tanıtım

2.1K 181 214
                                    


"Ne cüretle?"

Duvarları dahi titreten kan dondurucu ses, kulaklarıma ulaştığında sertçe yutkundum ve tıpkı benim gibi titreyen hizmetlileri görmezden gelmeye çalışarak, efendimizin emrettiği gibi irislerimi, o noktadan ayırmadım.

Tıpkı saray gibi olan bu köşkün, büyük olan bu yemek salonunda, tüm hizmetliler sıraya dizilmiş, her bir uzvu zangır zangır titrerken, küçük bir hatası yüzünden şu anda Kont tarafından canından olan yandaşımızı izliyorduk.

Aman kont nefesimi dahi hissetmesin, diye düşünüp uzun aralıklarla kısa kısa nefes alanlardan tutun, ölmemeyi dileyip, bize varlığından dahi şüphe duyduran hizmetlilere kadar her türlü insan şu anda gözler önüne serili olan vahşete, biraz sonra aklını kaçıracağını bile bile tanık oluyordu.

Zira, siz de olsanız, karşınızda yüzü gözü kanlar içerisinde olan ve gözünüzün önünde, yavaş yavaş parçalara ayrılan bir insan gördüğünüzde aklınızı kaçırmamanız şans meselesi olurdu.

Titrek bir nefes aldım ve yaşlı gözlerime tezat, kırmızı irislerimi o noktadan asla çekmedim. Ağlayabilirdim, korkudan çığlık da atabilirdim lakin asla ve asla, ne gözlerimi o noktadan çekebilir ne de bedenimi başka bir yere yönlendirip kaçabilirdim.

Yutkundum ve kulaklarımı dolduran acı dolu çığlıklar eşliğinde Kont'u seyrettim.

"Efendim, yalvarırım, özür dilerim, lütfen bu aciz köleyi affedin, bir daha yapmayacağıma dair size yemin ederi-"

Yora isimli hizmetli, gözyaşları ve acı dolu inlemelerinin arasından Kont'a yalvarırken, yalvarışlarını bölen dilinin Kont tarafından kesilmesi olmuştu. "Sesin rahatsız edici," diyerek elini karşısında, iki kolu tarafından tutulup zar zor ayakta duran kıza doğru ilerletti "sen de öyle."

İnce uzun parmakları, yüzüne yer yer kan bulaşmış hizmetliye ulaştığında ve ağzından su gibi akıp, kıyafetini kirleten kızın boynunu bulduğunda içimden işte bitiyor, diye geçirmeden edemedim.

Kont'un zarif parmakları önce kızın boynunu sıkmış ardından, parmak uçlarıyla hizmetlinin köprücük kemiğinden sol göğsüne inerek sonrasında ise kılıç tutan eli havalanıp, altındaki deriyi parçalayarak saniyeler içerisinde, o hizmetlinin kellesinin başka bir hizmetlinin ayağının ucuna savrulmasına neden olmuştu.

Aynı zamanda, ayağının ucunda hala canlı bir şekilde gözleri açık gözüken kelleye gözlerini kaydırıp çığlıklar içerisinde yemek salonunun çıkışına doğru koşturan başka bir hizmetlinin kellesi, büyük salonun içerisinde yerde yuvarlanırken sertçe yutkundum.

Ardından, büyük bir aptallık edip gözlerimi ondan kaçırdığımı fark ettiğimde hızla eski pozisyonumu aldım ve Kont'un elindeki beyaz eldivenleri çıkarmakla meşgul olduğunu gördüğümde, rahatlıkla nefes verdim. Bir anlık aptallığımın sonucu, ölümle sonuçlanabilirdi ve ben, ölmeye herkes gibi pek de meraklı değildim.

Şimdi gerginliğin elle tutulur bir hale geldiği büyük yemek salonun içinde, duyulan yalnızca Kont'un keyifli mırıldanmaları olurken, en sonunda üzerine kan bulaşan kıyafetlerini umursamadan bize dönmüş ve bir elini yanağına yerleştirerek alayla konuşmuştu.

"Buradan kaçmaya çalışıp, hainlik yapanların sonunu daha kaç defa göstermem gerekiyor? Buna rağmen hala akıllanmayanlarınız var."

Kimseden, küçük bir ses dahi çıkmazken büyük salonu Kont'un ayak sesleri doldurmuştu.

