elli altı K-A

39.9K 3.6K 2K
                                    

Sevgili olduklarından beri resmen bir günleri kavgasız geçmemişti. Yanlış anlaşılmalar üst üste geldikçe Kerem için her şey daha da zorlaşmıştı ve artık bu duruma isyan ediyordu.

Asef ve Bulut önden önden giderken hemen arkalarından onlara yetişmeye çalışıyordu. Kaç gündür peşinde köpek olmuştu resmen.

"Asef bir dur." dedi Asef'in yanına geçerken. Asef elini cebine koyup yürümeye devam etti. Onu duymamazdan geliyordu.

"Lan niye dinlemiyorsun beni?" diye sordu bu sefer isyan ederek.

"Vallahi bu alt katın yalvarmalarından bana gına geldi ha." Bulut sinirle konuştu, neredeyse arabanın önüne gelmişlerdi. Kerem sinirli bakışlarını ona çevirdiğinde Bulut ona bakmıyordu.

"Yapıp yapıp sonra da yalvarıyorlar kardeşim." dedi Asef, Kerem sinirle olduğu yerde durdu. Bu kadarı fazlaydı.

"Ulan ayrılmak istiyorsan bahane uydurmana gerek yok. Bu ne lan?" en sonunda günlerdir içinde tuttuğu düşünceleri bağırarak haykırınca bu sözleri Asef'in adımlarını durdurmuştu.

Çatık kaşları ile yavaşça arkasını döndüğünde Kerem ona sinirle bakıyordu. Resmen yapmadığı bir şey için özür diliyordu ve kendinden çok sevdiği sevgilisi onu dinlemiyordu bile.

"Şimdi de saçma sapan konuşmaya mı başladın Kerem?" dedi büyük bir afallama ile.

Bulut bu konuşmalardan sıkılmış olacak ki oflayarak sürücü koltuğuna geçti ve motoru çalıştırdı. Kerem gözlerini yeniden Asef'e çevirdi.

"Saçma sapan konuşmuyorum. Sana kaç kere açıkladım böyle bir şey yapmadım diye. Ama sen ısrarla inanmak istemiyorsun. Ulan sevgili olduğumuzdan beri bir kere bile mutlu bir anımız geçmedi. Dinlemeyip kafanda kurduğun ya da yanlış anladığın şeylere inanıyorsun. Ne düşünmemi bekliyorsun?" sokağın ortasında yapılacak bir konuşma değildi bu ama artık o kadar susmuştu ki babasının yanında bile bağıra bağıra bu konuyu konuşabilirdi.

Asef hâlâ çatık kaşları ile yüzüne bakıyordu.

"Asef, geliyor musun?" diye sordu Bulut araya girerek. Gelmeyeceğini tahmin ettiği için yine de sorup bir an önce gitmek istiyordu bu dram kokan yerden. Asef elini kaldırdı arkasını dönmeden, bu 'git' demek oluyordu. Bulut işareti aldığı anda gaza basıp onların yanından ayrıldı.

Kerem hiç olmazsa gitmeyip kendisi ile konuşmayı seçtiği için biraz daha sakinleşmişti. Demek ki bağırıp çağırmak yarıyordu, yapmadığı bir şey için özür dilemek faydasız gelmişti.

"Böyle şeyler mi düşünüyorsun sen o küçük aklınla?" Asef'in küçümseyen bakışlarını görünce kaşları daha da çatıldı Kerem'in.

"Küçük aklınla? Öyle mi?" diye sordu kırgınlığını belli etmeden sinirle. Asef bir iki adım atıp yanına vardı.

"Saçma sapan şeyler düşünüp, bunları dile getirip haklı çıkmaya çalışma." dediğinde Kerem ona yabancıymış gibi baktı. Daha doğrusu tanrı gibi gördüğün çocuğun kendisine üstten bakmasına yeniden maruz kalmıştı.

"Haklı çıkmaya çalışmıyorum, ben zaten haklıyım." Kerem'in sesi kısılmıştı cümlenin sonuna doğru. Haksız olduğundan değil, küçümseyen bakışların altında gururunun kırıldığını hissediyordu.

Asef yalandan bir kahkaha attı. Kerem sessizce onu izledi.

"Yavrum benim, haklıymış."

"Bunun farkındasın ama gururuna yediremiyorsun." Kerem artık aşırı sessiz konuşuyordu. Asef bir adım daha yaklaşıp tam olarak dibine girdi.

"Gururluk bir durum yok, bir şeyler yaptın ya da engel olmadın. İhanet bana göre değil." dediğinde Kerem bıkkınca ofladı. Olay o kadar büyümüştü ki bu olanlar şaşırıyordu.

"Senin beni öptükten sonra gözümün önünde flörtleşmen kadar ciddi bir olay değil." Asef yüzünü buruşturdu ve o da bıkkınca baktı.

"Sürekli bunu söyleyerek mi kendini haklı çıkaracaksın?" diye sorduğunda artık kelimeleri tükettiğinin farkına varmıştı Kerem. Yorulmuştu.

"Asef, artık sana bir şeyleri açıklayacak gücüm yok. Açıkladım, inanıp inanmamak sana kalmış. Uğraşacak halim yok." dediğinde Asef yine gülümsedi, ama alay dolu bir gülüştü bu.

"Benim seninle uğraşacak vaktim varsa, bence hiç bu konuyu tartışmayalım." bakışları bir çöpe bakıyor gibiydi. Kerem'in gözleri şok ile açıldı.

Hiçbir şey söylemeden sadece sevgilim dediği çocuğun gözlerinin içine baktı. Dolan gözleri duygularını açığa çıkarıyordu.

Asef, dolan gözlerini gördüğünde yüzündeki o küçümseyen bakış yok olup ciddi bir ifadeye bürünürken bir şey söyleyecek gibi oldu ama Kerem kafasını çevirip ona arkasını döndü.

"Kerem..." dediğinde Kerem ona aldırmadan ilerlemeye başladı.

Arkasından gelmeyeceğini biliyordu. Tahmin ettiği gibi de oldu. Maruz kaldığı gurur kırıcı bakışlar ve sözlerin etkisi ile dolu dolu olan gözlerinden bir damla yaş akarken bulunduğu sokaktan sağa doğru döndü.

Sevgilisinin, karakterinin yeni yeni farkına varmıştı sanki. Bir peri masalından uyanıp, gerçek hayata döndüğünde bomboş hissetmişti. Onun yanına yakışmadığını, daha doğrusu Asef'in gözünde böyle olduğunu düşündü.

Onun sinirle yaptığını düşünüp kendini sakinleştirmek istese de, insan ne kadar sinirli olursa olsun sevdiği birine öyle küçümseyen bakışlar atamazdı. Asef onunla sevgili olması bir lütufmuş gibi hissettirmek istiyordu sanki. Bu yüzden böyle bir durumda 'sen kimsin de ben seninle sevgiliyken böyle bir şey yaparsın' gibisinden düşünüyor gibi hissediyordu.

Tanrı gibi gördüğü Asef'in, kendisini de o şekilde gördüğünü fark etmişti.

NO:31 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin