10.𝓑𝓸̈𝓵𝓾̈𝓶

240 19 5
                                    

᪥

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Elimdeki kitabı masanın üstüne koyarken etrafa göz gezdirdim. Herkes kendi halinde takılıyordu. Birazdan çekimler bittiği için ayrılacaktık.

Birkaç gün dizideki şamana gittikleri sahneyi ve ikisinin vakit geçirdiği sahneleri çekmiştik. Vakit geçirdikleri sahneleri çekmek zor olmamıştı. Çünkü o sahneler Amy ile çekilmişti.

Birkaç gün önceki olan rezilliği düşündükçe kafayı yiyecek gibi oluyordum. Evet, onunla iyi anlaşmak ve bir şeyleri yoluna sokmak istiyordum. Ancak duygularımı doğru düzgün kontrol edemeyen biri olarak en küçük şeyde kavga çıkarmış, aramızdaki mesafeyi daha da açmıştım.

Onun önünde gözlerinin dolup kendimden başka bir şahısmış gibi bahsetmesi Amy'den daha da nefret etmemi sağlıyordu.

Ama biz aynı kişiyiz ve benim ortaya çıkmamı engelleyemezsin.

Beynimin içinde yankılanan sesi önemsemedim. Sanırım artık buna alışmıştım. En zayıf anımı kolluyordu her daim. Bir pusuda bekliyor ve benim kendimi kaybedebileceğimi anladığı an ortaya çıkardı.

Bir zaman sonra artık alışmıştım.

''Gençler, çıkıyoruz.''

Kiernan montlarımızı koltuğun üzerine koydu.

Yerimden kalkarak telefonumu cebime koydum. O sırada Timothée içeriye girmişti.

''Yarın buluşur muyuz?''

''Olur. Millie?''

Timothée sorar gözlerle bakarken ''İşim olmazsa size haber veririm.'' dedim.

Kiernan kolunu omzuma atıp saçımı karıştırdı.

''Sonunda geliyorsun.''

Gözlerimi devirip kolunun altından kurtuldum.

Aaron dışarıya çıkmama pek izin vermediği için ve benim de dışarıya çıkmaya pek hevesim olmadığı için onlarla set dışında çok az buluşmuştum.

''Abartma, sizinle vakit geçiriyorum.''

Hepimiz hazırlandıktan sonra setten ayrıldık. Bugün Aaron'un evde işi olduğu için kendi başıma dönecektim.

Tek başıma dönmeme nasıl izin verdiğini anlamıyordum. Ancak bu işime gelmişti.

Yollarımızı ayırdığımız sırada yanıma Louis gelmişti.

''Millie, biraz konuşalım mı?''

Evet, onunla konuşmam iyi olurdu. O gün ki saçma davranışlarım hakkındaki düşüncelerini düzeltmem gerekiyordu.

''Ben de seninle konuşmak istiyordum. Banka oturalım mı?''

İleride duran bankı gösterdim. İkimiz de banka oturduk. Hava gittikçe daha da esmeye başlamıştı.

Train Wreck ❦︎ MouisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin