Mission / Hyunlix ✔

boyfriend

"Ahh!"

Tavayı kafama vuran Seungmin ile kendime geldim.

"İki saattir, elinde ki çikolataya bakarak sırıtıyorsun! Nereden geldi bu?"

Jeongin oturma odasından buraya eğilip kontrol etmişti. Jeonginden gözlerimi çekip geri Seungmin'e döndüm.

"Hyunjin, getirdi."

Seungmin gülmemek için, dudaklarını bastırarak Jeongine döndüğünde, Jeonginde sırıtıp göz göze gelmiştiler. Aniden, ikisi de kahkaha atmaya başladığında göz devirip çikolatayı masaya bırakmıştım.

"Felix, yemeyeceksen ben yiyeyim."

Jeongin kahkahasının arasından zorla birkaç kelime söylediğinde onu dinlememiştim. Seungmin artık gülmekten yerlere düşmüştü. Komik değildi.

"Sevgilin yok mu, senin? Git, sevgilin alsın çikolata."

"Chan'in işleri, çok yoğun."

Jeongin son defa konuştuğunda Seungmin kahkahasını durdurup, gözlerini sonuna kadar açıp Jeongine bakmıştı.

"İşleri yoğun mu, yoksa seni mi, aldatıyor?"

Seungmin bir kaşını kaldırarak sorduğunda, bende arkamı dönüp onlara bakmıştım. Jeongin dudağını büzüp, gözlerini kaçırmaya başlamıştı.

"Eğer öyle, bir şe-"

"Chan'i, sikersin."

Ben lafını keserek gözlerine baktığımda, gülümseyerek kafasını evet anlamında sallamıştı, Seungmin. Jeongin ise telefonunu çıkarıp birisine yazıyordu.

"Kime, mesaj atıyorsun?"

"Chan'a."

Jeongin tedirgin ve kısık bir ses ile söylediğinde Seungmin mutfaktan ayrılıp, Jeongin'in yanına gitmişti. Arkadan sarılarak mesajlaşmalarını izlemeye başlamıştı.

"Chan'in ismini, ponçik yanaklı sevgilim'mi koydun?"

"Sanane ya!! Sen git kendine sevgili bul, sonra bana laf at!"

Jeongin sinir ile Seungmini itip telefonunu geri eline almıştı. Ben ise onları izlemeyi bırakıp önüme dönmüştüm. Önüme döndüğüm gibi, gözlerim çikolatayı bulmuştu. Derin nefes alarak, çikolatayı buz dolabina koymuştum. Daha sonrasında masanın üzerinde ki kahveyi alarak, Seungmin ve Jeongin'in yanına adımlamıştım.

"N'apıyorsunuz?"

"Cevap, bekliyoruz."

Seungmin konuştuktan sonra telefona geri dönmüştü. Bende o sırada kendi telefonumu cebimden çıkarmıştım. İkisi de aniden bağırdığında telefon elimden düşmüştü.

"Cevap geldi!"

"Telefonu kıracaktım, biraz sessiz olun."

"Peki."