43. Bölüm

1.7K 144 15
                                    

İlahi bakış açısı;

Jungkook nihayet Busan'dan ayrılmış, gece yarısı bir yolculuğa çıkmıştı. Normalde bu saatlerde kalkan uçak bulunması biraz sıkıntıydı ama Jungkook business class'tan hemen bir tane ayarlamıştı kendine. Zaten sabah gidecekti, bu yüzden pek bir şey değişmemişti.

Uçaktan inmişti şimdi, tüm rutin güvenlik kontrollerinden geçtikten sonra şoförlerinden birisini arayıp onu almalarını söylemişti. Arabayı beklerken ikide bir saatine bakıyor, bir an önce sevgilisinin yanına gitmeyi istiyordu.

Kısa bir bekleyişin ardından şoförü gelmiş ve bavulunu direkt olarak ondan alıp bagaja yerleştirmişti. Jungkook o sırada arabaya binmiş ve şoförün de binmesi ile birlikte yola çıkmışlardı. Bir an önce eve gitmek istiyordu. Oflayarak, kafasını cama dayadığı gibi yolu izlemeye başlamıştı.

Meleğinin canı sıkkındı. Bir an önce yanına gidip onu sarmalamak istiyordu. Hem çok özlemişti, hem de ona ihtiyacı vardı. Taehyung belli etmese de ailesi konusunda gerçekten çok hassas bir insandı. Önceden ailesine çok düşkün birisiydi, iki günde bir annesini ziyarete gider birlikte vakit geçirirlerdi. Babasını oldu olası sevmezdi. Küçükken ona nasıl davrandığını, gözlerinin önünde abisini daha çok sevdiğini, sürekli ona kızdığını hatırlıyordu.

Jungkook da bunları biliyordu, Taehyung ile her şeyi konuşurlardı eskiden. Aralarında gizli saklı asla olmazdı, ta ki Jungkook o illete bulaşıp her şeyi mahvedene kadar...

O zamanlar ikisi de çok yıpranmıştı. Jungkook için her ne kadar vurdumduymazlıkla geçse de Taehyung için öyle değildi. Kızına hamile iken beş parasız kalmıştı. Bütün banka hesapları, arabası, evi ve şirketteki hisselerinden men edilmişti. Ama Taehyung bütün bunlara rağmen kızını doğurmuş ve ondan güç almaya başlamıştı.

Jungkook onun bu güçlülüğüne gerçekten hayrandı. Olmaya da devam ediyordu. Uzun bir yolculuğun ardından Taehyung'un evine geldiğinde hızlıca arabadan inmiş ve kapıya koşmuştu. Onu çok ama çok özlemişti.

Elleri titreyerek zile giderken daha basmadan kapı açılmış ve kendisini bir anda Taehyung tarafından sıkıca sarmalanmış bir çekilde bulmuştu. Onu beklediği aşikârdı. "Ju-jungkook..." o kadar sıkı sarılıyordu ki kemiklerinin kırılacağını hissediyordu sarışın olan. Sevgilisinin sesi kırgın geliyordu. "Bebeğim."

Bebeğinin belinden tutup iyice sıkmış, boynuna ise ona destek olur nitelikte öpücükler kondurmaya başlamıştı. Ailesine fazlasıyla kırgın olduğunu biliyordu ve bu durum onu çok üzüyordu. Olanları unutmak bu kadar kolay değildi elbette. Ona ağlama ya da üzülme dese bile bu lafların işe yaramayacağını da çok iyi biliyordu, o yüzden elinden pek bir şey gelmiyordu. Sadece yapabileceği tek şey, onun yanında durup destek olmaktı. Onun yaralarını beraber olup her daim sevgisiyle sarmaya çalışacaktı.

"Ç-çok kötüyüm J-Jungkook..." sesi çok kırgın ve titrek çıkıyordu. Ayrıldıkları zaman yüzünü elleri arasına alıp, gözlerinin içine bakarak burnuna minik bir öpücük bahşetmişti. "Şşht, geçti meleğim. Ben yanındayım artık." Taehyung onun bileklerinden tutarak kafasını sallamıştı.

İçeri birlikte girdiklerinde şoför de arkalarından eve girip valizi köşeye bırakarak, kapıyı kapatıp dışarı çıkmıştı. İkisi büyük kanepeye doğru ilerlerken, Jungkook hafif yatar pozisyonda durup Taehyung'unu da kucağına almıştı. Kumral olan, sarışının göğsüne başını koyduğu gibi hıçkırıklara boğulmuştu.

"B-ben çocuğumu sevm-mekten başka ne yaptım? Onu doğurmak istedim s-sadece!" sesi yükselmeye başlamıştı. Jungkook ise içini dökmesi için biraz zaman verecekti. Sonrasında ona tüm düsüncelerini aktaracaktı.

"O-onca zaman bana k-kötülükler yaptı, sustum. B-bağırdı çağırdı s-sesimi çıkartamadım. O-o kadar kötü bir insan ki her gün abimi yanıbaşımda se-severken ben yokmuşum gibi davrandı. Baba sevgisi nedir bilmiyorum. O adama dair sikik soyadından başka bir şeyim yok, o-onu da istemiyorum. G-göremediğim baba sevgisini kızıma vermeye ça-çalışıyorum, o bunu hak etmiyor. En güzel şekilde büyüsün, sevgilerin en çoğunu ona vermek istiyorum. Meleğim..." derin bir nefes alıp daha da sokulmuştu göğsüne.

"O a-adam gibi bir baba olmak istemiyorum. Bana ne dedi biliyor musun? 'O sikik adamla h-her gece fingirdeşmeseydin o lanet şey olmayacaktı.' okadar sinirlendim ki... Sana nasıl öyle şeyler söyler? Kızımıza lanet şey dedi. O an gözüm döndü sanki. Bir sürü şey saydığımı hatırlıyorum. Hepsini de hak etti. Her fırsatta o-orospu olduğumu söyledi. İ-iğrenç birisi olduğumu... Tanrım, onu gebertmek istiyorum. Jungkook b-ben neden bunu yaşamak z-zorundayım, tam unuttum derken yine beni arayıp sa-saçma yapan konuştu! O-onun yüzünden kendimden iğreniyorum."

Bebeği daha da içli içli ağlarken Jungkook onun saçlarını okşuyordu. Kendisini bu kadar yermesine kızsa da ona kıyamıyordu. O adamı bulduğu an elleriyle gebertecekti. Sevgilisine nasıl öyle şeyler söylerdi ki o şerefsiz? Burnundan fitil fitil getirecekti Jungkook.

"Kızımıza ve sana böyle şeyler söylemenin bedelini çok ağır bir şekilde ödeyecek, sen hiç merak etme bebeğim. Sana bu sıkıntılar çektiren kendisi değilmiş gibi bir de böyle şeyler yapmaya hakkı yok. Ayrıldığımız dönemde sana yardımcı olabilirdi. Sen onun evladısın. Neden böyle davrandığı hakkında hiçbir fikrim olmasa da bu çok sinir bozucu. O yüzden seni çok iyi anlayabiliyorum meleğim. Baksana, çevrendeki herkes senin ne kadar fedakâr bir insan olduğunu biliyor Taehyung. O bilmese de olur. Onun sözlerinin senin gözünde bir değeri olmasın kesinlikle. Bizim senin babana ihtiyacımız yok bebeğim. Ve Tanrı aşkına, sen çok güzel bir babasın. Binlerce kez söyledim ve tekrar söyleyeceğim; sen çocuğun için bütün her şeyden vazgeçtin bebeğim.
Lütfen onun sözlerini düşünüp kendini yıpratma." diyerek başına yumuşak bir öpücük kondurmuştu.

Taehyung da biraz rahatlamış gibi duruyordu. Derin bir nefesi göğsüne çekerek, Jungkook'a daha sıkı sarılmıştı. Bu adam onun hayatında olmasaydı gerçekten ne yapacağını bilemez, çıkmaza sürüklenirdi. Ona sahip olma konusunda çok şanslıydı. Şimdi geriye dönüp bakınca iyi ki de bu adamı sevmişim diyebiliyordu. 'İyi ki o gece babam yüzünden moralim bozukmuş da bara gitmişim, onunla tanışmışım.' diyebilmesi ikisi için de çok değerliydi.

"Jungkook... İyi ki varsın. Ne diyeceğimi bilemiyorum gerçekten. Ne yaptım da seni hak ettim? O kadar harika birisisin ki... Sana her gün daha da aşık oluyorum. Senden, kızımdan, Jen'den ve Jihyo'dan başka kimsem yok... Sizin sayenizde nefes alıyorum, olmasanız ne yapardım hiç bilmiyorum. Ölürdüm galiba... Bir de hiç ayrılmayalım olur mu? Ben sensiz yok oluyorum çünkü... Seni seviyorum."

Uzanıp sevgilisinin dudaklarına minik bir öpücük kondurmuştu. Kokusunu içine çekerken dünyanın en huzurlu insanı gibi hissediyordu. Jungkook onun yanında olmasa ne yapacağını bilemez, şaşar kalırdı.

"Bebeğim... Ben de seni seviyorum. İyi ki hayatıma girdin. Sen o kadar harikasın ki Taehyung... Bazen seni hak etmediğimi düşünüyorum. Ne kadar aptalmışım ben. Seni sürekli kırdım, en ihtiyacının olduğu anda yanında olmadım, acılarını seninle beraber çekemedim. Tanrım, Taehyung ben gerçekten üzgünüm. O kadar pişmanım ki yaptıklarımdan. Şimdi ise telafi etmeye çalışıyorum. Her anında yanındayım sevgilim. Sen beni istemesen, benden bıksan bile ben seni asla bırakmayacağım. Ölüm bile bizi ayıramaz bundan sonra. Her gün daha da seviyorum seni. Nasıl başarıyorsun bilmiyorum ama sana gerçekten ölüyorum Taehyung. Seni seviyorum tekrardan. Yine seviyorum. Seveceğim, sonsuza dek."

+++++++++++++++++++++++++++++++++

Kaosa son 2 🙄

Gün içinde birkaç bölüm daha atacağım merakta kalmayınnn



NEREDEYSE 20K OKUYUCUMUZ OLMUŞ ÇILDIRIYORUM

💃🕺💃🕺💃🕺💃🕺

Lo Stesso Vecchio Amore ✔ (1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin