36. Bölüm |M|

3.1K 210 92
                                    

İlahi bakış açısı;

Beklemediğimiz şeyler bir anda olur ve ne ara olduğunu asla anlamayız. Işık hızında olduğunu veya fark etmediğimizi düşünürüz. Taehyung ve Jungkook'un ilişkisi de böyleydi. Aralarının düzelmesi bir anda gerçekleşmişti, öyle ki birazdan Taehyung'un banyodan çıkmasıyla ikisi de neler olacağını kadar tahmin edebiliyorlardı.

Siyah saçlı beden, kalbi burnunda atarken banyonun kapısını yavaşça açmıştı. Yaklaşık bir saattir lavaboda oturuyordu. Sebebi ise Jungkook'a trip atmaktı fakat iş tersine dönmüştü. Şimdi tıpış tıpış ona gidiyordu.

Mutsuz muydu veya pişman olacak mıydı? Tabii ki hayır. Bunlar düşüneceği, hissedeceği son şeyler bile değildi. Kendisini büyük odaya adımlarken bulduğunda yatağın boş olduğunu görmüştü. Kızları koltuktaki ana kucağında uyuyordu.

Taehyung, Jungkook'un nerede olduğunu tahmin edemese de meraklanmıştı. Dışarı mı çıkmıştı? Fakat kapının açılma veya kapanma sesini duymadığına emindi. Aklı sıra kandırıyor diye düşünmesine fırsat olmadan boynunda sıcak nefesi hissetmişti. İliklerine kadar titrerken boynuna sürtünen burun ile eş zamanlı olarak belini saran kollar onu uyuşturmuştu.

"Güzelim."

Elini arka tarafa doğru atarak Jungkook'u ensesinden çekerek kendisine daha da yanaştırıp, başını onun boyun girintisine yaslamıştı. "Jungkook..." sesi heyecandan dolayı öylesine titremişti ki. Siyah saçlı olan bu gece için epey heyecanlı ve istekliydi. Onu hissetmeyeli, bedenini sevmeyeli, bütünleşmeyeli neredeyse iki yıldan fazla oluyordu. Baştan aşağı özlemle doluydu.

"Seni çok özledim." diyerek dudaklarını esmer tende gezdiren Jungkook, mırıltılı sesini sevdiği adamın kulaklarına iletirken, becerikli elleri onun düz karnını ve hemen hemen kasıklarını okşuyordu. Taehyung kendinden geçtiğini en somut haliyle kabul ederken, ayakta kalmak için kendine telkinler yolluyordu.

Boynunda gezinen dudaklar ona hiç iyi gelmiyordu. Birazdan bayılması an meselesiydi. "B-ben de, sevgilim..." diyebilmişti. Adamın dokunuşları yakmak için vardı ve Taehyung öyle bir yanıyordu ki. Bedeninden bir anda alevlerin yükselebilme ihtimalini es geçememişti.

"Taehyung." Jungkook'un sesi o kadar derinden geliyordu ki Taehyung etkilenemeden yapamamıştı. Kalbi gereğinden fazla atmaya istikrarla devam ederken arkasındaki nefes gitmiş, yerine soğukluk gelmişti. Donduğunu hissediyordu Taehyung, birkaç saniye sonra alevler içinde yanacağını bilmeden...

Jungkook ani bir şekilde sevgilisini kendisine çevirdiğinde uzanıp dudaklarını onun dudaklarına sürtmüştü. "Bu gece... Alevler içinde yanarken kendini serbest bırak sevgilim." pembeliklerini, iştahla sevgilisinin kırmızılıklarına bastırdığında o an sanki hayat durmuştu.

Elleri yavaşça beline dolandığı anda, Taehyung büyük bir açlıkla sevgilisinin dudaklarına tutunmuştu. Dudakları eş zamanlı olarak aralanırken siyah saçlının elleri sevgilisinin saçlarına çıkmıştı bir anda. Taehyung şu anda bile ondan ölesiye etkilenirken ileriki dakikalarda ne olacağını tahmin bile edemiyordu.

Jungkook ona her seferinde daha iyi hissettiriyordu... Alt dudağını yavaşça kavrarken sevgilisinin üst dudağında taht kurmasına izin veriyordu. Bu tadı hiçbir zaman unutamayacaktı. Unutmak da istemiyordu, bu kesinlikle bir aptallık olurdu. Adımlarını beraberce atarken Taehyung'un sırtı soğuk duvarla buluşmuştu. Sonsuza kadar böyle kalabilirdi. Kesinlikle kalabilirdi.

Karşısında başını yana eğerek öpüşmelerini derinleştiren sevgilisiyle kalbi zıvanadan çıkmıştı.

Jungkook ellerini onun ince belinde gezdirip vücudunu yine ve yeniden keşfederken, nefessiz kalmalarıyla birlikte dudaklarını ayırmıştı. "Seni öyle bir seviyorum ki Taehyung..." belinden çekerek bebeğini iyice kendisine yapıştırmış, alt kısımlarının sürtünmesini sağlamıştı. Bu hareketle ikisi de derince inlerken, Jungkook ellerini onun dolgun kalçalarına indirip avuçlarını doldurmuştu.

Lo Stesso Vecchio Amore ✔ (1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin