Couldn't tell what would happen next

1.7K 184 190
                                    

Let It Go - The Neighbourhood

Bolca yorum bırakmayı unutmayın, yorumlarınızı okumayı seviyorum ✨

Rintarou, karşısında oturan Shinsuke'ye çevirdi bakışlarını. Bir terslik vardı, ikisi de bunun farkındaydı ama henüz ne olduğunu çözememişlerdi. Rintarou, elindeki bira şişesini daha sıkı tutup bulundukları bardaki kalabalığa baktı. Huzursuz hissediyordu.

Osamu ile ise bir hafta önce görüşmüşlerdi, tamamen içine kapanmış olan Osamu ona karşı bir duvar örmüş ve okulda karşılaştıkları zamanlar dışında ona hiçbir şekilde yaklaşmamıştı. Rintarou'nun tanıdığı Osamu ile şu anki Osamu arasında hiçbir benzerlik yoktu. Daima dağınık olan saçlarını artık şekillendiriyor, tüm derslerine giriyor, insanlarla hâlâ çok yakınlaşmasa bile eskisi kadar uzak davranmıyordu. Bu, Shinsuke'nin yorumuna göre iyi bir şeydi ama Rintarou bu hikayeyi biliyordu, çevresindeki insanlar böyle değiştikten sonra hep aşağılanan ve arka planda kalan o olmuştu. Osamu ile olan hikayesinin de sonuna geldiğini düşünmeden edemiyordu.

Rintarou birasından bir yudum daha alırken Shinsuke yerinde hafifçe dikleşti, kalabalığın içinde bazı tanıdık yüzleri fark etmişti Rintarou'yu aradıklarına emin olduğu. Osamu ve Rintarou'nun bir çeteye bulaştıklarını biliyordu ayrıca çoğu çeteyle Rintarou'nun bir olayı mutlaka vardı. İkisinin genelde birlikte olduğu çete de dolaylı yoldan Rintarou yüzünden diğer çetelerle ters düşüyorlardı. Kavga çıkmasına alışıklardı bu yüzden ama hiç kendilerinden çok daha büyük ve tehlikeli bir çete ile ters düşmemişlerdi.

"Osamu'yu gördüm, sanırım sarhoştu." Shinsuke, Rintarou'ya dönerken düz bir sesle yalan söyledi. İnsanlar Shinsuke'nin asla yalan söylediğini düşünmezdi, iyi bir yalancıydı. Rintarou bile ayırt edemezdi yalanlarını.

"Ciddi misin? Karıştırmış olabilir misin?" Rintarou, arkasına dönüp Osamu'yu ararken Shinsuke, Rintarou'yu fark etmek üzere olduklarını hissetti.

"Eminim, git bir bak. Konuşmak istemiyor muydun hem? Tam zamanı bunun için." 

Shinsuke'nin teklifi ile ayaklanıp elindeki bira ile mekanın çıkışına doğru ilerleyen Rintarou'nun ardından aniden kapı kilitlenmiş ve Shinsuke'nin de beklediği gibi birkaç kişi masalarına doğru ilerlemişti.

"Nerede senin şu sinir bozucu arkadaşın?" 

Shinsuke karşısında konuşan kişinin ismini hatırlamak için birkaç saniye durdu: Hajime, Toru, Satori ve Wakatoshi. Konuşan kişinin Wakatoshi olduğuna emindi.

"Sence sakin sakin sorarsan cevaplar mı? Bir an önce şu işi halledip gitmek istiyorum." Toru, yanındaki Hajime'ye cilveli bir tavırla göz kırptıktan sonra cümlesine devam etti. "Zamanımı harcamak istediğim başka birileri var." Hajime kusarcasına bir hareket yaparken Toru umursamadan Shinsuke'ye doğru eğildi. "Rintarou'nun yaptıklarını hemen itiraf edip daha az canını yakmamızı mı istersin yoksa bizi gerçekten uğraştırmak mı istersin?" 

Shinsuke ayaklanacakken bu sefer onu yerine sabitleyen Satori'ydi. Cılız, tuhaf görünümlü biri gibi dursa da dışarıdan bu dörtlü arasında Shinsuke'yi en çok ürküten kişi oydu. 

"Bu kadar çabuk mu ayrılacaksın? Daha saat erken!" Satori, bir eli hala Shinsuke'nin omzundayken boş bir sandalyeyi yanlarına çekip rahat bir tavırla oturdu. Shinsuke'nin gözleri bir anlığına Satori'nin pantolonuna takılı olan zincirlere ve bıçağa kaymıştı. Bıkmıştı artık bu tiplerden.

"Rintarou burada yok, olsaydı yanımda olurdu."

"Yalancı." Toru, hafifçe dudak büzüp uzatarak konuşurken masaya oturmuş ve elinden destek alarak hafif eğimli bir pozisyona yerleşmişti. "Sen asla Rintarou'nun peşinden ayrılmazsın böyle yerlerde." Toru, yüzündeki ukala gülümsemeyle yıllardır kalbini kazanmaya çalıştığı oğlana, Hajime'ye döndü. "Çok uzakta olmadığına eminim, bir bak etrafa." 

𝘨𝘳𝘦𝘦𝘥𝘺. -𝘴𝘶𝘯𝘢𝘰𝘴𝘢 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin