1.1

4 1 0
                                    


BENSU

Jungkookun o yayında olan cevabından sonra Durunun moralinin çöküşünü ve bunu benden gizlemeye çalıştığınında farkındaydım. Bu nedenle ben demiştim demeden sessizce akşam yemeğimi yerken, Duru sürekli söyleniyordu. Aynı zamanda da sürekli içkisini doldurup fondip yapıyordu. Ben de sadece onu dinleyerek yemeğimi yemiş ve şarabımı içiyordum. Bazen buna ihtiyaç duyardık hepimiz; yanımızda birileri varken bile yalnız kalmaya.

İçki şişesinin tamamını bitirdiğinde, gözüm onun üzerindeydi. Yardıma ihtiyacı olursa her an burada olacaktım. Bana baktığında dolmuş gözleriyle başbaşaydım. Ağzını açıp '' eve gitmek istemiyorum.'' Dediğinde zihnimden hızlıca seçenekleri geçiriyordum. Ona karekokeye gitmenin iyi geleceğini bilecek kadara iyi tanıyordum. Soğuk sokağa çıktığımzda yüzümü yalayıp geçmişti ama iyi hissettiriyordu. Taksi çevirip bir kaç sokak boyunca dışarıyı izledik. Kareoka bara geldiğimizde iki saatliğine bir oda kiraladık ve içeri geçtik. Girdiğimizde Duru benden telefonumu almış ve kapatmıştı. Sendeleyerek yürüyordu ama yardım ediyordum. Şimdi rastgele bir şarkı açmış bağıra bağıra söylüyordu, hangi şarkıyı söylerse söylesin içinden geçenleri gözünden süzülen yaşlar yeterince anlatıyordu. Bense köşede oturmuş onun acısını izliyor ve düşünüyordum. Aklımda bir sürü şey vardı. Buraya gelebilmek için hayal kurmayı bir kenara bırakıp cidden çalışmamız gerekmişti. Bts i küçükken tanımıştık. Şimdi nerdeyse 20 lerin sonundaydık. Küçükken Duruyla onlarla asla tanışamayacağımı düşünüp üzülüyorduk. Nolursa olsun mutlu olmamız gerekiyordu. Hayat herkese bu şansı sunmuyordu, onları gerçekte görüp, dans ederken izlemiş ve onları hissetmiştik. Gözlerim dolmaya başladığında,kafamı yukarı kaldırdım. Ağlayamayacaktım. İlk gelen şarkıyı açtım. Bruno Mars düeti çıkması güzel olmuştu. Lil Wayne kısımlarını ben söylerken, Bruno Mars kısımlarını Duru söylüyordu.S özler ağzımdan çıkarken gözümden yaşlar akmaya başlamıştı. Kafamı yukarıya kaldırdım, duygularımın savaş çığlıkları attığının farkındaydım. Burada olmayı haketmiyordum belki. Tanrı aşkına BTS le yollarımızın kesişmesi, buraya gelmek, ben neyddim, kimdim ki burada olacaktım. Kendimden nefret ediyordum. Buraya gelmeden bir sürü beklentiye girdiğim için. Acı çekiyordum. Hem de iki kişilik. Sanki derimi neşterle açıyorlar ve bağıramıyormuşum gibiydi .

Şarkı bittiğinde kapı açıldı. Ben hemen arkamı dönüp gözlerimi ceketimin kollarına sildim ve burnumu çekip Durunun yanında olan Jimine baktım. Duru ağlamaktan helak olmuştu ama bir süredir hıçkırıkları sessiz iç çöküşlere dönmüştü. Ta ki Jimin tüm güzelliğiyle bulunduğumuz durumunn gerçekliğini hatırlatıncaya kadar. Durunun ağlaması tekrara şiddetlenince kafamı çevirip lavaboya girdim. Kapıyı kilitledim. Suyu açıp suratıma çarptım soğukluğuna ihtiyacım vardı. Aynada ki yansımama burukça gülümsedim ve saçlarımı da yüzümü kapatacak şekilde dağıttığımda dışarı çıktım.

Jimin Durunun elini tutmuş ve bir elini de sırtına koymuştu. Ben odaya girince ona bakmayı kesip bana döndü.

''Durunun bu hali ne böyle Bensu ? Nesi var ? Bir şey mi oldu ? "

Gözlerimi devirdim ve ona baktım. Sanki bilmiyordu.

''Bazen böyle kırılma anları yaşanır. Sen neden geldin?"

Sesimin sert çıkmasına engel olamamıştım.

"Beni Nam Joon gönderdi. O hep bize sahip çıkar da." Her zamanki mükemmel liderdi. Sadece mükemmel.

"Evet iyi bir lider Namjoon ama biz gruptan değiliz. Bizi merak etmenize gerek yoktu. Şimdi lütfen çıkar mısın?"

Kibarca onu burada istemediğimi söylemiştim ama daha da sert olabileceğimi sanmıyordum. Ama dikkatimi çeken bir şey vardı Duru şimdi onnun göğsün yatmış ağlıyordu.

JUST ONE DAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin