altmış K-A

36.3K 3.2K 2K
                                    

Asef elinde ki yüzükler ile oynarken amfinin kapısının önünde bekliyordu. Dakikalardır burada öylece duruyordu ve sadece yüzüklerini çıkarıp takıp gözleri ile boş boş takip ediyordu.

Derin bir nefes aldı, sanki tüm oksijeni içine çekmiş gibiydi. Omuzları gerilirken nefesini sesli bir şekilde dışarı verdi. Aldığı soluk bile canını acıtıyordu. O kadar mutsuzdu ki, yüzü bir saniye bile olsa gülmüyordu.

Sadece bir kişiye ihtiyacı vardı o da Kerem. Onu o kadar çok özlemişti ki, kafayı yiyeceğini düşünüyordu bu özlem duygusu ile.

Amfinin kapısı açıldığında dakikalardır dikkatle incelediği yüzüklerinden bakışlarını çekip kapıya yönlendirdi. İlk başta tanımadığı onlarca kişi dışarı çıkarken en sonunda tanıdıklık hissi ile elinde kitaplar ile çıkan Kerem'e kitlenip baktı.

Kerem aşırı ruhsuz bir şekilde yürümeye başlamıştı ki arkadaşları yanında gülerek bir şeyler anlatmaya başladı. Kerem ise kendisini gülmeye zorlayıp onların dediklerine kafasını sallıyordu.

Tam yanından geçmek üzereydi ki kafasını kaldırıp baktı. Asef onunla göz göze geldiğinde kalbi yine ağrımıştı. En son onların evinde bakmıştı gözlerine, daha sonra ise hiç görmemişti.

Kerem sanki kendisini görünce hayata dair bir tepki vermiş gibi, gözlerini hızla çekti ve hafif çatık kaşları ile önüne baktı. Bu tepki bile mutsuz ve kötü bir tepkiydi.

"Kerem," Asef ona seslendiğinde birkaç kişi daha dönüp bakmıştı. Bakan kişilerin neden baktığı malumdu, 'okulun eşcinsel çocuğu neden ona seslendi' bakışlarıydı bu.

Kerem durmak istemese de bir daha seslenince etraf kalabalık diye mecburen durdu. Vücudunu tamamen kendisine çevirince Asef iki adımda yanına gitti. Arkadaşları durmuş onları izliyordu.

"Biraz konuşalım," Kerem'in itiraz etmek için hazırlandığını anladığında "Lütfen, uzun sürmez."

Kerem birkaç saniye yüzüne baktı, bir yanı konuşmak istiyordu ama diğer yanı arkasına bile bakmadan yanından uzaklaşmak istiyor gibiydi. Omzunun üstünden arkadaşlarına baktı.

"Siz gidin, gelirim ben." dediğinde arkadaşları ikilemde kalsa da ardından kafalarını sallayıp önüne döndüler ve ilerlediler.

Asef heyecanla etrafına bakındı, amfiden çıkan son kişiye baktığında arkasını dönmeden bir adım geriye atıp boş salona baktı. Konuşmak için şimdilik en uygun alan olabilirdi.

"Gel, burada konuşalım." dediğinde Kerem kafasını sallayıp yüzüne bile bakmadan içeri ilerledi.

Asef etrafını süzüp daha sonra amfinin kapısının kolunu tuttu ve kendisi içeri girdiği anda kapıyı kapattı. Kerem ön sıralardan birinin ucuna kalçasını yaslamış, ifadesizce kendisine bakıyordu.

Asef bir süre onu süzmek istedi, daha doğrusu özlediği bu yüze uzun uzun bakmak. Ama Kerem'in sabrını sınamak istemiyordu. Bu yüzden sıkıntılı ve acı dolu bir nefes verip onun yanına ilerledi.

İkisi de konuşmuyor, birbirlerini bekliyorlardı.

"Kerem," dedi Asef dakikalar sonra. Elini yine yüzüklerine atmış yerinden oynatıp geri takıyordu. "Özür dilerim."

Normalde de her gördüğünde, her konuştuklarında özür diliyordu ama bu sefer ki başkaydı. Bunu Kerem'de hissetmişti. Her şey için, yaptığı bütün gurur kırıcı hareketler için özür diliyordu. Belki de bu halde oldukları için.

"Sana çok kötü laflar ettim, bunları aklımdan geçirip zikretmem bile o kadar iğrenç ki, biliyorum..." konuşurken yüzünü de buruşturuyordu Asef, kendi yaptıklarından utanıyor ve nefret ediyor gibiydi. "Ne olur beni affet."

Kerem'in gözlerinin içine baktığında onun aynı ifadesiz haliyle durduğunu sanıyordu ama Kerem gözleri dolu dolu ona bakıyordu.

"Seni çok özledim Kerem." dedi Asef kafasını yana eğip. Yalvarır gibiydi. Kerem dudaklarını birbirine bastırdı ve iç çeker gibi derin bir nefes alıp gözlerini başka yöne çevirip duruşunu düzeltti.

"Ben de çok özledim." diye mırıldandı içtenlikle, bu Asef'i o kadar mutlu etmişti mi bir adım attı ona. "Ama," diye devam etti Kerem. "Sana karşı hissettiğim eski duygularımı özledim."

Asef afallayarak yüzüne baktı.

"Sana karşı öyle büyük bir hayranlık hissediyordum ki, benimle sevgili olman hatta benimle konuşman bile lütuf gibi geliyordu. Bu dünyadan değil gibiydin, iyilik ve güzellik anlamında değil. O kadar farklıydın ki insan senin yanında hiç umutsuzluğa düşemezdi sanki. Çünkü senin yanında ki insan en güçlü ve mutlu olandır diye görüyordum. Hissediyordum." Kerem uzun süredir hissettiği duyguları anlatırken Asef onu aralık ağzı ile dinliyordu.

"Benim her zaman dünyayı, başka yerleri gezme ve görme isteğim vardı. Bulunduğum yere ait hissedemiyordum. Ailemi, arkadaşlarımı çok seviyordum ama hiç birine ait hissetmiyordum..." dedi ve yutkundu, şimdi yeniden gözleri dolu dolu olmuştu. "Sana ait hissetmiştim ama kendimi."

Bu cümle Asef'in kalbini yaralamıştı. Ağzını araladı yeniden ama konuşamadan geri kapattı. Diyecek hiçbir şeyi yoktu.

"Ama öyle değilmiş. Aslında sen de herkes gibiymişsin."

"Kerem, ben seni çok seviyorum." dedi ne diyeceğini bilemeyerek. Vücudunda büyük bir panik dalgası yayılmıştı, çünkü Kerem'in bu tavrı onu korkutmuştu.

Bir daha ona asla dönmeyecek gibiydi.

"Ben de çok seviyorum," dedi Kerem, omuz silkti. "Ama bir daha senle olamam. Çünkü... bir şey var ve seninle yeniden göz göze gelmemi bile hakaret sayıyor. Yabancı gibi hissediyorum sana karşı."

Bu dedikleri Asef'i duraksatmıştı. Kerem bir süre öylece durdu ama ardından yaslandığı yerden kendini geri çekti. Biraz daha yüzüne bakıp kapıya döndü ve bir adım attı ama adımlarını durdurdu. Asef hâlâ onun az önce ki durduğu yere bakıyordu.

"Ben seni unutacağım," dediğinde Asef'in afallamış bakışları onu buldu.

"Sen de beni unut."

Son lafını da söyleyip, yeniden yürümeye başladı. Kerem kapıdan çıkıp giderken Asef arkasından yıkılmış bir vaziyette bakıyordu.

***

Sevgi sözlerde olmaz güzelim, sevdiğini söylemekle de olmaz. Sevgi sadakat ister önce sadakatli olacaksın, ait olacaksın birine. Birine ait olursan eğer kazanırsın.Ben sende o aitliği göremiyorum artık. Sadakati de göremiyorum. Dostu düşmanı güldürdün bana ya, hiçbir anlam ifade etmiyor gözünden akan yaş. Sen beni hiç ağlarken gördün mü? Görmedin. İşte o öyle değil işte, olay o değil Asef. Şu kadarcık inanç bırakmadın içimde ya, günlerdir sen benim ne yaşadığımın farkında mısın?... Yazamayın abi şöyle sahneler ya....

-Kerem Ulubeyli

NO:31 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin