otuz beş K-A

49.3K 4.2K 2.9K
                                    

Medya; Asef-Kerem

Bölümü @__eccedentesiastt a ithaf ediyorum...

"Kerem kargocuların kurduğu beyliğin ismi nedir?" diye sordu Seyfi gülerek. Kerem gözlerini ağır bir şekilde kapatıp açtı. Tam yarım saattir saçma sapan espriler yapıp gülüyordu.

"Nedir?" dedi Ertuğrul gülerek. Kerem sinirli bakışlarını ona çevirdi. İkisi de birbirinden salaktı.

"Gelmeyenoğulları." dediğinde büyük bir kahkaha attı. Ertuğrul'da ona gülerken Kerem bu mallıkları karşısında gözlerini irileştirip derin bir nefes aldı.

"Hay ananı avradını-"

"Kerem..." tam küfür edecekken ince bir ses duyduğunda küfürünü yarıda kesip kafasını yan tarafa çevirdi. Sıla ürkek ve heyecanlı bir şekilde yüzüne bakıyordu.

"Efendim?" dedi oturuşunu düzeltip. Sıla bakışları bir an yere kaysada yeniden yüzüne baktı. O sırada Kerem onun arkasından ağaçların orada kendisini izleyen heyecanlı kız grubuna baktı. Kızlar gülüşerek bakıyorlardı ama Kerem'in bakışlarını dönünce anında kafalarını çevirip başka yere bakmaya başladılar.

"Biraz.. gelebilir misin? Bir şey söylemek istiyorum." dediğinde Kerem kaçınılmaz sonun bugün olduğunu hissetti. Kararsızca baktı kızın yüzüne ama şimdi gitmezse daha fazla üzülecekti. Derin bir nefes alıp kafasını salladı ve ayağa kalktı.

"Olur." dedi idama götürülen bir mahkum gibi. Arkadaşları arkadan 'ooo' diye gülüşürken omzunun üstünden onlara ölümcül bakışlarını yollayıp yeniden önüne döndü ve kendisinden kısa olan kızı takip etti.

Çok fazla uzaklaşmadan bir ağacın kenarında durduklarında direkt olarak kızın yüzüne bakıyordu. Kız daha konuşmadan Kerem kıza reddettiğini belirten bir konuşma hazırlıyordu kafasından. En nazik şekilde reddetmeye çalışacaktı.

"Bana ne tepki vereceğini bilmiyorum ama uzun süredir içimde tuttuğum bu şeyi söylemek istiyorum. Ne kadar doğru,yanlış bilmiyorum." diye mırıldandı.

'Sen daha iyilerine layıksın Sıla, benim ailem ile sorunlarım var. Ben seni üzerim' gibi bir konuşmayı kafasından geçirince yüzünü buruşturmamak için kendini zor tuttu.

"Belki arkadaşlığımızın bozulmasına sebep olacağım, bilmiyorum..." gözleri gözlerine bir saniye bile değmiyordu.

'Benim kalbim bir şerefsiz için atıyor, üzgünüm.' evet şerefsiz kısmını atarsa belki bu iyi bir bahane olabilirdi.

"Ben-" dediği sırada gözü arkada bir yere kitlenip kaldığında Kerem kaşlarını çattı. Tam arkasını dönüp bakacaktı ki kolunun sertçe tutulup çekilmesi ile irkildi.

Kolunu tutan kişiye baktığında kaşları çatık bir Asef'i ilk anda beklemiyordu. Asef onun yüzüne bile bakmadan kolundan çekip ilerlemeye başladı. Kerem'in gözleri etrafta gezerken çoğu kişinin onlara baktığını gördü.

"Bırak lan." dedi Kerem kolunu çekmek için bir hamle yaparken.

"Kes sesini." Asef o kadar sinirli duruyordu ki afallayarak diyeceği kelimeleri yuttu.

İkisi beraber kendisini izleyen öğrencilerin arasından geçip otoparka doğru ilerlediklerinde Kerem'in kolu o kadar acıyordu ki ama 'kolum acıyor, bırakır mısın?' tribine girmemek için kendini zor tuttu.

Otoparka geldiklerinde onun arabasının önünde durdular. Asef bir nevi fırlatır gibi Kerem'i arabanın kapısının önünde durdurdu. Elini çektiğinde acı daha çok yayılmıştı.

"Bana bak Kerem." dedi Asef yüzüne yaklaşıp. Onu ilk defa bu kadar sinirli görüyordu. Ağzımdan çıkacak olan kötü sözlere kendini hazırladı.

"Seni çok seviyorum anladın mı beni?" küfür eder gibi söylediğinde Kerem donup kaldı. Öyle sinirle söylüyordu ki uzakta izleyen biri kesinlikle hakaret ediyor sanırdı.

"Sürekli aklımdasın, sürekli." dedi gözlerini irileştirip. "Sana yaptığım orospu çocuğukluğunu da biliyorum. Senden özür diliyorum. Kendimi affettirmek istiyorum." hızlı hızlı konuştuğunda Kerem hâlâ kendine gelmediği için sessizce onu dinliyordu.

"Ama bu süre içinde öyle seni serbest bırakamam. Bu ne lan kafamı ne zaman çevirsem o kız etrafında? Senin suçun yok biliyorum ama o kızın yanında durmanı istemiyorum." dediğinde Kerem sonunda bir tepki verip kaşlarını çattı.

"Yok ya? Başka emrin var mı Asef?" dediğinde kolumun acısını umursamadan diklenerek yüzüne baktı. Asef bıkkın bir ifadeyle derin bir nefes aldı.

"Kerem, lütfen." dediğinde gerçek anlamda yalvarma kıvamına gelmişti. Bu derece kıskanç olduğunu bilmiyordu Kerem.

Kerem bir şey söylemeden gözlerinin içine bakınca Asef yaklaşıp avuç içini yanağına yasladı.

"Sadece affettirmeme izin ver. Ama başkasının yanına da gitme... Hem senin kalbin bende değil mi? Ben kalbinin tek bir odacığını bile kimseyle paylaşmam."

"Ulan madem bu kadar kıskançsın, başkasıyla flört edecek kadar genişlik neden yapıyorsun?" diye sordu Kerem. Gözünü her kapattığında Asef'in o çocuğun boynunu gözlerinin içine baka baka öpmesi geliyordu.

"Tamam haksızım işte. Kabulüm." dedi ve Kerem'e biraz daha yaklaştı. Yanağını okşamaya başladığında Kerem'in sesi çıkmıyordu.

"Affettireceğim ama sen o zamana kadar kimseyle yakın olmayacaksın tamam mı?" dudaklarının kenarına bir öpücük bırakırken Kerem'in direnen son mantığı ve gururu koşarak uzaklaşmıştı.

Asef'in montunun ucundan sıkıca tuttuğunda karşısında ki beden bu hareketi fark edip dayanamayarak yanağından öpüp sarıldı.

"Ben sanırım senin kadar güzel seven birini daha önce hiç görmedim Kerem. Seni kaybetmek istemiyorum." dedi ve bedenini ayırıp hiçbir itiraz kabul etmeden dudaklarına yapıştı. Öyle hırsla öpüyordu ki Kerem şaşırmadan edemedi.

Daha sonra kendine engel olamayıp karşılık verdi. Karşılık verdiği anda Asef'in ağzından bir inilti dökülünce gülmemek için kendini zor tuttu. Nasıl özlemişse ayakta boşalacaktı neredeyse.

Bir süre nefes nefese kalıncaya kadar öpüştüler, daha sonra Asef onun soluklanması için fırsat verip boynuna inip öpmeye başladı. Kerem en çok bunu özlemiş olmalıydı. Tam zevke gelmiş, elini Asef'in saçlarına atacaktı ki Asef kafasını kaldırıp yüzüne baktı.

"Bak söz ver, benden başka kimse olmayacak." dediğinde Kerem dişlerini sıkıp onun kafasından bastırdı ve dudaklarını yeniden boynuna sürtmesini sağladı.

"Tamam ulan, tamam." dediğinde Asef'in dudaklarının kenarı kıvrılmıştı.

Bir süre daha öpüp geri çekildi. Kerem'in dudakları ve boynu kıpkırmızı olmuştu. Kerem kendini toplayıp üzerini düzeltti. Aşağıya baktığında ikisinin de aletleri birbirlerini işaret ediyordu. Hemen gözlerini çevirdi.

"Benim dersim var gitmem lazım." Asef yutkunup kafasını salladı.

"Tamam, git.." dediğinde Kerem birkaç saniye durdu ve ardından yanından geçip gitti. Ama tam o sırada Asef yeniden kolundan tuttu ve kendime çevirip dudaklarına bir öpücük kondurdu. Dudaklarını bastırıp bir süre durdu ve ses çıkararak ayırdı.

"Şimdi oldu, gidebilirsin."

Kerem yutkunup kafasını salladı ve arkasını döndü. Onun yanından ayrıldığında daha olan olayların gerçekliği yeni yeni yüzüne vurmaya başlamıştı.

NO:31 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin