Hoseok gözlerini açıp derin bir nefes aldığında nedendir bilmiyordu ama bunun gördüğü son rüya olduğunu hissediyordu. Dudaklarını yalamış, başını elleri arasına almıştı. İçinde anlam veremediği bir mutluluk vardı. Adeta uyanmıştı. Gözlerini kapatıp yeniden derin bir nefes aldığında düşünmeye ihtiyacı olduğunu hissediyordu. Neden böyle rüyalar görmüştü. Farklı senaryolar, farklı ayrılıklar. Bunların kehanetle bir ilgisi var mıydı? Kahin onunla oyun mu oynuyordu yoksa dalga mı geçiyordu?
"Aşağı in." aniden duyduğu sesle gözlerini açıp etrafına bakındığında kimseyi göremedi.
"Aşağı in." diye yeniledi ses. Hoseok yorganını yan tarafa attığı zaman Daehwi' nin yatağında olmadığını fark etti. Kaşlarını çatarken ayakları kendiliğinden hareket ediyor gibiydi. Bakışları yataktaydı ama ayakları onu çoktan odanın dışına çıkarmıştı bile. Yavaş adımlarla odadan çıkmış uzun koridorları sessiz bir edayla yürüyordu. Junhoe karşısına çıktığı zaman durdu ve ona baktı.
Genç hekimin gözleri kızarıktı ve kalbinin kırık olduğu her halinden belliydi. Ona üzülmüştü ama onun iyi olmasını diledi içinden. İyi biriydi genç hekim.
"İyi adamsın Junhoe." demiş hafifçe gülümseyerek omuzunu sıvazlamıştı. Başka bir şey demeden yürümeye devam etti. Nereye gideceğini bilmiyordu ama ayakları biliyordu. Onu gören muhafızlar eğilip selam veriyordu, Hoseok' da yüzünde ki huzurlu tebessümüyle onlara karşılık veriyordu. Oğlunun odasının önüne geldiğinde yanan mumun ışığını gördü. Kapıya yaklaşıp araladığında, oğlunun yatağının yan tarafına diz çökmüş, dirseklerini yatağa yalmış bir şekilde durduğunu gördü. Minicik ellerini sımsıkı kenetlemiş dua ediyordu.
"Lütfen Tanrım. Babam bizi sevsin." oğlunun küçük yakarışı içini acıtmıştı.
"Changkyun." dediğinde babasının sesini duyan ufaklık heyecanla kapıya dönmüştü.. Tanrı onun sesini duymuş muydu yoksa? Hoseok yere diz çöküp kollarını açtığında Changkyun koşarak babasına sarıldı. Hoseok oğluna sımsıkı sarılmış, onun bebek kokusunu içine çekerken, yüzüne, saçlarına öpücükler konduruyordu. Changkyun bu sevgiyle kıkırdıyordu. Oğlu nasılda güzeldi. kucağında ki oğluyla ayağa kalmış onu yatağına uzandırmıştı. Üstünü örtüp anlına ufak bir öpücük kondurdu.
" Şimdi uyu bir tanem. Yarın sen ben ve Yoongi baban piknik yapacağız. "dedi ve yeniden anlını öpüp mumu söndürüp odadan çıktı. Kendini gerçekten huzurlu hissediyordu. Changkyun' u korumak için canından vazgeçerdi.
Saray mutfağına giden merdivenleri inmeye başladığı zaman Daehwi' nin sesini duymaya başlamıştı. Biriyle konuşuyordu. Adımları oldukça sessizdi. Çıplak ayaklı olmasına rağmen mermerde ses çıkartmıyordu. Onları yeterince duyabileceği bir noktada durup onları dinlemeye başladı.
"İksiri getirdin mi?" Daehwi' nin heyecan dolu sesini duyduğunda kaşlarını çattı. İksir mi?
"Getirdim. Sen Kral' ın kanını aldın mı?"
"Aldım, merak etme. İksir güçlü umarım bu sefer. Geçen hafta onu zor etkim altına aldım." dediği anda Hoseok' da ipler kopmuştu. Yavaşça geriledi ve indiği merdivenleri geri çıktı. Nedensizce bunu biliyor gibiydi. Şaşırmamış, ondan nefret bile etmemişti.
"Yongguk." dedi sakince. Muhafızların başı olan Alfa Yongguk , Kral' ın yanına gelip selam verdi.
"Sağdık adamlarını topla ve mutfağa gidin. Daehwi ve yanındakini tutuklayın. Dirileri çıkmayacak bu saraydan. Ne yaparsanız yapın." dedi sakince ve eşinin yanında gitti.
Soğuk bir kış öğleni.
Dışarıda tek bir ses dahi yoktu. Sadece rüzgarın uğultusu duyuluyor ve akşam büyük bir fırtınanın yaklaşmakta olduğu haberini veriyordu.
Ama bu fırtına sonrası onları görkemli bir gökkuşağı bekliyordu.
Eşi pencereden dışarıyı seyrediyordu dalgın dalgın. Kar taneleri narin beyaz tene düşüyordu. Sarı saçlarında kaybolan karlar vardı. Dudakları kırmızının yoğun bir rengini almış, yanakları ile burnunun ucu koyu bir pembeliğe boyanmıştı. Yıldızların öptüğü çilleri de koyu bir renk almıştı. Bir süre izledi onun güzelliğini. Kalbinin ısındığını hissediyordu. Ardından yanına gitti.
"Çok güzelsin." Dedi Alfa omegasına bakmadan.
"Hem de çok. " diye ekledi. Omega sessizce yanında duruyor, başı dik, omuzları geride. Gururlu bir şekilde yanında dikiliyordu, mavi gözleri yaşlıydı.
"Ama bu beni sevmen için bir neden değil. " dedi. Hoseok dudaklarını birbirine bastırıp gülümsedi.
"Evet değil." dedi. Yoongi ağlamamak için kendini sıkıyordu.
"Çünkü seni sen yapan sadece güzelliğin değil sevgilim. Seni olduğun gibi seviyorum ben." dediği an bunu asla beklemeyen Yoongi şaşkınlıkla ona döndü. Hoseok kendisine o hayatlarına girmeden önce baktığı gibi bakıyordu.
"Beni affedebilir misin?" diye sorduğunda Yoongi gülümseyerek başını salladı ve eşine sarıldı.
Junhoe giden Kral' a bakarken gülümsedi ve ellerini arkasında birleştirip yürümeye devam etti. Saraydan çıktığında kahin' i görenler saygıyla eğildi. İleride onu bekleyen Medusa' nın yanına vardığında kadın ona anlamsız gözlerle bakıyordu.
"Ona gösterdiklerin ihtimali yüksek olanlar mıydı?"
"Aslında hayır. En düşük olanlarıydı." dediğinde kadın kahkaha attı ama Seokjin ona yalan söylüyor olabilirdi. Çünkü evet derse kaderlerinin yine değişme olasılığı vardı. Ve belki de gerçekten düşük olandı.
"Yıldız peki? ona ne olacak?" dediğinde Seokjin omzunun üstünden birbirine hasretle sarılan çifte baktı.
"Bunları hatırlayıp hatırlamamak Hoseok' un elindeydi. Ve o hatırladı. Üç yüz yılda bir biz kahinlerin bir dilek hakkı olur."
"Ve sen onu yıldız için kullandın. buraya gelmeden önce." dedi. Seokjin sadece gülümseyerek başını salladı. İkili evlerine dönmek için harekete geçti.
Hoseok' un gördüğü rüyaların aksine gerçekten mutlu ve huzurlu sonları olmuştu. Hoseok ilk günkü gibi sevmeye devam etmişti eşini. El üstünde tutuyor o ne derse yapıyordu. Sevgiyle büyümüştü Changkyun.
Onunda kaderinde ki eşi Jooheon ile güzel bir hayatları oldu. O günden sonra kuraklık ve kış yerini bereket ve bolluğa bırakmıştı.
Güneş ve Ay huzur içindeydi.
Yıldız Karanlığı aydınlık yapmıştı.
Evet.. Hikayemizin sonuna geldik. Ben dedim bana güvenin güzel son olacak diye. Şuan duygusal bir patates oldum diyebilirim. Yanımda olup, destek veren herkese çok teşekkür ederim. Hikayemi sevdiğiniz için. Bu hikaye gerçekten bende çok farklı bir yere sahip. Bölüm sizlere kısa gelebilir lakin benim içime çok sindi ve bundan daha uzun bir şey çıkmaz. Ve umarım gerçekten sevmişsinizdir.
Ayrıca size son bir kaç şeyi açıklamak da isterim. Çünkü bazı yerleri anlamayanlar oldu. Güneş Hoseok, Ay Yoongi, Yıldız Changkyun ve Karanlık Jooheon.
Size kehaneti de vermiştim. Kehanette kuraklık ve açlık olacağını bir kesimin Ay' ı , bir kesimin Güneş'İ suçlayacağını yazmıştım. Katil bölümünde Hoseok' un masasının üstünde ki mektupların bir kısmının Hoseok' u bir kısmının da Yoongi' yi suçlayan mektuplar olduğu belirtildi. Ve aşkından dolayı Ay' ın çok çekeceğini söylemiştim ki çekti. 4 farklı ihtimal okudunuz ve hiçbirinde Yoongi' nin yüzü gülmedi.
*Güneş' in sonu yıldızdan olacak*
İlk rüyada Changkyun babasını yani Hoseok' u öldürdü. Neyseciğime bu kadar fskdfds
Sizleri seviyorum. Kendinize dikkat edin. Bol bol sıcak şeyler tüketin. sizi üzen ve kıran şeylerden uzak durun. Unutmayın sizden değerlisi yok bu dünyada.
başka hikayelerde görüşene kadar kendinize iyi bakın. Yanacıklarınızdan öpüyorum sizi <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tomorrow We Fight|Sope
Fantasy"Çok güzelsin." Dedi Alfa omegasına bakmadan. "Hemde çok. " dedi. Omega sessizce yanında duruyor, başı dik, omuzları geride. Gururlu bir şekilde yanında dikiliyordu, mavi gözleri yaşlı. "Ama bu beni sevmen için bir neden değil. " dedi. Alfa gözler...