O gece Hoseok gözünü bir saniye olsun kırpmadan, uyuyan eşini izledi. Hoseok Yoongi' den uzaklaşıp Daehwi' e aşık olmaya başladığında Kahin' e gitmişti.
Kahin sadece ona bakmış ve kehaneti hatırlatmıştı. Anlamamıştı Hoseok. Kehanetle şuan ki durum arasında ne tür bir bağ olabilirdi ki? Neden ona yardım etmemişti?
Evlendikleri günü hatırladı Hoseok.
Yoongi beyaz bir gömlek içindeydi. Kolları altın işlemeli, belinde altın kemerle ona doğru ilerliyordu. Kocaman gülümsemesi dudaklarına bir armağandı sanki.
Sarı saçları o zamanlar şimdikine nazaran daha uzundu. Yan tarafları örülmüş ve arkasında birleştirilmişti. Hosoek onun uzun saçlarını sevdiğini söylediğinden beri saçlarına bir kere olsun makas vurmamıştı. Çiçek işlemeli tacı zarifçe kafasının üstünde duruyordu. Hoseok büyülendiğini hissetmişti. Onun ne kadar güzel olduğunu düşünmüş ve kurdu kıskançlıkla hırlamaya başlamıştı. Eşini sadece kendine saklamak istiyor, onu kimseler görsün istemiyordu. Ama kısa sürdü. Yoongi' n arkasında duran Daehwi' i görünce düşündüklerinden utandı. Pişman oldu.
Eşine ihanet ettiğini düşündü.
Ona doğru gelen, dünyaya gözlerini açmak için beklediği eşi değil.
Yoongi' n heyacanını hissediyordu. Kızarana yanaklarını, yıldızların ev sahipliği yaptığı mavi gözlerin nasıl parıldadığını ilk gün ki gibi hatırlıyordu. Yoongi doğuştan renkli gözlere ve saçlara sahipti. Şimdi ise yanakları soğuktan kızarıyordu. Gözleri acıyla parlıyordu. O eski parıltıdan eser kalmamıştı ve hepsi onun suçuydu. Elinin tersiyle eşinin yanağını okşadı. Dudakları istemsizce kıvrılırken tek bir saniye bile pişman değildi. Yumuşacıktı teni.
Küçük şeyleri ne çabuk unutmuştu öyle. Beraber bahçede oynadıkları zamanı, kasabaya da ki kavgayı. O kavgayı hatırlayınca dudaklarının ucu kıvrılmıştı. İlk kavgasıydı. Ve bu ilk kavgası sevgili eşi içindi.
Yoongi ve Hoseok henüz onaltısın da. İlk defa saraydan dışarı çıkıyor. Hoseok gülümseyerek gelecekte eşi olacak omeganın elini sıkıca tutarken, Yoongi dudaklarını birbirine bastırmış gülümsüyordu.
"Yakalanmayız dimi Alfa?" Yoongi gözlerini büyüterek konuştuğunda, Hoseok ona dönüp uzun saçını kulağının arkasına sıkıştırdı. Elmacık kemiklerini baş parmağı ile okşayıp, burnunun ucundan öptüğünde Yoongi kıkırdadı.
"Yakalansak bile senin cezanı ben çekerim." dediğinde Yoongi' n mavi gözleri doldu. Hemen Alfasının diğer elini de tuttu.
"Olmaz! Canın çok yanar yoksa." dediğinde Hoseok kocaman gülümsedi ve tuttuğu elleri yüzüne yaklaştırıp beyaz narin ellere ufacık öpücükler kondurdu.
"Senin canın yanarsa dayanamam ben. Senin iyi olman beni iyi yapar." dediğinde, Yoongi kıkırdayarak uzanmış ve Alfa'sının yanağına kaçamak bir öpücük kondurmuştu. Hoseok eridiğini hissediyordu.
"Elimde olsa seninle bu gün evlenirim ben."
"Biz zaten evliyiz Alfa. Biz mühürlüyüz zaten. Sadece resmiyetimiz yok. " dediğinde Yoongi , iki gençte iç çekti. Ardından bunu düşünmek istemedikleri için gülerek kasaba meydanını dolaşmaya başladılar. Yaklaşan bahar kutlamaları için halk oldukça heyecanlıydı. Bir yerlere koşturanlar, yerde resim çizen çocuklar ve soytarılar. Hoseok kasabaya göz gezdirirken aksesuar satan esnafı gördü. Yoongi için küçük bir hediye almak istiyordu. İlk yaptıkları her şeyi saklardılar. İlk mektuplar, kardan adam yapınca kullanılan atkılar, sarayın bahçesinde yaptıkları piknikte Hoseok' n omegasına yaptığı papatya tacı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tomorrow We Fight|Sope
Fantasy"Çok güzelsin." Dedi Alfa omegasına bakmadan. "Hemde çok. " dedi. Omega sessizce yanında duruyor, başı dik, omuzları geride. Gururlu bir şekilde yanında dikiliyordu, mavi gözleri yaşlı. "Ama bu beni sevmen için bir neden değil. " dedi. Alfa gözler...