Sabah yeni kulübemde uyandım. Yataktan kalkıp eşyalarımı verilen kutuya koydum ve kilitledim. Kulübeden birileri ile tanışmak için ayağa kalkıp dolaşmaya başladım. Koltukların durduğu yerde oturan bir kızın yanına geçtim.
"Naber, ben Alexa."
"Ben de Moni."
"Kaç yıldır kamptasın?"
"Yaklaşık 9 yıl."
"Uuuu.....uzun yıllar."
"Kendimi bildim bileli melez kampındayım."Kahvaltıya gidene kadar konuştuk. Kahvaltıdan sonra bir Apollon melezi olarak kampı dolaştım. Okçuluk bölümüne gittim ve ok atmayı denedim. Aslında eğlenceli sayılırdı. Tabi doğru oku bulursanız. Birkaç tane ok ve yay . Doğru oku bulmak baya uzun sürdü.
En sonunda hedeflere ok atmaya çalıştım. Başarısız olduğum söylenemezdi. İlk denememe göre iyiydi. Birkaç saat sonra daha iyi atışlar yaptım. Sonra arenadan çıktım ve savaş duvarına gittim.
Açıkçası çok zor gözüküyordu. Yavaşça tırmanmaya çalıştım. Her adımda yeni bir tuzak çıkıyordu, aynı zamanda yukarıdan lav damlıyordu. Yaklaşık yarım metre tırmandım fakat son attığım adımda ayağım kaydı ve hızla yere düşmeye başladım. Yere düştüğümde canım çok acımadı. Zemin başlangıçta sert gözükse de düştüğünde melezleri koruyacak biçimde tasarlanmıştı. Kolumun üzerine doğruldum ve bir daha duvara tırmanmaya çalıştım. Tuzaklar üst üste dizilmişti. Pes etmemek için direndim. Elim bir taraftan kanıyordu. Zorla da olsa direndim ve duvarın en üstüne kadar tırmanmayı başardım.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~Duvardan indiğimde Annabeth'i gördüm. Bana baktı ve gülümsedi. Yüzünde çok tuhaf bir ifade vardı. Sanki gurur duyuyor gibiydi. Kısa süre sonra gözleri yaşardı.
"Bana kendimi hatırlatıyorsun. Bir saattir seni izliyorum ve her şeyi gördüm. Azimlisin. Bunu Kherion'a söylemeliyim."
Annabeth benle vedalaştıktan sonra gitti. Ben de kamptaki kütüphaneye girdim. Kütüphane harika bir biçimde tasarlanmıştı. Kapıda Annabeth Chase yazıyordu. Bu kız harikaydı. İçeri girdim ve raflardan Apllon ile ilgili bir şeyler aramaya başladım. Bir kitap buldum ve okumaya başladım.
"Bir Apllon Melezi Olmak."
Satırlara dikkatlice baktım ve okudum.
-----------------------
Demek Apollon melezlerinden şifa yeteneği var. Bende olduğunu hiç sanmıyorum. Daha önce hiçbir şeyi tedavi etmedim. Ama yaşadığım bölge sayesinde şifalı otları iyi biliyordum. Tamam bilmek güzel de nasıl yapıldıklarını bilmiyorum. Kampta şifahane diye bir yer buldum. Birçok Apollon melezi buradaydı. Kapıda lavobotuar yazan yere girdim. Bir masaya oturdum ve verilen talimatlara göre çeşitli otları karıştırıp ezmeye başladım. Çıkarken yaptığım ilacı bir kaba koydum ve kulübeme götürdüm. Bu bir çeşit şuruptu. Çeşitli hastalıklara iyi gelebilen. Bunu ne olur ne olmaz diye yanımda taşıdım.
Dışarıya çıktığımda hava kararmıştı. Belli ki uzun saatler kütüphanede kalmıştım.
Hava buz gibi olmuştu ve kar yağı-
Ne! Ağustos'un ortasında kar mı?!
Bu kamp ne acayip.
Bir süre sonra kar daha çok arttı. Ve önümü göremez oldum. Etrafta kimse yoktu.
Karlar yerde birikti ve ayağımı yere sabitledi. Haraket edemedim. Kulağımda bir şeyler yankılanıyordu.
"S-sen ç-çocuk bana katıl. Eğer katılmazsan..........."
Yere baktığımda melez kampının resmini gördüm ve sonra birden herşey yıkıldı ve kamp yok oldu.
"Tüm kamp yok olur yarın sabaha kadar kampı terk et yoksa kamp diye bir şey kalmayacak.
Ve sonra kar durdu. Her yer eski hâline döndü..........
Percy Jackson ve Olimposlular serisinin hiçbir hakkına sahip değilim.(Seri benim değildir.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My heart is Burning with Leo
Teen FictionDeğer verdiğiniz biri var mı? Güzel. Şimdi onunla çok güzel bir gün geçirdiğinizi hayal edin. Buraya kadar her şey normal değil mi? O kişinin size haber bile vermeden gittiğini ve size yapılan haksızlığın hayatınızın bir yılını aldığını hayal edin...