elli iki K-A

44.4K 3.4K 3.5K
                                    

Bölümü martinovicsu'na ithaf ediyorum ❤️

Kerem merdivenleri ikişer üçer çıkarken kendi katlarına gelince kapı birden açıldı, o kadar kaptırmıştı ki kendini düşüncelere bu yüzden acayip derecede irkildi. Turgay ve Erhan'ın elinde çekirdekle dışarı çıktığını görünce ise kaşlarını çattı.

"Adnan Ziyagil'in koşuşuna benzemiyor mu?" Turgay alay dolu bir şekilde konuşup çekirdeği çıtladıktan sonra apartmanın içine attı. Erhan sesli bir şekilde güldü.

"Asef kimi sikecek Kerem Bey? Bunun bizimle ne ilgisi var?" gülmemeye çalışırken daha fazla gülüyordu Erhan.

"Siktirin gidin lan." dedi Kerem gözlerini devirerek. Onlara aldırmadan merdivenden yukarı çıkmaya devam etti. Arkasından gülüşme sesleri geliyordu.

"Tabi siz arkadaşları tarafından size emanet edilen delikanlılığa her bakımdan yetersiz gördüğünüz bir adamın kılıbıklık etmesine şiddetle karşısınız ama..." Turgay arkasından uzun süredir ezberlediği repliği söylerken Kerem apartman boşluğuna bir küfür savurdu.

Yukarı çıktığı anda gecenin bir yarısı olmasını umursamadan zile uzun uzun bastı. Diğer yandan da kapıya hafifçe vuruyordu. Dakika bile geçmemişti ki kapı açıldığında elini zilden çekti.

"Ooo Behlül beylerde gelmiş." dedi Bulut tek kaşını kaldırıp. Arda hemen yanında hiçbir tepki vermeden izliyordu.

"Adnan mı Behlül mü bir karar verin." dedi Kerem nefes nefese. Bulut'un kaşları çatılmıştı.

"Ne diyorsun amcık hoşafı?"

Kerem gözlerini devirerek Bulut'un kolundan tutup yerlerini değiştirdi. Kendisi içeri girerken onu kapı önüne koymuştu bir anda.

"Lan-" dedi Bulut ani gelen bu hamle ile. Kerem ona aldırmadan Arda'yı daha zarif bir şekilde dışarı çıkardı ve kapıyı tuttu.

"Hadi siz aşağı inin bizi biraz yalnız bırakın." dedi kapıyı kapatmadan önce.

"Ben o Turgay'ın yanına gitmem ulan!" kapı kapanırken sesi de azalmıştı. Bir kere kapıya vursada Kerem ona aldırmadan içeri girdi.

Salonda kimse yoktu, korkudan üç buçuk atarak mutfağa girdiğinde Asef'in masanın başında sigara içtiğini gördü. Gözleri anında birbiri ile temas ederken Kerem nefes nefese onu süzdü. Siyah baskılı bir tişörtü, altında da gördüğü kadarıyla cepli siyah eşofmanı vardı. Bakışları ise keskindi.

"Hayırdır?" dedi hesap sorar gibi. Daha doğrusu 'Hayırdır? Buraya niye geldin?' gibisinden sormuştu.

"Bak beni bir dinle." dedim yanına yaklaşırken. Hiç durdurmamıştı bile, sigarasından bir duman daha çekip küllüğe bastırdı ve dumanı burnundan çıkarırken gözlerini üzerime dikti.

"Dinlemek istemiyorum Kerem. Nasıl ilişkimizin ilk haftasında benden habersiz, çekinmeden karı kıza gidiyorsan şimdi de dinlememe, açıklamana gerek yok." dedi sakince, ama Kerem bunu fırtına öncesi sessizlik olduğundan emindi.

"Habersiz gitmek istememiştim ama..." dedi Kerem, devamını getirmiyordu. Haklı değildi çünkü haber vermemişti ama haksız da değildi. Sadece açıklaması yoktu.

"Ne ama? Böyle susarsın işte." Asef gözlerini devirip masanın üzerindeki telefonunu elinde çevirip aldı. Kerem aniden gelen sinir ile kaşlarını çattı.

"Ne bu tavırlar lan? Sen gözümün önünde başkasını öpüp gülüşüyordun. Ahlak bekçiliği mi yapasın geldi şimdi?"

Asef kaşlarını kaldırarak bir süre yüzüne baktı ama ardından bir hızla ayağa kalktı. İkisi de patlayacak kadar sinir dolmuştu.

NO:31 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin