Medyayı açın :3 Yorum yapmayı unutmayın :3 Sizi seviyoreee
O günden sonra Yoongi' n güzel yüzü hiç asılmadı. Kış bitmiş, yerini ilkbahara bırakmıştı. Yoongi serada oturmuş, bahçede oyun oynayan oğlunu izlerken gülümsüyordu.
"Günaydın." Alfa' n sesini duyunca Yoongi başını çevirdi. Sevgi dolu bakışlarıyla cevapladı onu.
"Günaydın." dediğinde Junhoe elinde ki fincanı yavaşça Yoongi' n önünde ki masaya bıraktı.
"Sana papatya çayı yaptım." dediğinde uzaktan onları izleyen Hoseok öfkeyle dişlerini sıktı. Yoongi papatya çayını sevmezdi.
Ada çayını severdi en çok. Bunları söylemek, o fincanı alıp kırmak istiyordu.
Yoongi papatya çayına bakarken dudaklarını ısırdığında, Junhoe yanına oturdu.
"Ne oldu, sevmez misin?"
"Aslında Alfa.. Gerçekten papatya çayını sevmiyorum." dediğinde Junhoe anladığını belirtmek istermiş gibi başını salladı.
"Ne istersin peki?"
"Ada çayı varsa.." dediğinde Junhoe ayağa kalkmış, Yoongi' n önünde ki fincanı almıştı.
"Peki güzelim, hemen getiriyorum." dediğinde uzanıp Yoongi' n omuzdan düşen şalı yeniden omuzlarına örtmüştü. Yoongi bu hareketi ile utanıp başını eğerken, Junhoe en güzel gülümsemesiyle sevdiği adama baktı. Ardından istediği çayı yapmak için mutfağa gitti.
Hoseok o gidince dert adımlarla Yoongi' n yanına gitti.
"Bakıyorum da çok mutlusun?" Öfke ve kıskançlıkla harmanlanmış sesi, Yoongi' n kulaklarına dolduğunda Yoongi boş bakışlarla eşine baktı.
"Normal değil mi Alfa? Beni seven ve saygı duyan bir Alfa var karşımda." dedi sadece. Hoseok yumruklarını sıktığı sırada Yoongi konuştu.
"Mührü kaldıralım." Yoongi' n bir anda söylediği şeyler, Hoseok' da balyoz etkisi yaratmıştı. O kadar çok alışmıştı ki Yoongi' n hep yanında kalmasına. Hoseok alayla güldü.
"Hekimle rahatça sevişmek iç-" Yoongi' n eli yüzüyle buluştuğu an, tokat sesi bahçede yankı yapmıştı. Hoseok yana düşen başını ona öfkeyle bakan eşine çevirdiğinde o kelimeleri hiç söylememiş olmayı diledi. Ama çok geçti.
"Sen çok iğrenç bir insan oldun Hoseok! Beni ne ile itham ettiğinin farkında mısın sen? Bunu bana nasıl söylersin. Sana olan minik sevgimi de artık bu söylediklerinden dolayı kaybettim. Artık seni sevmiyor, senden nefret ediyorum." demiş ileride onlara şaşkınlıkla bakan oğluna hızla yaklaşıp kucağına alarak saraya girmişti. Changkyun şaşkınlıkla babasına bakarken, onun dolan gözlerini görmesi ile ona sarılmıştı. Changkyun küçücük yüreğinde , yüreğine sığmayan bir masumluk taşıyordu .. Öyle ki hala Alfa babasını seviyor, onun ilgisini bekliyordu. Yeniden birlikte olmalarını diliyordu. Aile olmak istiyordu küçük çocuk.
Hoseok taht odasında ileri geri yürürken, Kraliçe tahtında oturan Daehwi göz devirdi. Bu duruma elbette ki fazlasıyla sevinmişti omega. Mutlulukla konuştu.
"Ne güzel işte sevgilim. Artık seni sevmiyor ve mühürlenip, evlenmemiz için bir engel kalmadı."
"Daehwi sus!" Kurduyla bir olup bağırdığında salonda olan her şey titremişti. Daehwi oturduğu yerde küçülürken gözleri dolmaya başlamıştı. Hosoek ona ilk defa bağırmıştı ve bu durum hiç hoşuna gitmemişti. Ani bir kararla ayağa kalkıp odayı terk ettiğinde, Hoseok onun gidişini fark etmemişti bile. Kafasında ki düşünceler arasında boğulurken , bir çıkış yolu arıyordu. Lakin her çıkış aynı sonuca varıyordu.
Yoongi' e izin ver.
Ona izin veremezdi.
Gitmesini engellemek için her şeyi yapabilecek kadar gözü dönmüştü Hoseok' n.
Gerekirse o hekimi öldürecekti.
Eşi ondan ömür boyu nefret etse bile.
O gün Hoseok uyumamıştı. Sabaha kadar düşünmüş, delirmemek için arada bir kurt forumuna dönüşmüştü. Yoongi oğlunu yatırdıktan sonra, kendi odasına çekilmiş Hoseok' n ona söylediği şeyler yüzünden ağlamaya başlamıştı. Aklı almıyordu. Hoseok onu en iyi tanıyan insandı, ona nasıl böyle şeyler söylerdi. Kapının çalınmasıyla birlikte Yoongi hızla gözyaşlarını sildi.
"Girin." Junhoe yavaşça odaya girdiğinde ağlayan omegayı görmesi ile kaşlarını çatıp koşar adımlarla yatağına yaklaştı. Onun küçük yüzünü avuçları arasına alırken sesine vuran endişe ve korkuyla konuştu.
"Ne oldu sevdiğim."
"Hoseok." demesiyle endişenin yerini öfkenin almasıyla Junhoe kaşlarını çattı.
"Ne olmuş ona." Bir dakikaya nazaran mesafeli çıkan sesiyle Yoongi yeniden ağlamaya başladı.
"Hemen bana öyle davranma. Ona mührü kırmak istediğimi söyledim." Bu sefer gülümsedi genç hekim.
"Yoongi'm."
"Ama o bana.." derken hekime sarılıp ağlamaya başlamıştı. Hıçkırarak ağlamaya başlamış, duraksadığın da ona devamını anlatmıştı. Junhoe ona hesap sormak için ayaklandığında Yoongi elini tuttu.
"Yapma Alfa. O çok güçlü. Biliyorsun feromanlarıyla bile seni öldürebilir."
"Senin için gerekirse ölürüm ben!"
"Ama bana yaşayan sen lazım." Junhoe yumuşadığını hissetmişti. Yoongi onun değişen feromanlarından anlamıştı.
"Bu gece beraber uyuyalım mı?" Yoongi' n parıldayan gözleri, masum bakışları ve utanmasından dolayı kızaran yanaklarıyla reddedilecek gibi değildi. Aklı olan onu red etmezdi. Gel gör ki Do Hoseok aklı başında bir alfa değildi.
"Ne nasıl istersen sevgilim." dedi Junhoe.
İki sevgili birbirine sarılarak uyudu.
O gece sabah karşı Hoseok eşinden özür dilemek için odasına girdi. Lakin gördüğü görüntü hiç hoşuna gitmemişti. O anda ne yapması gerektiğini anladı. Sinirlerine hakim olmak adına gidip sıcak bir duş alıp yatağında uyudu.
Daehwı ile paylaştıkları yatak değildi.
Sabah uyandıklarında üçü beraber güzel bir kahvaltı yaptı. Junhoe kucağında ki Changkyun' a ders verirken, Yoongi onları gülümseyerek izliyor, yavaşça çayını yudumluyordu. O sırada Felix yanlarına yaklaştı.
"Efendim Kral sizleri çağırıyor." dediğinde Junhoe ve Yoongi kaşlarını çattı.
"Felix Changkyuna' a bakar mısın?" Yoongi' n soruyla genç beta kocaman gülümsedi.
"Elbette efendim." dediğinde Changkyun anlamazca başını kaldırdı
"Ne oldu baba?"
"Felix abin seninle ilgilenecek tamam mı ? Yaramazlık yapma ve abinin sözünden çıkma." demesiyle Changkyun hızla başını salladı. Felix küçük çocuğun elinden tutup bahçeyi turlarken çift birbirine bakıp endişeyle nefes aldılar.Taht odasına girdiklerinde, Hoseok' n tahtında oturduğunu gördüler. Genç adamın gözlerinde ki şeytani parıltılar ikisininde hoşuna gitmemişti. Junhoe zorunda olduğu için referans yaparken, Yoongi boş bakışlarla eşinin gözlerine bakıyordu.
"Junhoe. Başarılı bir hekim olarak seni Antarktika ' ya gönderme kararı aldım. Orada ki savaş nedeniyle yaralı olan dostlarımızla ilgilenmen için." Alayla konuştu Kral Alfa.
Odada bulun üç genç bunun yardım değil, sessiz bir sürgün olduğunu biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tomorrow We Fight|Sope
Fantasy"Çok güzelsin." Dedi Alfa omegasına bakmadan. "Hemde çok. " dedi. Omega sessizce yanında duruyor, başı dik, omuzları geride. Gururlu bir şekilde yanında dikiliyordu, mavi gözleri yaşlı. "Ama bu beni sevmen için bir neden değil. " dedi. Alfa gözler...