"Bir daha böyle bir durumla karşılaşırsam," dedi ve parlak zümrütlerini, benim korkudan titreyen yakutlarıma değdirerek cümlesine devam etti "sonunuzun iyi olacağına dair size garanti veremem."

Titredim, alayla parlayan zümrütleri benim korkudan titreyen yaşlı gözlerimden ayrılmazken, adımlarının yönünü değiştirdi ve bana doğru adımlamaya başladı.

Vücudum, başlıbaşına titriyorken ve karşımda, bana doğru gelen, ülkenin her bir yerine namını duyuran, kötülük, denilince akla ilk gelen ülkenin en acımasız Kont'u, Izuku Midoriya sayesinde bilincimi kaybetmemek için kendimi zor tutuyordum.

Kont yavaş adımlarla bana yaklaşırken, birkaç adım uzağımda duran hizmetlinin dişlerinin korkudan birbirine çarpma sesi daha da şiddetlenmişti. Yutkundum ve tam önümde durup beni dikkatle inceleyen kişiden irislerimi asla ayırmadım.

Soğuk, tüylerimi diken diken eden parmak uçları ılık yanaklarıma değdiğinde yeşilin en güzel tonu olan irislerin parladığını görür gibi oldum.

"Kan bulaşmış," diyerek parmağını gezdirdiği yanağımdan elini çekmeyerek, yüzünü biraz daha yüzüme yaklaştırmış ve "gece yarısı odamda ol." dedikten sonra da benimle olan ten temasını kesmişti.

"Tabi efendim." diye cevap vermeme kalmadan, büyük yemek salonunun çıkışına giden ve en sonunda büyük odadan çıkan Kont'la birlikte, neredeyse tüm çalışanlar yere yığılmış ve mırıldanmaya başlamıştı.

"Öleceğiz, hepimizin sonu onun gibi olacak, buradan çıkışımız yok, bu köşk bizim mezarımız." diyerek çığlık atan hizmetliler eşliğinde, korkudan titreyen bacaklarım ve dönen başıma tezat olarak, çaprazımda duran cesedin başına doğru ilerledim.

Etrafında küçük bir kan gölü oluşturan kelleyi, eğilerek avuç içime aldım ve yanıma gelen şövalyeye, sorgulayan bir ifadeyle baktım.

Genellikle, buradaki çoğu kişi ağlamakla meşgul olduğundan ötürü ben de dahil üç kişi cesetleri toplayıp burayı temizlemekle görevli oluyorduk ve bunu neredeyse köşkteki -Kont da dahil- herkes biliyordu, öyleyse bu zamana kadar yanına gelmeyen şövalye neden şimdi yanıma geliyordu?

"Elindekini bırak ve odana git, Kont sizin için geceye kadar iyice dinlenip hazırlansın ve hiçbir şey yapmasın, diye buyurdu."

Önce kaşlarım çatıldı, ardından elimdeki kelleyi eğilme girişiminde dahi bulunmadan bıraktım ve yerde çıkardığı ses eşliğinde, kan gölünün üzerinde tok bir ses çıkartarak, şövalyeye cevap verme zahmetinde dahi bulunmadan oradan, zihnimin içinde çınlayan çığlıklar eşliğinde uzaklaştım.

Ardından yemek salonundan ayrılarak çığlıkları arkamda bıraktıktan sonra, dudaklarımda oluşan sırıtış eşliğinde geniş koridorda kaldığım odaya doğru ilerlemeye başladım.

———

bu kurgumdan assiri umutluyum, umarım siz de seversiniz.

+18 içerikler olacaktır, oldukça hard bir şeyler yazmayı planlıyorum😌

yine de uyarmadan geçemeyeceğim, bunun bir kurgu olduğunu ve tamamıyla benim hayal gücümden ibaret olduğunu unutmazsanız sevinirim💞

bu tanıtım bölümüydü düşüncelerinizi belirtirseniz sevinirim 🐱

Hikayede cinsellik olduğundan ötürü; Hikayenin bölümlerinde geçen bazı olayları, cinselliğin tamamen bundan ibaret olduğunu düşünmenizi ve bu hikayenin yalnızca bir kurgu olduğunu unutmamanızı isterim.

Bu hikayedeki karakterlerin hepsi reşittir, ayrıca bunun da farkında olmanızı isterim.

Hikaye ile Anime arasında benzerlik olmayacaktır. Şöyle ki, anime de izlediğiniz olaylar ile buradaki olaylar fazlasıyla farklı olacaktır.

Obedience | Katsudeku Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin