DURUDAN
Biz de oturduğumuz da herkes sonunda yemek masasının etrafındaydı. Sessizlik içinde yemeklerimizi yerken birden kapı çaldı. Bensuyla birbirimize suç işlemişiz gib bakmaya başlamıştık. Kim gelmişti acaba diye düşünürken J-Hope karşımdaki sandalyesini geriye ittirip bir şey demeden kapıya bakmaya gittiğin de herkes yemek yemeyi bırakmıştı, bir kişi hariç; Jeon Jungkook.
Merak içinde durmuş sadece uzun koridordan gelecek kişiye bakıyordum ki içeriye önce bizimle anlaşma yapmak isteyen üzeri dağınık adam daha sonra da altı kız girdi. Kızlar sanki blackfriday de indirime girmiş mağazaya girer gibi bir bir meraklı bakışlarla salona geldiler, kızları tek tek süzerken kaşlarım benden bağımsız olarak çatılmıştı. Beyefendi çocuklara dönerek korece açıklamaya başladı;
"Beyler şu markayla yaptığımız anlaşma sonucunda reklam çekimi yapılacağını biliyorsunuz bu gün. Çekim için hazırlıklar hala sürerken oyuncu arkadaşlar da sizinle tanışmak istediler, bir kaç saat burada olacaklar çekime kadar. Lütfen misafir perver olun. Çekim saat 11.22 gibi başlar arabanız dışarıda bekliyor olacak. Çekimlerde görüşürüz" dediği sırada Bensuya baktım. Çocukların ağzını açmasını bile beklemeden geldiği yerden geri gitmeye başlamıştı bu adam. Ne kadar kötü bir durumdu böyle resmen emrivaki yapıyorlar, bizim için de böyle yapmışlardı diye düşündüm. Bu düşüncem altında ezilirken Namjoon bize açıklamaya başladı ingilizce ama az önce giden adam dönmüş ve tekrar salondaydı, araya girerek bizim korece bildiğimizi söyledi.
Şu an kimsenin yüzüne bakmak istemiyordum. Gerçekten çok utanmıştım. Bakışlarımı yere indirmeden önce gördüğüm son yüz kaşlarını çatmış sert bir yüz ifadesine sahip Namjoondu. Bensuya dahi bakamıyordum şu an ama aynı zamanda çocukların da renkten renge girdiğine emindim.
''Üzgünüm. Bu fikir bana aitti. Sadece hakkımız da ne düşüneceğini bilmek istemiştik.'' Bensunun sonlara doğru söylediği ''sanki önemliymiş gibi '' kısmını sadece ben duymuştum. Ama neden böyle birşey yapmıştı ki ? Bazı zamanlarda kendini hep benim için öne atmıştı, bunu ilk yapışı değildi ama her defasında daha kötü hissediyordum. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama Bensu hariç herkes masadan kalktığın da sonunda başımı kaldırabilmiştim. Şu an kendimi sadece Bensuya bakabilecekmişim gibi hissettiğimden öyle de yaptım ama onun bakışları ne yemeğin de ne de bendeydi. Oyuncu kızları inceliyordu, onu dürttüm ve odamıza gitmemiz gerektiğini söyledim. Ama o her zaman ki mantık olup önce yediklerimizi kaldırmamız gerektiğini belirten bakışlar attı. Zaten iki büklüm oturduğum sandalyeyi mümkün mertebe sessiz bir şekilde geriye ittirdim ve tabağımla beraber kullandığım chopstcikleri aldım, sadece yürüdüğüm kısma baktığım için tam kapıdan girecekken önüme bir anda çıkan Tae yi görmemiştim. Elimde ki tabakla deyim yerindeyse midesine yumruk attığım da kendime bir daha lanet ettim.
''Çok çok özür dilerim benim hatam.'' Söylediğim ingilizce sözler karşısında bakışları değiştiğinde bu kez kendime içimden küfür ettim.
''Önemi yok.''
Harika. Kötü bakışlarıyla beraber o güzel korece kelimelerini alıp önümden havalı bir şekilde gitti. Başımı iki yana salladım. Daha ne kadar dibe batabilirdik acaba ? Bulaşıkları sudan geçirip makineye koyduğum sırada Bensu da hayat kurtarıcım olduğundan kupalarımıza kahve koymuş, suyun kaynamasını bekliyordu. Ellerimi yıkarken ona buruk bir gülümseme gönderdim, o ise nasıl hissetiğimi anlamış olacak ki bana kollarını sardı. Kahveler hazır olduğun da elime aldım, planımız mutfaktan çıkıp bizim için ayarlanılan rüyalarımın odasında biraz vakit geçirmekti. Lakin biz mutfaktan çıkıp koridora yöneldiğimiz sırada tiz bir ses kulaklarımıza geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JUST ONE DAY
FanfictionDünyanızı küçük sandığınız ama aslında gizemli bir biçimde kendi filminizi yarattığınız benim dünyamı okumak ister misiniz ? Dünyalarımız o kadar küçük ve aynı ki oysa... Derin bir nefes al ve gözlerini kapat. Kendini en iyi halinle bir evin kapısı...