Always hoping things would change

1.4K 179 118
                                    

Strawberries and Cigarettes - Troye Sivan

Rintarou, yaraları iyileşir iyileşmez Shinsuke'nin yanından kaçmış ve kendisini şu an bulunduğu tütüncüye atmıştı. Aradığı yüz belliydi, ufak bir konuşma yapması gerekiyordu.

İçeriye doğru adımlarken gördüğü kumar masası ve önündeki kırmızı renkteki pulları kumar masasının ortasına doğru iten kişi Daichi'den başkası değildi. 

Kalabalığın ortasında durup oyunu bir süre izledikten sonra kalabalığı yarıp Daichi'nin yanına geldi ve onun ufak bir hata yapmasını bekledi. Rintarou kumar oynamazdı ama kumar oynayanları izlemeye bayılırdı bu yüzden kendisinin de bir iki numarası vardı. Daichi, yanlış yere pulları koyacakken masanın üzerine eğildi ve çoğu kişinin cesaret edemeyeceğini yapıp Daichi'nin ellerini çekti, pulları tam tersi yöne koydu. Daichi'nin çatılan kaşlarına ufak, ukala bir sırıtışla karşılık verirken çark çoktan çevrilmiş ve Daichi tüm parayı kazanmıştı. Eğer pullar az önceki durumda olsaydı Daichi'nin tüm parası gidecek ve muhtemelen başı büyük bir derde girecekti. 

"Rintarou?" Daichi'nin sesi şaşkın çıkmıştı, onu burada bulmasına şaşırması bir yana kendisine yardım etmesine daha çok şaşırmıştı.

"Konuşmamız lazım. Borçlanmış sayılırsın bana." 

Mecburen Rintarou'yu tenha bir köşeye kadar takip eden Daichi'nin yüzünde sıkıntılı bir ifade vardı. Bu oğlanla muhattap olmak istemiyordu. "Ne istiyorsun?"

"Çok bir şey değil," Rintarou cebindeki zarfı çıkartıp Daichi'ye uzattı. "Bunu Kuroo'ya ver."

"Nedenmiş? Ne bu?" Daichi, zarfı açmak için eline aldığında Rintarou işaret parmağı ve orta parmağının arasındaki boşlukla yeniden zarfı yakaladı.

"Açmak yok, sorgulama. Size yardımcı olduğumu bil yeter." Rintarou göz kırparken Daichi yüzünü buruşturdu. Bu çocuğun hiçbir şeyden korkusu yok muydu? Dengesiz diye mırıldanırken zarfı cebine attı.

"Senin ortalıkta olmaman lazım değil mi? Benimle konuşuyorsun Tetsuro'nun en yakınlarından olmama rağmen bir de üzerine  zarf veriyorsun. Canının da mı değeri yok?" 

"Canımı garantiye alıyorum aksine desem?" 

"Yine ne yapacaksın?" 

"Eninde sonunda göreceksin." Rintarou, aralarındaki seviye farkına rağmen umursamadan Daichi'nin omzuna hafifçe vurduktan sonra tütüncüden çıkmak için kapıya doğru adımladı. Bu zarf umduğu gibi onu kurtaracaktı.

Osamu ise bu sırada odasında yaklaşan vizelerine çalışıyordu, hiçbir şeyden haberi yoktu. Mola verdiğinde bir bardak su içmek için mutfağa adımladı. Annesi ve babasından haber yoktu, dönmeyeceklerine emindi artık Osamu. Her ay kartına yatan belirli bir miktardaki para dışında aralarında bir bağ kalmamıştı. Böylesi belki de daha iyiydi. 

Su içtikten sonra eskiden Atsumu'nun olan odanın önünden geçerken adımları kapının önünde duraksadı ve iç güdüsüne engel olamayıp kapıyı araladı, temiz ve normalin aksine düzenli olan odaya baktı. Atsumu dünyadaki en dağınık kişilerden biriydi, bu odaya artık Osamu bakıyor olmasa toplu gözükmesinin imkanı yoktu.

Osamu hafif adımlarını içeri yönlendirdikten sonra camdan gözüken manzaraya baktı. Şehir ışıkları gözlerine vuruyor ve onu biraz bile olsa yalnız hissettiriyordu. 

Odadaki eşyalardan eksik yoktu, Kiyoomi'nin Amerika'ya dönerken yanında götürdüğü birkaç eşya dışında her şey tamdı. Ailesinin en azından Atsumu'nun eşyalarını alacağını düşünmüştü Osamu. En sevilen ikizin o olduğu bariz değil miydi? Yine de tahminlerini yanlış çıkarmıştı ailesinin bu eve bir adım bile atmaması.

𝘨𝘳𝘦𝘦𝘥𝘺. -𝘴𝘶𝘯𝘢𝘰𝘴𝘢 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin