Last thing that we should do is go slow

1.9K 245 226
                                    

Lurk - The Neighbourhood

Osamu, ağrıyan başıyla gözlerini tanımadığı odaya araladı. Neredeydi? En son ne yapmıştı?

Birkaç saniyelik kendisiyle yaptığı münakaşanın ardından yattığı koltukta doğruldu ve etrafına bakındı, sehpanın üzerindeki notu okuduğunda taşlar kafasında teker yeter yerine otururken mutfak olduğunu düşündüğü yerden sesler geldiğini duyunca ayaklandı ve oraya doğru ilerledi.

Shinsuke, yüzündeki piercingler ve yer yer gözüken dövmeleriyle birlikte önüne astığı çiçekli önlüğü ile krep yaparken Osamu'nun gözlerine çelişkili gözüküyordu.

"Daha uyursun diye düşünmüştüm, çok sarhoştun dün gece." Shinsuke, tavadaki krebi çevirirken Osamu'ya bakmadan konuştu.

"Öyle mi?.. Özür dilerim. Başınızı çok ağrıtmış olmalıyım, keşke bıraksaydınız beni orada."

"Birincisi, bana saygılı konuşmana gerek yok. Sizli konuşmandan aksine daha çok rahatsız olurum. Özür de dileme, özür dilenecek bir şey yapmadın. Yanlışlıkla yaptığın şeylerde özür dilemek işe yarar sadece," ona döndü ve eliyle telefonunu gösterdi. "İkincisi de Rintarou'yu arar mısın? Kahvaltıya gelecekti ama öğleden önce uyanmaz."

Osamu bir telefona bir Shinsuke'ye baktıktan sonra telefona uzandı ve Shinsuke'nin söylediği şifreyi tuşlayıp rehberde Rintarou'nun numarasını buldu. Birkaç aramanın ardından Rintarou'nun uykulu sesi kulağı ile buluştu.

"Bir kere uyumama izin ver, bir kere. Rahat bırak beni. Lütfen, ölüm uykusu mu olacak rahat rahat uyuyabildiğim tek uyku?" Rintarou'nun sesi sonlara doğru ağlamaklı çıkmıştı.

"Şey... Ben Osamu. Shinsuke, seni aramamı istedi. Kahvaltıya gelecekmişsin, uyandırmamı söyledi."

Rintarou'nun uykulu gözleri Osamu'nun sesini duyduğu anda açılmıştı. "Ah, öyle mi? Hemen geliyorum."

Rintarou yataktan fırlarken Osamu suratına kapanan telefona birkaç saniye bakakaldı.

"Geliyormuş," telefonu masanın üzerine bırakırken konuştu. "ben de gideyim artık. Daha fazla rahatsızlık vermeyeyim."

"Kahvaltı et, öyle gidersin. Ayrıca şu dolapta da baş ağrısı için ilaç var, başın ağrıyorsa eğer. Bol suyla iç." Shinsuke krepler için kendisine özel olan tarifle şurubu hazırlarken Osamu'ya bir bardak çıkardı.

Osamu ise Shinsuke söyleyene kadar başının ağrıdığını fark etmemişti bile. Shinsuke insanları anlamakta iyiydi anlaşılan. Uzun süredir kimse onunla ilgilenmiyor, ona dikkat etmiyordu. Bu ufak hareketler bile tuhaf hissettirmişti Osamu'yu. İlacı yutarken burnuna dolmaya başlayan şurubun kokusuyla bakışları kreplere kaydı. Çok lezzetli görünüyorlardı, Shinsuke meyveleri de kesmeye başladığında bakışları kreplerde kilitlendi.

"Bir tane yiyebilirsin çok açsan." Shinsuke hafifçe gülerek söylemişti, güldüğünde dilindeki piercing gözükmüştü yine sıcak gülümsemesiyle tezatlık oluşturan.

Osamu ağzına bir parça krep attıktan sonra keyiflendiğini hissetti, lezzetli şeyler yemeye bayılıyordu ve kendisini iyi hissettiriyordu. Belli ki Shinsuke'nin yemekleri de lezzetliydi.

"Neden bana yardım ettin? Ciddi soruyorum, bir çözüm yolu mutlaka bulunurdu. En kötü ihtimalle, annemle babamı arardın değil mi?" Osamu, lokmasını yutup konuştu.

"Yıllar önce birisine elimden geldiğince çok kişiye yardım edeceğim diye bir söz vermiştim. Ayrıca," boğazını hafifçe temizledi. "duyduğuma göre biraz zor zamanlar geçiriyormuşsun. O haldeyken, insanın ne yapacağı belli olmaz. Ayrıca, insanlar üzüntülerini tek başına yaşarlarsa yıpranırlar. Beğenelim ya da beğenmeyelim, diğer insanlarla bağlıyız. Daha önce görmediğimiz insanlarla bile. O an birine ihtiyacın olduğunu düşündüm bu yüzden. O birisi olmaya uygun olan tek kişi de bendim."

𝘨𝘳𝘦𝘦𝘥𝘺. -𝘴𝘶𝘯𝘢𝘰𝘴𝘢 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin