20.𝓑𝓸̈𝓵𝓾̈𝓶

138 12 1
                                    

᪥

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Millie ölüm döşeğindeydi ve elimden gelen hiçbir şey yoktu. O yaşam mücadelesi verirken benim yaptığım tek şey oturup gözyaşlarımın akmasına izin vermekti.

Sırtımı dayadığım duvardan destek alarak yavaşça ayağa kalktım. Eğer biraz daha burada oturup sessizce ağlarsam kafayı yiyecektim. Hem düşünüyordum da benden daha kötü olan biri vardı.

Aaron başını ellerinin arasına almış, yerde oturuyordu. Elena ise onun sakinleşmesini söyleyip duruyordu.

Şu an burada olmamalıydık. Ailemin yanına gitmek için bavullarımızı evden almamız gerekiyordu.

"Louis, dinlenmen gerekiyor. Hem bak, biz buradayız. Biraz uyuman lazım."

Noah kolumu tutmaya çalıştığında bir adım geriledim.

"Benim Aaron'a destek olmam gerekiyor."

Noah anlayışla kafa sakladığında Noah'ın arkasındaki Sadie'ye baktım. Timothée ve Kiernan yanındaydı. Richard ise Sadie'nin yanında oturmuş, telefonuyla konuşuyordu. Anladığım kadarıyla en iyi doktorların gelmesini söylüyordu konuştuğu kişiye.

Her yer hüzün kaynıyordu. Hastanelerden bu yüzden nefret ederdim. Olabildiğince gelmemeye çalışırdım ama şimdi buradaydım ve hayattaki en korktuğum şey başıma gelmişti.

Sevdiğim biri ölüm kalım mücadelesi veriyordu.

Sersem adımlarla Aaron'un yanına geldiğimde Elena kafasını kaldırıp bana baktı. Ardından yerdeki çantasını alarak ayağa kalktı.

İlk başta bir şey söyleyecek gibi oldu ama susmayı tercih ederek yanımızdan ayrıldı.

Aaron'un yanında dikildiğimi fark etmiş olmalı ki kafasınıkaldırıp bana baktı. Sanırım onu tarif etmeme bile gerek yoktu.

Yıkılmıştı.

Yanına çömelip onun gibi sırtımı duvara dayadım.

"Doktor kritik olduğunu söyledi ama hala yaşıyor, Aaron."

Hala bir umut vardı ve bu umudu hiçbir şeye değişmezdim. Hayata tutunmaya çalışıyordu ve onun ne kadar güçlü biri olduğunu biliyordum. Bunun üstesinden gelebilirdi. O hayatımda tanıdığım en muazzam kişiydi.

"Onu yine koruyamadım, Louis. Bu sefer daha da dikkatli olmaya çalıştım ama yine koruyamadım. Ona söz vermiştim. Ben..."

"Suçlu olan benim."

Anlamayan gözlerle bana bakarken pişmanlıkla kafamı iki yana salladım.

"Önüme geçti. Clay silahı doğrulturken bana engel oldu ama onu itebilirdim. Clay beni öldürmek istemişti."

Train Wreck ❦︎ MouisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin