Mission / Hyunlix ✔

meeting

(little kiss has scene⚠️)

(Uyarıdan bıkmış olabilirsiniz ama yine de yapmam gerek hehe ve başlığı kesinlikle çeviriden yazmadım)

"Yastığı alıp senin bir yerlerine sokmadan ayağa kalk!"

"Uykum var, defol git."

"Uyku her zaman var ama şimdi gitmen gerek!"

Jeongin içeriye pijaması ve elindeki cips ile girdiğinde ikimizde gözlerimizi ona yöneltmiştik.

"Ne bakıyorsunuz?"

"Pijama ile mi, gideceksin toplantıya?"

Jeongin, Seungmin'in lafına göz devirdiğinde, bende onlar fark etmeyecek şekilde kafamı yastığa geri koymuştum. Jeongin gelip yakında'ki koltuğa oturduktan sonra, konuşmaya başladı.

"Ben gitmiyorum bu gün şirkete."

"Hadi canım. Tabi, patronda ebeni s-"

"Seungmin!"

Seungmin'in adını çektiğimde Seungmin sesimi duyup zıplamıştı yerinden. Bende elimi yüzüme vurmuştum.

"Jeongin. Bugün toplantı var, ve sen gitmiyor musun?"

"Evet."

Ben ayağa kalkıp Jeongin'i çekiştirmeye başladığımda Seungmin sonunda kurtulmuştu bizden. Jeongin'i mutfağa çekip durduğumda Jeongin şaşkın bakışlar ile bana bakıyordu.

"Madem gitmiyorsun, şu bulaşıkları yıka bari."

"Yoo, gidiyorum. Kim gitmediğimi dedi ki?"

Jeongin konuştuktan sonra koşarak oradan ayrılarak, odasına çıktı. Bende odama geri dönüp üstümü değiştirdim. Dar pantalon giymeyecektim.. daha doğrusu giyemeyecektim. Bu yüzden bol bir eşofman, ve üstünde yazılar olan bir tişört giymiştim. Çillerimi kapatmak için lavaboya girdim ve yüzümü yıkayıp, çilleri kapadım. Daha sonra, odamdan çıktığımda Jeongin burnuma bakarak, sinirli bakışlarını atıyordu.

"Yine mi kapadın, çillerini!"

"Jeongin, biliyorsun sevmiyorum."

Jeongin beni kolumdan tutup lavaboya geri soktuğunda, ben göz devirmiştim. Su'yu açıp yüzüme dökmüştü. Daha sonra havluyu elime verip lavabonun önünde, yine kapatırsam, engel olur diye duruyordu.

"Ama Jeong-"

"Çık lan, dışarı."

Sinirli şekilde bağırdığında pes etmiştim. Yüzümü havlu ile silip, odamdan birlikte ayrılmıştık.

✧

Şirkete geldiğimizde Jeongin zıplayarak içeri girmişti. Salak işte.

"Chan, ben geldim."

Kelimeleri uzatarak söylediğinde gıcık olmuştum bile. Hemen kahvesi ile masa da bekleyen Chan'a koşup sarıldığında, bende oraya gitmiştim.