Gece Karası 🌒 3.Bölüm

82 24 3
                                    

Içimizde herkesten gizledigimiz her bir yara, birer kitap ayrac misalidir. Daima onları bir yerde gizler, hayatımıza devam etmeye çalışırız. Ne kadar zor olsa bile. Hayatımıza 'Nerde kalmıştık' der devam ederiz. Her şey normalmiş gibi sanki havası sönmüş balon gibi ordan oraya savrulan biz değilmişiz gibi.

Gözlerimi agır ağır açtım ve dün gece uyuya kaldığımı hatırladım. Yataktan kalkıp aynanın karşısına geçtim. Saçlarım ruhum gibi darmadağın. Hafifçe kendi yansımama bakarak gülümsedim. Yüzüme gelen ince ve kısa saç telerimi kulağımın arkasına sıkıştırarak masamda duran not defterime uzandım. İcınde yazılanlar, aklıma gelen her satırı oraya dökerim okuduğum kitaplarda dikatimi çeken tüm sözleri bu not defterime geçirirdim.

Icindeki yazılan tüm satırlara göz atıktan sonra çantamın içine atım ve yerimden kalkarak lavobaya gitim. İşlerimi haletikten sonra üstümdeki askılı tişörtü çıkararak okul formasını giymeye başladım. Belime uzanan uzun dağılmış gece rengindeki saçlarımı taramaya başladım. Önde duran kahkulerimi ellerimle düzelttim. Saçlarımın altındaki o iki çemberin etrafı mavi fakat göz bebekleri gece rengi sadece siyah. Onlar pek çok mesaj verir hayatımızdan.


İçimizdekini olduğu gibi yansıtan birer ayna konumundadır. Ne kadar derindeysek göz bebeklerimiz büyür. Gözlerimin etrafındaki mavilik samimi ,saklı ve sesizdir. Dikat çekmeyi hiç sevmez ama güzelliğinin farkına asla varmaz, kendisini daima saklar. Ancak becerdigi söylenemez küçük mavişlerin. Kendimi hazırladıktan sonra Pulsarın bir kac ihtiyacını giderdim. Mamasını da hazır ederek çıkış kapısına ilerledim.
Koluma taktığım sırt çantasıyla evden ayrıldım. Minibuse doğru ilerledim ve boş olan bir koltuga gectim cam tarafında olmayı daha cok tercih ederim. Şansım var dı ve arka taraflarda cam tarafı boş olan bir yere ilerledim. Okuluma on onbeş dakikalık yolculuktan sonra vardım. Okul bahcesinde fazla kişi yoktu . Sınıfa geçerek en arka sıranın bir önünde ki sıraya gectim üstümdeki ceketimi çıkarıp astım . Ara sıra, sıra arkadaşım Berna olurdu. Berna'yla aynı okulda ve aynı sınıfyaydık. Sabahları beraber gelmezdik. Çünkü sabahları arkadaşları tarafından arabayla alınırdı.

Bir kaç dakika sonra sınıf gitikce kalabalıklaştı ve ardından kimya hocası derse girdi bir kaç konuşma ardından derse geciş yaptı. Çantamda çıkardığım kitabımı masaya bıraktım ve hocayı dinlemeye başladım. Gözümün önüne gelen saçlarımı parmaklarımla geriye itekledim ve elimi çenemin altına koydum. Derse dalmış ve konuyu kısa bir şekilde giriş yapan hocanın tahtaya yazdığı yazılara ben ve diğer öğrenciler dalmışken kapının biri tarafından çalınması sknucunda ben dahil herkes kafasını kapıya çevirmişti.

İçeri girenler Berna'nında bulunduğu bu gurup, sınıfın erkekler tarafından pek cekinilmez, imrenek baktıgı gurptu ancak kızlara göre ise en havalı gurubuydu. İlk önce içeri Elfin içeri girerken ardından Gökhan Berna ve Rüzgar girdi. Kapı tam kapanıcaken iceri bir diğer kişi daha girdi. Yani Zoran adlı kişi okula pek gelmez gelsede görünmez. Bu gurubun içinde sanırım en sert erkek bu olmalı ki, duygusuz ve ilgisiz görünüyordu. Gece Karası rengindeki gözleri ister istemez kendisini çekici kılıyodu, hep çatılı olan kaşları, belirgin ve karakterislik yüz hatlarına sahipti. Okulun bir çok kızı bu çocuk için şekilden şekle girip kendilerinin beğendirme cabalarında diyebiliriz.

Sınıfa girenler hoca karşısın da duruken, Zoran etrafa bir göz atıp bana doğru yürüdüğünü gördüm. Arkamdaki boş olan sıraya geçti. Hoca gözleriyle takip ederek seslendi.
"Bu son olsun Zoran bir daha affetmem" dedi. Hocayı cevapsız bırakarak yerine oturdu. Elfin hemen hocaya dönerek,

"Kusura bakmayın hocam geç kaldık."

Dediginde hoca da kafasıyla geçin yerlerinize dercesini kafasıyla geçiştirdi. Elfin ve diğerleri hemen boş yerlere geçti. Hoca kaldıgı yerden devam ederek , tüm dikkatleri gene kendisinde toplamayı başarıp konuya kaldığı yerden devam etti. Bir kac dakika sonra Berna hızlı adımlarla yanıma gelip sıraya yerleşti.

Hocayı dinlerken, bir kaç dakika sonra Berna'nın önüme koyduğu kağıt parçası dikatimi çekti. Bir önümde duran kâğıda birde yanımda olan Berna'ya baktım o ise gözleriyle kağıt parçasını işaret ediyordu. Elimi uzatıp kağıdı elime alıp okudum.
"Bugün bir kaç arkadaşım eve gelicek tabi senin içinde uygunsa.?"
Berna'ya döndüm hocaya odaklanmış dersi takip ediyordu. Masanın üstünde duran kaleme uzanıp kağıta boş olan alt kısma cevabı yazdım.

"Hayır sorun değil gelebilirler."

Yazarak kagıdı Berna'nın önüne bıraktım. Bir yarım saate sonra sonunda çalabilmişti zil. Çantamdan aldığım parayla okulun alt tarafında olan kafeteryaya indim. Sıcak bir kahve alarak etrafa göz atım. Boş masa tabi ki de bulmak kolay olmuyordu şuan olduğu gibi yani. Elime aldığım karton bardakla sınıfa gidiceken. Eliyle gelmemi işaret eden Batu'ya döndüm oturdugu masada bir arkadaşıyla önündeki bir kitaptan konuştukları çok belliydi. Yanına gidip selam verdim Batu'nun tüm ısrarına rağmen masaya oturmadan sınıfa gidicegimi belirtim. Batu okulda tek konuştugum insandı diyebiliriz. Batu'yu tam cözemesemde tıpkı benim gibi soğuk bir tarafı vardı. Bu okula ilk geldiğimde kütüphanede karşılaşmıştım. Kendi halinde takılan biriydi, zararsızdı. Kütüphanede bir iki defa aramızda geçen kitap sohbetleri sayasinde birbirimizle kaynaştık. Aslında bu okulun tüm öğrencilerinden uzak dururum. Ama Batu onlarla gibi deqildi daha çok derslerine pür dikat kesilmiş biriydi. Batu, kabul edip arkadaşına dönüp konuşmasına devam edince hiç beklemeden sınıfa gittim. Gözlerimi uğultulu sınıfta gezdirdim. Sınıfın içi kafeteryaya kıyaslarsak daha sakindi, bir kaç kişi haricinde boştu sırama ilerleyerek yerime geçtim. Önümde ki masaya kollarımı uzatıp başımı kollarımın üstüne koydum. 'taki diğer ders başlıyana denk.

^..^

Ay Kızım🌙Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin