Geberik Aile Konseyi

426 25 9
                                    

 Bir adım daha geriye attım.” He bi de o favori kupanı da ben kırmıştım.” E söylemesem içimde kalırdı şimdi.”Bi de hani kulaklığı..“ …   

Elimdeki totomdan büyük telefonum slowmotion şekilde havada uçarken ağzımdan kaçan ufak çaplı küfür havada kaybolmuştu. Rüzgarda dağılan saçlarım ağzımın içine dolarken bana doğru hızla yaklaşmakta olan geberiğe baktım. İçimdeki ses ‘Koş Defne! Ayaklarını götüne vura vura koş! Hadi koçum görüyüm seni’ diyerek bana gaz vermeye başladığında çoktan çığlıklar atarak ormanı yarılamşıtım bile.

Ayağımın altındaki çimenler hışır hışır sesler çıkarıp içimin bi hoş olmasını sağlarken önüme aniden çıkan ağaçlara toslamamak için insan üstü bir çaba sarf ediyordum. Arkamdan gelen iyrenç kahkaha sesleri geberik hanım ablanın peşimde olduğunun işaretçisiydi. Hadi diyelim kovalıyosun o kahkaha nedir bacım? Hollywood kötü karıları özentisi gibi. Tövbe yarebbim.

“Hığaaaahhhhhhhhaaaaağağağğğğ!!”

Her zaman ayaklarımı götüme vura vura koşmam ama ne zaman koşsam orangutanlar ırzıma geçiyormuşçasına çığlıklar atıp insanları rahatsız ettiğimden emin olurum. Bir dakika insanlar? Önüme aniden çıkan çam ağacına kafa atıp toprak zeminle öpüşmemek için ağacın gövdesine Behlül’üne sarılan Bihter gibi sarılmıştım. Hangi insanlar ulen?! Arkamdaki kötü garı çakmasının kahkahaları daha da bi yakından geliyordu şimdi.

Çamdan Behlül’ümle vedalaşıp koşmaya devam ettim. İyi bok yiyosun şu anda Defne. Al altın plaket götüne sokarsın. Sen kamp alanını bırak, ormanlığa doğru koş ondan sonra vay efendim beni kim kurtarcak?! İçimdeki ses haklıydı. Çünkü o bendim. Ben her zaman haklıyım.

Ayağıma çelme takan taşın gazabından seke seke ancak kurtulduğumda anlamsızca sırıttım. Ehe ehe.

Rüzgar kulaklarımda ürkütücü uğultular yaratırken havanın kapkara olduğunu fark etmiştim. Elimle önüme gelen bi kaç dala tokat atıp hızımı arttırdım.

Tam bir korku filmi özürlüsü gibi davranmıştım. Neden sadece kamp alanına koşup kendimi Ceren ve Osman’la birlikte çadıra kilitlemeyi denememiştim ki?!

“Ahah hah hah hah hah haağğğğğ!” senin gülüşünü sikim.

Böğrüme pıçah saplanıyormuş gibi ağrılar girdiğinde arkamdaki geberiği görmek adına başımı geriye doğru çevirdim. Rüzgar bu sefer daha da şiddetli eserek bir üst levele geçip saçımın burun deliklerim de dahil olmak üzere her yerime girmesine neden olmuştu ve tabi ki ben hiçbir şey görememiştim. Ağzımdaki saçlarımı kusarak önüme dönüp koşmaya devam ettim.

Şimdi cenabet burada olsa nolordo sanki ha nolordooğğ?! Koca kıçını geberiğe doğru sallayıp kurtarırdı o beni.

Boğazından eşekten hamile kalmış kurbağa kahkahaları yükselen geberiğin seslerine şimdi bir de cırcır böcekleri eklenmişti. Dünya bana kulaklarıma 58 tane kulak çubuğunu birden sokarak intihar etmem için işaret yolluyordu.

Uzun süredir yalnızca çişe gitmek için totomu kaldırdığımdan dolayı şimdi bacaklarım isyanlardaydı. Alnıma yapışan saçlarımdan terlediğimi fark etmiştim. Vücudum aşırı yüklenmeden dolayı error verip kendini kapayabilirdi artık.

Ne kadar uzun süredir koşuyordum? Yarım saat? Belki de bir saat? Bi buçukta anlaşalım ikimizin de gönlü kırılmasın. Yorgunluktan espri seviyem kelini yidiğimin mat hojasınınkine düşmüştü. Yok aman o kadar da değil Allah korusun.

Kuruyan boğazımdan bi kaç öksürük kaçarken aklıma gelen bir Kel Matçı esprisiyle suratımı buruşturdum. ‘Burdan A, 55 çıkıyo arkadaşlar. Bi de A101 var ama o bizi ilgilendirmez.’

BÖHH!!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin