Peki suskun şikeyet etmedin mi?
Şikayet etsen kime edeceksin ki dostum.
Beni dövüp kazan dairesine kilitleyip başıma cellat diken müdüre anneye mı yoksa olanlara göz yuman diğerlerine mi
Hem bana inanmazlardı ki zaten bir sürü vukatım vardı onların gözünde ben bir serseriydim.Peki ne yaptın ?
Bir süre çocuğu izledim öylece duvar dibinde oturdu ellerinin karnının üzerine bastırmış acısını gizlemeye çalışıyordu.
Yanına doğru yürümeye başladığım anda kocaman bir gölge hissettim yanımda ellerini omzuma koydu.
Hayırdır ulan ?
Kafamı kaldırdım yüzüne baktım gözlerinin içi kıpkızıl olmuş, sanki beni parçalayacak bir Kurt gibi bakıyordu. ben bakmaya devam ettim ama onunla bakışlarımız artık aynıydı, tek farkımız benim gölgem onunkinden küçük olmasıydı.
İkimizde dönüp duvara baktık çocuk gitmişti ama bu kavga benim çocuk kalbimde henüz bitmemişti.
Çek o kirli ellerini üzerimden!!! dedim
Ne diyorsun sen ulan piç dedi
Bende evet piçim dedim.
İyiki senin gibi bir babadan olmadım dedim.
O gün piç olduğuma okadar sevindim ki anlatamam bu kadar ahlaksız bir babam olmadığı için mutlu oldum.
Artık bekçiyi değil çocuğu izliyordum bı yalnız kalsa. ah bi yalnız kalsa hemen soracaktım o gün ona ne yapmıştı.Günlerimi aldı bu kovalama en sonunda onu tuvalette ağlarken buldum. Hemen tuvaletteki herkesi çıkarıp onunla yalnız kaldım. O içerde ağlarken bende onu kapının önünde beklemeye başladım.
Bir yandan ağlıyor, bir yandan anne diyordu.
Yapamıyorum, canım acıyor.
Ama kısık bir sesle.
Sonra çocuk dışarı çıkınca göz göze geldik neyin var dedim, önce itekledi beni git buradan dedi.
İnatla gitmedim sesimiz yükselmeye baslayınca sustu git dedi dev seni öldürür.
Bana birşey yapamaz dedim konuş sana ne yaptı?
Sana neden şeker verdi söyle seni neden yıkadı?
Yüzü bembeyaz oldu ağlamaklı kıpkırmızı olan gözlerini yere indirdi
Ve şöyle dedi.
Bir şeker verdi tatlıydı ama yemedim ,
Öyle bir acı verdi ki o acıyı ömür boyu unutmayacagım.
Ama sen unut abi gördüklerini de, benide unut, yoksa ben yaşayamam .
Tuvaletten ikimizde ağlayarak çıktık o gün anladım ki, bazı acılar var dermanı yok, bazı şekerler var tadı yok.
Gidip sığınacak bir kapımız olsaydı bari oda yok.
Sabah saat 4:00 neredeyse gün çıkacak ama ben suskun'u dinlemeye doyamıyorum. Güneşin doğuşunu izlemeyi sever. Her gün doğumu yatar gün batımı kalkar. Nedir bu adamın güneşe olan sevdası bir türlü anlamadım.
Biraz daha anlatsa diye içimden geçirdim en azından gün doğumuna kadar.
Dönüp pencereye baktı daha var demi dostum kızıl saçlı güzel kızın gelmesine ?
Var suskun az daha konuşalım mı ?
Konuşalım ama sen bu çay yap sigaramızla pencerede karsılayalım onu.
Tamam suskun dedim.
Ona çay demledim. Birer bardak doldurup yanına geldim. Bu sırada oda camın önüne sandalyesini koymuş bekliyordu. Yanına gittim çayını aldı, sigarasını yaktı ,
Gülümsedi ve başladı şiirini okumaya .
Gel! kızıl saçlı güzel kız,
Özgürlüğümü alda gel!
Biraz da umut getir karanlıktan .
Aş getir, iş getir, aşk getir.
Yarım olmasın.
Kaybolmasın.
Gel !kızıl saçlı güzel kız.
Gel! aynı demlikte çay olalım.
Aynı bardakta yudumlayalım sevdayı
Sarılalım, sarılalım, sarılalım
Bu Acıyı bölüşmek için.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAPI
Kurgu OlmayanBir de susanlar konuşsun geceye Yaşamak ve katlanmak zorunda olduğumuz bir dünya var dışarda ve deli sarhoş gariban diye yanından geçip gittikleri misin hayatlarina uzanalim Suskun konuştukça bizde nelere sustuklarımızı anlayalım belki diretmek...