kırk beş

40.9K 4K 1.9K
                                    

Erhan oturduğundan beri kimsenin yüzüne bakmıyordu. Sanki anlatacağı şeyi kafasında toparlıyordu ve herkesin ona dikkat kesilmiş olduğunun bilincinde, rahatsızca duruyordu.

Arda ağzından çıkacak tek bir cümle için sabırsızlıkla bekliyordu çünkü onu böyle üzgün görmeye dayanamamıştı. Kalbini biri sıkıyormuş gibi hissediyordu. Onun yanında hep güvende hissediyordu çünkü Erhan hiç yıkılmayan bir kaya gibi duruyordu ama son halini görünce yanıldığını anlamıştı.

"Biz üç kardeşiz..." sessizlik giderek büyürken Erhan'ın sesini duyunca gözlerini bile ayırmadan onu izlemeye başladılar. "Benden küçük iki kardeşim var. Sude ve Ahsen, en küçüğümüz Ahsen."

Erhan yutkunup derin bir nefes aldı ve oturduğu yerde sırtını biraz daha yasladı. Sol elini diğer eliyle ağır ağır kazır gibi okşuyordu.

"Babam Ahsen on yaşlarında öldüğü için onlara ben babalık yapıyordum. Annem ile elimizden geldiğince hiçbir şeylerini eksik etmiyorduk." dediğinde Kerem ve Turgay ilk defa duyduğu şeyleri dikkatle dinliyorlardı.

"Ama sanırım Ahsen'in sevgisini eksik ettik." dedi ve elini biraz daha sıktı.

"Ergenlik çağına geldiğinde biraz değişti. Daha asi oldu, ben diğer kardeşim ile ilgilendiğimde kendisini dışlanmış hissetmeye başladı. Ama yemin ederim ben ikisiyle de aynı şekilde ilgileniyordum." konuşmaya başladığından beri ilk defa kafasını kaldırıp onları inandırmak için gözlerine baktı. Asef kibarca kafasını salladığında titrek bir nefes alıp devam etti.

"Evden habersiz çıkmaya başladı, gözlerinin altı renk değiştirmişti resmen artık. Bir gün takip ettim ve kesinlikle arkadaş olmaması gereken insanlar ile arkadaş olduğunu gördüm. O gün biraz sinirle konuştum kendime engel olamayarak. Ama daha sonra güzelce anlattım onların iyi biri olmadığını. Bana sürekli itiraz etti. O arkadaşları ile dolaşmamasını söyledim. Bu tavrım onu etkiledi, onu kısıtladığımızı, sevmediğimizi düşündü. İlk gördüğümde ona bağırıp kızdığım için benden nefret etmeye başladı. Ona kötülük yaptığımı düşündü. Mutlu olmamı istemiyorsun, beni kısıtlıyorsun diye ağladı sürekli." en ufak bir ses çıkmıyordu, odanın içinde sadece Erhan'ın sesi vardı.

Şimdi herkes neden uyuşturucuya karşı olan tavrını anlamaya başlamıştı. Turgay ve Kerem her şeyin yeni yeni farkına varıyor gibiydi.

"Bir gün evden kaçmış, annem beni ağlayarak aradı. Onu aramaya başladım ama çok fazla tedirgin olmuştum. Polise gittiğimizde ne dediğimi bile bilmiyordum. Yüreğime bir ağrı çökmüştü. Zaman geçtikçe daha fazla çıldırdım. Bir bıçak çekip o arkadaşlarına gidip yerini öğrendim. En sonunda bir harabe gibi evin içinde buldum. Onunla beraber iki kişi daha vardı, kendisinden yaşça büyük insanlardı ve onların kafaları gittiği aşırı belliydi. Ahsen'e baktığımda..." deyip durdu. Anında gözleri dolmuştu ve yumruğunu sıktı. Asef gözlerini ağırca kapattı, anlamıştı.

"Çok kötüydü... aşırı doz uyuşturucu almıştı ve titriyordu. Ağzından beyaz beyaz köpükler çıkıyordu. Çok... çok fazla titriyordu." sesi titrediğinde Bulut gözlerini başka yöne çevirdi ve kaç dakikadır tuttuğu gözyaşını serbest bıraktı.

"Onu bu hale getirenler korkup kaçmıştı, diğerleri ise kendinde olmadıkları için farkında değillerdi. Ambulans çağırdı yanımdaki arkadaşım. Onu kucakladığımda göz bebekleri kaybolmuştu neredeyse. Titremesi arttı, daha sonra boğulur gibi oldu. Nefesi kesildi. Sonra da işte... öldü."

Erhan gözlerinden akan yaşlara engel olamadan konuştu ama kendini sıktığı için ağzından küçük bir hıçkırık kaçtı. Yutkunup arkadaşlarına baktı. Kerem ve Turgay gözlerinde yaşla afallayarak yüzüne bakıyorlardı. Asef ard arda akan yaşlarla gözlerini bir yere kilitlemiş bakarken bakışlarını Arda'ya yönelttiğinde onun berbat bir halde olduğunu görünce bakışlarını çevirdi.

"İşte... böyle." dedi kimseden bir ses çıkmadığı için. "Onu birilerine uyuşturucu verirken gördüğümde dayanamadım kendimi kaybettim."

"Evet..." dedi Asef bir şey söyleme gereği duyarken. Diğerlerinden hiçbir ses çıkmıyordu. Erhan kafasını salladı. Bir süre yine sessizlik oluştu.

"Neden hiç.. bize söylemedin?" dedi Kerem yutkunarak. Sesi çok berbat çıkmıştı. Erhan bakışlarını ona çevirdi.

"Sormadınız ki..." dedi omzunu silkip. Dudaklarında küçük bir gülümseme vardı ama gözyaşı yeniden akmasın diye alt dudağının iç kısmını dişlerinin arasına aldı.

Kerem utanarak bakışlarını çekti. Haklıydı ona bir kere bile hayatı hakkında soru sormamışlardı.

"İlk defa Asef sordu, ondan anlattım." dedi ardından Asef'e bakıp. Asef gözlerini bir saniye yumup açtı, Erhan'da aynı şeyi yaptı. Teşekkür eder gibi.

Bulut yanağında ki yaşları silip burnunu sesli bir şekilde çekip gözlerini sonuna kadar açıp oturduğu yerde dikleşti. Gözleri halıya bakıp yıkılmış Turgay'a değdi. Çok kötü görünüyordu.

"Arda..." dedi Erhan hafifçe gülümseyerek. Kafasını hafifçe eğdi. "Hadi yanıma gel."

Herkesi üzdüğü için kendini suçlu hissediyordu bu yüzden ortamdaki bu havanın dağılması için bir şeyler yapmak istiyordu. Ve Arda'ya kıyamadığından.

Arda gözlerinin içine birkaç saniye bakıp hızla olduğu yerden kalkıp yanına gitti ve oturduğu anda sıkı sıkı sarıldı Erhan'a. Kafasını göğsüne gömüp bu sefer sesli ağlamaya başladı. Erhan saçlarından öptüğünde ise sarılışını biraz daha sıklaştırdı.

Diğerleri de gözyaşlarını silerken biraz daha normal durmaya çalışıyorlardı.

İlk defa ortamda bir nefret bile yoktu, sadece üzüntü vardı.

NO:31 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin