Tell me something that I'll forget

1.9K 222 155
                                    

Daddy Issues - The Neighbourhood

"İster misin?" Rintarou, Osamu'ya dudaklarının arasındaki sigarayı uzattı. Eli, birkaç saniye boşlukta kaldıktan sonra Osamu'nun sigarayı alması ile kucağına düştü.

Rintarou'nun salonundaki koltukta yan yana, neredeyse çıplak halde oturuyorlardı. Aralarındaki sessizliği bölen tek şey annesinin kapıyı açmasını söyleyen bağırışlarıydı ama ne Osamu ne Rintarou bunları duyuyor gibi davranmıyordu.

"Rintarou! Seni şerefsiz, aç şu kapıyı artık!" Rintarou, annesinin ona ettiği hakaretler ve küfürler ile hafifçe kıkırdadı. Osamu ise donuk bakışlarını tavana dikmiş, elindeki külü dökülmek üzere olan sigarayla öylece oturuyordu. 

"Bıktım bu sürtükten." Rintarou kendi kendine mırıldanırken uyuşmuş bedenini zorla koltuktan kaldırdı ve annesinin olan odaya ilerledi. Birkaç dakika dağınıklığa baktıktan sonra eline geçen bir çantaya annesinin eşyalarını doldurdu ve camını açtı. "Hey!" olabildiğince yüksek sesle annesine bağırdı, saatin gece yarısını geçtiğini umursamadan.

"Aç şu kapıyı artık, daha ne kadar bekleyeceğim!" Annesi camın altına gelip cırlamaya devam ederken Rintarou'nun kulağına bu sefer ona edilen küfürler gelmeye başladı. 

"Bunu istemiştin değil mi?" Rintarou hafifçe sırıtırken camdan dışarıya çantayı sarkıttı ve ukala bir tavırla dirseğini cama dayayıp elini de çenesine yasladı. "Hm?" 

"Ne yapıyorsun sen?! Onlar benim eşyalarım!"

"Ah, en azından eşyalarını ayırt edebilecek kadar kendindesin." Rintarou'nun sırıtışı genişlerken çantayı aniden camın önündeki ağaca takılacak şekilde aşağıya attı, ardından parmaklarına dolalı olan anahtarı çıkartıp annesinin göreceği şekilde salladı. "Kendine yeni bir ev bulsan iyi olur, hayatım. Gerçi sana geceyi geçirecek bir yer yetiyor." Sonra da anahtarı avcunun içine alıp annesine üstten bir bakış atarak camı kapattı. 

Annesi ağaca takılan çantaya ve camdaki Rintarou'nun bedenine bakarken neler olduğunu anlaması birkaç dakikayı aldı. Az önce kendi evinden mi atılmıştı o?

"Geri gelmeye çalışmayacak mı?" Osamu bayık bakışlarını salona giren Rintarou'ya çevirdi, neler yaptıklarını ve neler olduğunu pek hatırlamıyordu ama işin tuhaf tarafı ilk defa hiçbir şey umurunda değildi. 

Bu, birlikte geçirdikleri dördüncü gündü ve bu dört güne dair hiçbir şey hatırlamıyordu. Çoğunda sarhoştu ve sadece yarım yamalak sahneleri hatırlıyordu, bu sahnelerin hiçbiri "hatırlamaya uygun" sahneler olmadığı içinse üzerinde durmuyordu. Düşünürse dağılırdı, düşünürse tamamen parçalanırdı. 

"Çalışsın, biraz eğlenmiş olurum." Rintarou, Osamu'ya yaklaşırken yüzündeki sahte sırıtışı sildi. 

Dört gün önce Rintarou, Osamu'yu Shinsuke'nin inadına çağırmıştı yanına. Başta planı sadece Osamu ile biraz takılmaktı ama işler bu sefer Rintarou'nun planladığı gibi gitmemişti. 

Birlikte uyandıkları ilk sabah, Rintarou Osamu'yu nasıl göndereceğini düşünürken yanından aslında gitmesini istemediğini fark etmişti. Sıkılacağına çok emindi, istediğini almıştı ama Osamu'nun bayık bakışları bir şeyleri eksik hissettiriyordu. 

İkinci sabah, Rintarou gün boyu sadece Osamu'nun baygın bakışlarını izlemiş ve Osamu kendisinden ne isterse yerine getirmişti. Rintarou insanları izlemezdi, insanların hareketlerine dikkat etmezdi ama Osamu'nun adeta Pandora'nın kutusu gibiydi Rintarou için. İçinde neler olduğunu çok merak ettiği ama açtığı anda tüm büyüsü kaçacakmış gibi hissettiği bir kutu...

𝘨𝘳𝘦𝘦𝘥𝘺. -𝘴𝘶𝘯𝘢𝘰𝘴𝘢 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin