Hem zaman geçirmek için hemde işimin başında dururdum.

"Eee, yoksa sandıgımdan kötümü?"Diyerek tekrarlandığında Rüzgâr.
"Hayır tam tersi aslında çok iyi, başlarda biraz zorlansamda Kadir abi daima yanımda ve toparlıyo. Bu nedenle ona minnetarım." Diyerek bana sunduğu bu iş teklifi için ona teşekkürlerimi gönderdim tabi birde benden gizlediği küçük şehide hatırlattım.
"Ama Kadir abinin senin babanın olduğunu keşke söyleseydin."
Dediğimde sadece gülerek karşılık verdi.

Gerçekten Kadir abi ve Rüzgâr, baba oğul olarak bana çok yardımları dokundu. Rüzgar'ın babası olduğunu sonradan öğrensemde hiç şaşırmamıştım. Çünkü ikiside fiziksel görünüş olarak çok benziyolardı. Ve ikiside bu yolda bana cok yardım etmişlerdi. Bir yerde maaşlı çalışırken sizi motive edecek pek çok şey zaten vardır. Ama tek başınıza olduğunuzda bu motivasyonun içinizden gelmesi gerekli. Hele ki işe ilk başladığınızda ama tüm acemiligimle işi batırdigıma rağmen Kadir abi altan alarak yardımlarıyla işi kapmıştım.

"Aslında söyleyecektim ama kabul etmezsin diye."
Kendisini koruyarak söze başlayınca. Bir tarafım haklı olduğunu söylüyordu aslında..
Herkes kendi aralarında konuşmaya başlayınca bende bu fırsatı kaçırmayarak. Mutfağa yönelip elimde boşalan bardağı bıraktım. Ve bu durumda odamdaki kitabı alıp okumaya gidebilirdim. Tezgahın üzerinde ki bir kaç birayı karşılaşınca Berna asla kullanmaz bu nedenle eve pek sokmazdık bunları sanırım arkadaşları içiyordu.

Mutfaktan tam çıkarken görüş alanıma giren Zoran'ı gördüm. Aslında digerleleri iki defa eve gelmişlerdi. Ama Zoran ilk gelişiydi. Bu evde ilk rastlantımızdı. İkimizde şaşırdık çünkü içerde az önce yoktu ya da ben görememiştim. Ama onun niye şaşırdığını anlayamamıştım. Ona doğru ilerleyerek solda kalan odama ilerdegimde oda arkamda kalan mutfağa yada lavaobaya gitmek için o yöne ilerleyince karşı karşıya gelmek zorunda kaldık. Kafamı kaldırarak yüzüne bakınca oda öyle baktı catık kaşlarıyla daha bir sert görünüyordu. Ne yani öyle bakmasına gerek yok çünkü bilerek yolunu kesmedim.

Bana öyle bakmayı kesermi acaba? 'Niye nasıl bakıyorki' diyen iç sesime sesleniyorum daha çok öcü görmüş gibi şu kaşlara bakar mısın? Sayın iç sesim..
'Çatma kaşını ben kendi çatıklığımdan bıkmışım diyesim geldi.'

^..^

Ay Kızım🌙Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin