0.1

11 1 0
                                    


Sabah biraz geceden kalma bir mide bulantısı ve baş ağrısıyla uyandığımda sakince bir süre tavana baktım. Dün gece olanları düşündüm, hiç bilmediğimiz bir şekilde elimizde ki parayla yemek yemiş ve daha sonra da bütün gece içmiştik. Ara sokaklarda kaybolmuş bazen kaldırımda düşüp birbirimize bakıp kahkahalarla gülmüştük. Midemin biraz sakinleştiğine karar verdiğimde sakince kalkıp lavabonun yolunu tuttum. Saat daha 07.23 tü. Aynada ki yansımama baktım. Sanki içimdeki o kızı görüyormuşçasına gülümsedim.

''Başardık.''

Dün gece Duruyla aldığımız karara göre Korece bildiğimizi çocuklardan bir süreliğine saklayacaktık, böylece çocuklarında bizim hakkımızda neler düşündüklerini anlayabilecektik.

DURUDAN

Gözlerimi açtığım da lavabodan su sesleri geliyordu. Açtığım gözlerimi tekrardan kapadım, gerçekten olanlara inanamıyordum. Yaklaşık bir saat sonra bütün BTS üyeleriyle tanışacaktım ama en çok da Jungkook için heyecanlanıyordum. Jungkook ismi zihnimde canlandığı anda gözlerim bu sefer saniyenin üçte birinde açılmıştı. Bensu lavabodan çıktığında üzerimde ki yorganı rahatça attım ve sabahın o ılık havasını karşıladım. Günlük işlerimi halletmek için lavaboya ilerledim. Sıcak bir duş, zihnimi yatıştırırken sudan çıkan buhar sanki beni soyutluyor ve ruhumu okşuyordu. Ne kadar zaman kaybettim bilmiyorum ama kapının yumruıklanmasıyla beraber düşüncelerimden sıyrılabilmiştim. Hızlıca suyu kapattım ve üzerime havlu alıp dışarı çıktım. Az önce kapıyı yumruklayan Bensuya baktığım da çoktan hazırlanmış olduğunu gördüm. Beyaz tişörtü ve altına giydiği jeanle gayet normaldi. Ama bunu tamamlayan siyah drei ceketi ve kırmızı şapkasıyla çok hoş görünüyordu. Ben de her zaman ona fazla şık gelen tarzıma uygun bir etek ve kazak seçtiğim de yatağında telefonuyla uğraşıyordu.

'' Nasıl bu kadar tepkisizsin anlamıyorum ? Namjoonu göreceksin yaklaşıık 20 dakika sonra. ALOOO Namjoon diyorum.''

Telefonundan kafasını kaldırıp bana baktığında gözlerinde ki o heyecan parıltılarını gördüğüme yemin edebildirdim.

''Evet bence de biraz makyaj yapsam iyi olur.'' Söylediği cümleye kahkahayla gülmeye başladığım sırada o çoktan kalkmış makyaj malzemelrimi karıştırıyordu. Eline eyelinerı aldığında

'' Kim Namjoon.'' Dediğini duydum.

''Kim Seokjin''

''Min Yoongi''

''Jung Hoseok ''

''Park Jimin''

''Kim Taehyung''

''Jeon Jungkook.''

''BTS''

İkimizde kahkahalarla gülmeye başladığımız da anladım ki biz hala o güzel armyleri içimizde tutuyorduk. Yıllar geçse de hala her şarkılarını ezbere bilmemiz ve şu an Seul de olmamızın başka bir açıklaması olamazdı zaten. Seçtiğim giysileri üzerime geçirip hafif bir makyaj yaptıkan sonra bizim için çağrılan arabanın da aşağıda bekleme haberini alıp valizlerimizle beraber otelden ayrılmıştık. Artık yeni evimizin içinde dünyanın yedi harikası olduğuna hala aklım yetmiyordu. Camları siyah filmli bu arabanın arka koltuğuna oturduğumda içimde büyüyen bir duygu vardı. Nefesimi kesiyo ama aynı zamanda da yüz kaslarımı gülümsemekten ağrıtıyordu. Gülümseyen yüzümü sol tarafıma çevirdiğim de Bensunun dışarıyı süzdüğünü gördüm. Normal biri onun şu an heyecanlı olmadığını düşünebilirdi ama deri ceketenin kollarını avuçlarına çekmiş tırnaklarını batırdığını asla fark edemezdi. Yakın arkadaş olmanın olayı budur zaten, kimsenin fark etmediği detayları fark eder ve onu anlarsınız. Ellerini ellerimin arasına alıp ona güç vermek istercesine sıktım. Araba hızını azalttığın da biz de inmiştik. Eve bakarken ağzımızın aldığı o şekli görülmeye değerdir herhalde. İlk harekete geçen ben olmuştum çünkü Bensu donakalmıştı. Titrek bir nefes verdikten sonra zile bastım, kspının açılmasını beklemeden kafamı çevirdim ve Bensuya seslendiğim sırada kapı açıldı ki ikimizde karşımızda Namjoonu beklemiyorduk. Bensunun dilini yuttuğuna emindim. Bu yüzden lafa ilk ben girdim;

"Merhaba.Bizi şirketiniz görevlendirdi ve bu bağlamda bir süre sizin misafiriniz olacağımız söylendi.''

"Şirket mi? Haber vermediler ama ?"

Dediği sırada telefonunun o hoş melodisi bulunduğumuz geniş bahçeyi sardı. Bensu da telefonunu işaret ederek "işte haber !" dediğinde gülümsemeden edemedim. Bir süre konuştuktan sonra ki hiç memnun değildi burada olmamızdan ve bunu ses tonundan yada mimiklerinden net bir şekilde anlayabilirdiniz yani o sözleri duymaya hiç gerek yoktu. Herneyse kapıya geri döndüğünde önümüzden çekildi ve hoşgeldiniz diyerek diğer üyelere seslendi.

KALBİM YERİNDEN ÇIKMAK ÜZEREEEEEE

AMAN TANRIM BTSSSSSSSS

SAKİNİM TAMAM

TAMAMEN SAKİNİM

HASİKTİR JİMİN Mİ O ?

SAKİN FELAN DEĞİLİM !!!!!!

Bize hepsi uzaylıymışız gibi bakarken Bensu durumu anlattı. Namjoon da yer yer Bensunun sözünü kesiyor ve kendi açıklamasını yapıyordu korece. Hepsinin yüzünden çok şaşırdıkları belli oluyordu ve şirketlerine kesinlikle bunun hesabını da soracaklarını söylemişlerdi.Bir süre holde öylece durup neden burada olduğumuzu bütün üyelere anlattıktan sonra çocuklar en sonunda soru işaretleriyle salonun yolunu tutmuşlardı. Onlar önde biz arkada giderken Jungkook Jin'e acıktığını ve daha kimsenin kahvaltı etmediğini bizim nereden çıktığımız tarzında bir takım söylemlerede bulunmuştu.Cümlesini bitirdiği gibi tam koltuklara oturacağımız sırada Jin oturmamış ve bize dönmüştü o geniş omuzlarıyla.

''Aç mısınız ? Biz kahvaltı etmedik.''

Bensuyla aynı anda evet dediğimizde Jimin ve Tae biraz gülüştüler.Ben öylece izlerken Bensu çoktan kalkmış önlüğünü giymiş Jinin arkasından mutfağa girmişti bile.Çocuklara hayran hayran bakmamak adına halının desenini izlemeye odaklanmaya çalışıyordum ama karşımda Jungkook ve Tae ayaklarını oynatıyorlardı. Daha fazla dayanamayarak gözlerimi bu harika varlıklara diktim. Ne kadar cennette vakit geçirdim bilmiyorum, Bensunun mutfak kapısından yardıma seslendiği zaman oturduğum yerde duruşumu düzelttim,ama Bensu bana Türkçe seslenmişti.Bu sırada coolluğundan asla ödün vermeyen Suga bize dönerek; "İngilizce konuşun" diye uyarıda bulundu. Bu kadar kaba biri olmadığına yemin edebilirdim. Aramızda olan konuşmayı bir de İngilizce tekrarladık ve ben de tezgahtan aldığım kahvaltılıkları masaya yerleştirirken dikkatimi çeken şey Namjoon Bensuyu izliyor ve ona sorular soruyordu. Belki şüphesindendi bu konuşma ama bence hem giyiniş olsun Hem de yardımsever hareketleri olsun onun ilgisini çekmişe benziyordu. Bensu diğer işlerle ilgilenirken de bende diğer tarafa geçtim ve Jinin yarım bıraktığı salatalık doğrama işini yaptım. Üyeler salonda Korece bildiğimizden habersiz dedikodumuzu yapıyorlardı;

V: "şu kısa boylu olan çok tatlı"

Jk:"dostum dudaklarına bak"

J-hope: " uzun olan yeterince kilolu değil mi ?"

Jimin:" gayet tatlı görünüyor."

Suga:" umarım iyi yemek yapıyorlardır.Hey Namjoon kızı dikizlemeyi bırak."

Resmen gülmemek için dudağımın içini ısırıyordum. Bensuya baktım kendi bedenine bakıyordu. Ona yaklaşıp ''hayır bebeğim sen taş gibisin, onlar kürdan görmeye alışık.'' Dedim. Bunun onu neşelendireceğine emindim. Gergin geçen bir kahvaltıdan sonra çocuklar biraz daha samimi davranmaya başlamışlardı. İçimden burada olacağımız sürenin böyle mutlu geçmesini diledim.

JUST ONE DAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin