Yola çıktığımdan beri onu kolayca bulabileceğimizi biliyordum fakat bu kadar çabuk olacağını tahmin bile edemezdim. Aradığımız adamın küçük bir marketin sıradan kasiyeri olarak bulunca olduğunca çok şaşırmıştık.
Adamın iş çıkışına kadar otelde bekledikten sonra adamı çalıştığı yerden alıp sakin bir kafeye oturduk. Yüzünde neler olduğundan ufak bir fikri olmadığına dair şaşkın yüz ifadesi bulunuyordu. Gerçi ben de çok şaşkındım...
Japonyada mafya olarak aradığımız adam sıradan bir markette sıradan bir kasiyerdi. Tabikide en önemli şeyi atlamıştım: "Boyutlar"
Her öldüğümde çok insanların çok farklı hayatlara sahip olduğu başka bir boyutta uyandığım için adam bu boyutta kasiyerdi.
Fakat bir insan öldüğünde ne olursa olsun farklı nedenlerden dolayı diğer boyutlardaki hayatlar da son buluyordu. Bir kere kaybettiğim dostlarımı farklı boyutlarda bulma umuduyla intihar ettiğim bile olmuştu. Fakat nafile...
"İnançlı biri misiniz Bay Danial?"
"Öncelerine göre daha inançlıyım sanırım. Bazı gördüklerim bizim yanlız olmadığımızı kanıtlamaya yetti bile. Peki ya sen?"
"Ben dini inaçları koyu bir kasabada yetişmeme rağmen farklı nedenler inancımı kaybetmeme neden oldu."
"Ne gibi nedenler?"
"Ailemi kaybetmem..."
"Ne ilgisi olabilir ki bu olayla inancın?"
"Daha öncesinde asla ibadetlerini aksatmayan ailemi bu dünyadan alıp, inancı yerinde olan beni neden bu kadar üzmek isteyebilir diye düşündüm. Ve sonunda herşeyin bir nedeni olmadığını, tasadüflerin de etkisinde olduğunu anladım."
Gerçekten içinde küçük de olsa tanrı inancı kalmayan biri karşımda oturuyordu...
Kasiyerle yaklaşık 1 saatlik bir sohbetin ardından evine bıraktık. Çok fazla yorgunduk. Chris ile beraber tekrar otele dönüp çok koyu bir sohbetten sonra biz de derin bir uykuya daldık.
Sabah erkenden kalkıp tekrar eve doğru yol almak için alarmımı sabah 7'ye kurmuştum. Gürültülü bir alarmın ardından yatağımdan kalktım. Fakat bir şeyde gariplik vardı. Hava daha karanlıktı...
Tüm haberlerde havanın normalden 3 saat sonra aydınlandığından bahsediyordu. Böyle paranormal bir olay beni bazı olanaklar için tedirginleştirmişti. Boyut bozuklukları...
Eğer bir boyutta normal bir hayata aykırı faaliyetlerde bulunursan diğer boyutlarda da bazı aykırı olaylar meydana gelebilirdi. Sanırsam bu Samu.
Ruh kumunun öncesinde şans bilekliği diye bir büyü eşyası bulunurdu. Bileğine takan kişinin hayatı düşündüklerine göre bir şans sayesinde şekillenirdi. İşte o şans bilekliği sayesinde ruh kumunu bulabilmiştik.
Büyü eşyalarını kullanmak boyutlara zarar verebilirdi. Şans bilekliğini ilk kullandığımız zamanlarda çevremizdeki tüm zaman arada sırada durabiliyordum. Bu aksaklıklar boyutlara zarar vermemişti fakat şuan olan zarar verebilirdi.
Keşke tekrar bileklik bizde olsaydıda neler yapıcağımızı bilebilseydik. Herşey Samu'da olduğu için elimiz kolumuz bağlıydı.
İlk uçakla tekrar eve dönmek için yola koyulduk. Fakat uçakta ki yolculuğumuz sırasında telefonuma gelen bir bildirim içimi ürpertti:
"Japonya'da çöken kilise 183 kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu."
Uçaktan iner inmez Phenix'i aradım fakat ulaşamıyordum. O kadar büyük bir topluluğun sadece ibadet için toplanması ve nedensiz bir çökmenin yüzündem hepsinin yaşamını yitirmesi çok garibime gitmişti.
Sonradan ölenlerin bulunduğu listeye baktığımda bütün bedenimi ürpertti. Listede "Phenix Colan" da bulunuyordu.
Hiçbir inancı bulunmayan bir adam neden kiliseye giderdi ki? Sanırım tahminimce Samu'nun toplu katliamının bir sonucuydu bu...
Phenix'in zenginliğini geri almaya çalışırken neden bir kaza olmyasın ki? Daha önceden hiç böyle birşeyle karşılaşmamıştım fakat imkansız da değildi.
Uçaktan inip eve doğru yola koyulduk. O kadar yorgundum ki kimseyle görüşmeden uyumaya gittim. Rahatça uyuyabilirdim fakat bir şey bunu imkansız kılıyordu. Fısıldamalar...
İlk önce hiçbirşey anlaşılmayan bu fısıldamalar sonrasında bazı şeyler söylemeye başlıyordu bana.
"Ölümden korkma..."
Bu sözü daha önceden de hatırlıyordum. Savaş zamanında Samu'nun beni cesaretlendirmek için yaptığı konuşmalarda sık sık tekrarlardı.
"Ölümden korkma..."
Bana söylemeye çalıştığı bir şey mi vardı? Yoksa yorgunluğum yüzünden sapıtmış mıydım?
"Ölümden korkma..."
Bu sesler bir zaman sonra duyulmamaya başladığında ise anında uykuya dalmıştım. O kadar yorgundum ki güzel bir uykuyu hak ediyordum.
"Ölümden korkma Dan!"
"Ne?"
"Herkes kendi bedelini ödedi Danial!"
Ani bir korkuyla yatağımdan fırladım. Saat öğlen 2 olmuştu. Çok fazla uyusudumdan kafam çok fena ağrıyordu.
Gördüğüm rüya kalbimin hızlanmasına ve soğuk soğuk terlememe sebep olmuştu. Rüyamda gördüğüm kişi Samu'nun ta kendisiydi...
Bana söylediklerinde neysen bahsediyordu acaba... Phenix'in ölümüyle alakalı bir şey olabilir miydi?
Eşim uyanmış aşağıda ofisinde çalışıyordu. Kendime gelebilmek için soğuk bir duş aldıktan sonra yanına gittim.
Acaba kilisede ölen insanlar bir bedel için mi oradaydılar? İnancı olmayan Phenix kilise çatısı altında kaldı. İlginç. Şuan tek dileğim Samu'nun tüm dünyayı temizlemeye falan çalışmamasıydı.
"Sakın Samu. Kendinin ve insanların hayatını mahvetme..."
ARKADAŞLAR OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM. YORUMLARINIZI VE OYLARINIZI BEKLİYORUM. HERGÜN FARKLI BİR MACERA
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Ölüm Bir Kapı:Uyan
Mystery / ThrillerMerhabalar ben Dan. Üzerimdeki lanet sayesinde her ölüm benim farklı versiyonumu barındıran bir evrene açılan kapı. "Başıma gelebilicek en iyi lanet!" diyebilirsiniz. Fakat her seferinde ölümü yaşamak ve hayata adapte olmaya çalışmak canımı çok sıkı...