mission five

19.7K 1.3K 3.5K
                                    

"Hyunjin?"

"Hyunjin bey bugün işte yok."

Kapıyı açtığımda, hemen Hyunjin'in masasının önünde duran koruma, bana cevap vermişti. Kafamı tamam anlamında sallayıp geri konuşmuştum.

"Bugünkü, görevimi soracaktım."

"Evine gidip, sorabilirsiniz."

Adam kafasını hiç bana döndürmeyerek cevap verdiğinde, adama gıcık olmuştum. Kendisi gibi korumaları da gıcık. Kapıyı tamamen, sonuna kadar açıp içeri girdim.

"Onun yerine şimdilik, siz verseniz?"

"Maalesef ben, Hyunjin bey değilim."

Adam kafasını masadan çevirip sonunda bana baktı. Üstümü ayakkabımdan, gözüme kadar süzdü. Yüzüme geldiğinde içten gülümseyip cevap verdi.

"Felix?"

"Evet, Felix."

Adam elinde ki dosyaları bırakıp, koltuğu bana taraf döndürdüğünde bende gülümsemiştim. Adam ise yüzündeki gülümsemesini hiç durdurmuyordu. Bende bundan gıcık olup gülümsemiştim.

"Hyunjin bey, sizi evinde bekliyor. Korumalara Lee Felix derseniz, sizi yönlendirecektir."

Sıçtım. Kesinlikle bir şeye sinirlendi. Ama neden işe gelmedi ki? Sonuçta burada sinirlenir, ceza verirdi.

"Neden, şirkete gelmedi?"

"Hastaymış."

Adam dedikten sonra gülümsemesini hiç indirmeden önüne döndü. Ben ise kafamı tamam anlamında sallayıp gülümsememi indirip, derin bakışlar ile odadan çıktım. Neye sinirlendi? Neden hasta? Cevaplarını öğrenmeliydim. Evine gidince direk soracağım da zaten. Odadan çıkıp hemen merdivenlere yöneldim. Yavaş adımlar ile merdivenlerden düşüp çıkış kapısına gelmiştim. İki siyah giyimli adam duruyordu kapıda. Ama kafası karışık gibiydi. Onlara yönelip seslenmiştim.

"Merhaba."

"Merhaba??"

Adam elinde ki telefonu yanındaki, barımsı şeye koyup bana döndü. Önce üstümü süzdü sonra ise garip bakışlar atmaya başladı.

"Ben Lee Felix. Hyunjin beni evinde bekliyormuş. Yönlendire bilir misiniz?"

Adamın sert bakışlarına, zorla gülümsemeye çalışarak yüzüne bakmıştım. Sanki şimdi hareket etseydim adam beni deşecek, sonra da cesedimi suya atacak gibiydi.

"Şoför şurada."

Benden baya uzundu. Dönüp orada ki kapıyı işaret ettiğinde bende gözlerimi oraya yönlendirdim. Siyah şık bir araba duruyordu. Arabaya baktığım gibi ağzım açık kalmıştı. Çünkü çok güzeldi. Ve baya pahalı bir arabaydı. Uzun, siyah, ve şık. Adama dönüp gülümseyip arabaya yöneldim. İçimdende dua ediyordum.

"Umarım, öldürmez."

"Umarım, ceza vermez."

"Tanrım, lütfen sinirlenmemiş olsun."

Arabanın önünde durup camı tıklattığımda adam, arabanın camını açmıştı. Kırmızı gözlüklü adam, elini gözlüğüne götürüp indirmişti. Göz ucuyla bana baktı.

Mission / Hyunlix ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin