yirmi bir E-A

52.7K 4.7K 3K
                                    

"Erhan ders başlamış geliyor musun?"

Erhan kafasını olumsuz anlamda salladı. O adamın dersine girmeyi düşünmüyordu.

"Yok, şimdi gidersem dalarım ben o hocaya." dediğinde Vedat sırıttı.

"Tamam tamam sakin ol reis... haydi ben gittim." geri geri yürüyüp elini sallarken önüne döndü. Erhan'da onun peşinden daha da yavaş adımlarla ilerledi.

Bu derse ne zamandır girmiyordu ve muhtemelen kalacaktı. Ama eğer kalmayı göze almazsa hocaya dalmayı göze alacaktı. Çünkü adam resmen ülkücü düşmanıydı.

Erhan siyasete o kadar da derinden bulaşmazdı, her düşünceye saygı da duyardı ama hoca artık bokunu çıkarıyordu. Erhan'da en sonunda bağıra çağıra sınıftan çıktığında anlamıştı uzun süre bu dersten geçemeyeceğini.

Cebinden bir kürdan çıkardı ve üzerindeki kağıdı söküp ağzına aldı. Lokantalardan sürekli kürdan alıyordu. Kürdansız gezemiyordu.

Fakültenin girişindeki binada ilerlerken çan gibi bir ses geldi. Daha doğrusu bebeklerin oynadığı çıngırak sesi gibiydi. Kaşları çatılırken karşıdan gelen gruba baktı.

Arda, bir esmer çocuk ve yanında beş tane kız ellerindeki süslü şeyleri sallayıp gülüyorlardı. Daha doğrusu birbirleriyle dalga geçiyorlardı. Kaşları çatılırken biraz ilerleyip yangın merdivenin arasına girdi.

Kenardan izlerken esmer çocuk ve kızlar bir dersliğe girerken Arda elindeki oyuncakla beraber masum masum yürümeye başladı. Elindeki oyuncağı inceleyip bir şeyler yapmaya çalışıyordu acele ederek.

Tam yanına geldiğinde Erhan birden kolundan hafifçe tuttu ve kendine çekti. Arda'nın ağzından bir 'hııh' diye korku dolu inleme çıkarken Erhan anında yangın merdivenine soktu çocuğu ve kapıyı kapattı.

Arda'ya döndüğünde gözleri irileşmiş, ağzı aralık tatlı tatlı heyecanlı nefesler alıyordu.

"Sakin ol." dedi Erhan gülmemeye çalışarak. Arda birkaç saniye daha öylece durup ardından kaşlarını çattı.

"Neden böyle yapıyorsun her seferdinde. Ben çok korkuyorum." dedi çocuk sesiyle. Erhan dişlerini sıktı tatlılığı ile.

"Özür dilerim." dedi Erhan biraz sakin olmaya çalışarak. Çocuk ona aşağıdan baktı ve gözlerini kaçırdı. Yanakları kıpkırmızı olmuştu şimdiden.

"Elindeki o şey ne?" dedi Erhan bir adım ona atıp. Arda elini bir kez istemsiz oynattı ve ses çıkardı.

"Marakas." dediğinde Erhan kaşlarını çattı.

"O ne? Hangi bölümü okuyorsun sen?" diye sorduğunda Arda'nın bakışları kendine döndü.

"Okul öncesi öğretmenliği"

Daha kendisinin bebek olmasına rağmen bir de böyle bir bölüm okuyor oluşu, bunu tatlı tatlı söylemesi Erhan'ı daha fazla deli etmişti. İşe başlasa çocuklar ile beraber oyunda oynardı bu bebek.

"Ne güzel. Çok yakışır sana." dediğinde Arda gülümsedi. Ama ardından gözleri büyüdü.

"Eyvah, marakası kaplamam lazım. Ders var on dakika sonra." dediğinde Erhan kaşlarını çattı. Arda panikleyince o da paniklemişti.

"Tamam, beraber yapalım." dedi Erhan elini hafifçe açıp etrafına bakarak.

"Sen yapabilir misin?" diye sordu çantasını kolundan çıkarırken. Çantası olduğunu bile yeni fark etmişti.

"Sen bana söyle, dediklerini yaparım." dediğinde Arda kafasını sallayıp merdivenlere doğru ilerledi ve oturmak için bir hamle yaptı.

"Dur, soğuk orası öyle oturma." dedi Erhan ceketini çıkarıp. Arda o kadar paniklemişti ki dediğini dinledi ve çantasında bir şeyler yaparken durdu.

NO:31 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin