two

757 91 26
                                    

"Bayan Kim, lütfen~" Bütün sevimliliğimle karşımdaki kadını etkilemeye çalışıyordum ancak soğuk bakışları asla değişmemişti.

"Okuduğum kağıttan şüphe mi duyuyorsun?" Kaşlarını kaldırıp sorduğu soruyla paniklemiştim. Demek istediğim şuydu 'evet, fazlasıyla şüphe duyuyorum.' Ancak sözlü notlarımı da göz önünde bulundurmam gerekiyordu.

"Hayır, hayır. Kesinlikle şüphe duymuyorum ho-"

"O zaman yanımdan kaybol." Ağzım açık bir şekilde ona bakmaya başladım. Fazlasıyla kaba bir insandı ve bu içimde onu yumruklama isteği uyandırıyordu. Ellerimi yumruk yapıp sinirlerime hakim olmaya çalıştım.

Sınıfa girdiğimde Mina umursamazca sordu. "Başaramadın değil mi?" Dudaklarımı büzerek yanına oturduğumda omuzlarımı pat patladı. "Boşuna öğretmenler odasına gittin."

×

"Bari bir puan verip yirmi yapsaydı!" Bahçede sert adımlarla yürümeye devam ederken hala bunu sorguluyordum.

"Kırk yılın başında bahçeye çıktın ve hala buna mı sinirleniyorsun. Sakin ol Jisoo, derin bir nefes al." Kendisi bana bakarak derin nefesler alırken gözlerimi sinirle devirdim.

"Ben gayet sakinim Mina. Eğer sakin olmasaydım ellerim şu an o hayırsız kadının saçlarında olurdu." Dişlerimi sıkarak konuşmam onu korkutmuş olmalıydı ki benden biraz uzaklaşmıştı.

"Şimdi o kadını aklından çıkarıyorsun ve okulumuzun bahçesindeki şaheserlere odaklanıyorsun." Dedikleriyle etrafıma bakınmaya başladım. Aradıklarımı göremeyince neyi kast ettiğini anlamıştım. Yakışıklı erkekler.

"Şahsen ben şaheser falan gö-" omzumun kenarıyla çarptığım bedenle duraksarken kırılma sesi kulağıma gelmişti. Ama her şeye rağmen cümlemi tamamlamayı başarabilmiştim. "Göremiyorum."

Karşımdaki alev püskürten bakışlarla nihayet denk geldiğimde içimden hiçbir şey olmaması için dua ediyordum. Ancak bu gereksiz bir dua gibiydi.

Bu sefer bakışlarım yerdeki nesneye kaydı. Kırılmış bir ayna.

"Ne yaptın sen!" Eğilip kırık aynayı eline alıp incelemeye başlamıştı. Yüksek sesle bağırmış olması bahçedeki insanların ilgisinin bizim üzerimizde olmasını sağlamıştı. Bunu oluşan sessizlikten anlamamak mümkün değildi.

Bana her an beni parçalayacakmış gibi bakan kıza gözlerimi devirerek cevap verdim. "Altı üstü bir ayna canını almadık ya." Onun aksine sakin bir şekilde cevap vermem hoşuna gitmemiş gibiydi. Açıkçası bir ayna için bu kadar tepki veren biriyle vaktimi harcamak istemiyordum.

"Yenisini alırım olur biter." Bahçedeki herkes nefes bile almadan bizi izlerken ilgi odağı olmak beni rahatsız etmişti. Fakat fark ettiğim bir şey vardı: Karşımdaki sinir bozucu kız bundan gayet memnun gibiydi. 

Elindeki artık hiçbir işe yaramayacak aynayı yüzüme tutarken yine yüksek sesle konuşmuştu. "Bunun fiyatının ne kadar olduğunu biliyor musun?"

"Onu bilmiyorum ama bir aynaya o kadar parayı verecek kadar aptal olduğunu görebiliyorum." Diye onun da duyabileceği bir şekilde mırıldandım.

Daha fazla sinirlendiğini gözlerinden okunurken dişlerini sıkarak daha çok bağırdı. "Ne dedin sen?"

Bu sefer ben de ona kötü bakışlar atmaya başlamıştım. Sakinliğim bedenimi yavaş yavaş terk etmeye başlamıştı.

"Basit bir aynanın kırılmasını abartan basit bir insandan başka bir şey değilsin." Kalabalıktan gelmeye başlayan sesler umrumda değildi. Şu an umrumda olan tek şey bu basit kızın şekil değiştiren yüzüydü. Bu yüz ifadesi fazlasıyla hoşuma gitmişti.

Zaferle gülümseyecekken hiç beklemediğim bir şey oldu. Elindeki aynayı sinirle bana fırlattı.

Ayna boyun bölgeme çarpıp hemen yere düştüğünde daha fazla mahvolmuştu. Alayla gülmeye başladım. Sinirlendiğim zamanlarda içimden bir şeytan çıkıyordu.

"Canına mı susadın seni aptal!" Dedikleriyle daha da sırıtmaya başlamıştım. Biriyle böyle kavga etmenin bu kadar rahatlatıcı olduğunu asla tahmin etmemiştim. Hele ki karşındaki kişiye üstünlük sağladıysan.

Onu başımla onaylarken sadece ikimizin duyabileceği bir şekilde fısıldadım.

"Bugün fazlasıyla canıma susamış gibiyim." Bu sefer alayla gülme sırası ona geçerken o da bana sadece ikimizin duyabileceği şekilde fısıldamaya başladı.

"Öyle mi? O zaman sana yardımcı olayım."

Her şey birkaç saniye içinde gelişmişti. Ne olduğunu asla anlayamamıştım. Karşımda bana tokat atmak için elini kaldıran bir kız ve o eli tutan başka bir el.

"Haeun-ah, yanlışlıkla kırılan bir ayna için şiddet uygulamak mı? Şiddet uygulamak yeterince küçültücü bir hareketken bu kadarı fazla değil mi?"

Şaşkınlıkla sesin sahibine doğru döndüğümde dediklerine gerçekten hayran kalmıştım.

"Ve siz de..." Eliyle bahçedeki insanları işaret etti. "Dağılın ve işinize bakın." Kalabalık büyük bir gürültüyle dağılmıştı.

"Size gelirsek... Eminim ki sana aynı aynayı alabilir. Bu yüzden konuyu burada kapatın." Az önce bana karşı kaplan olan kız, bu kıza karşı bir yavru kedi gibi davranırken gözlerimi devirdim. Adamına göre cesur davranıyordu.

Eğilip arkadaşlarıyla uzaklaşmaya başlarken arkasından gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Daha sonra yanımdaki yabancının varlığını hatırladım.

Gözlerim tanımadığım bu kıza kaydığında kim olduğunu gerçekten merak etmiştim. Beni fazlasıyla etkilemişti.

Bana gülümseyerek elini uzattı. "Ben Kim Jennie." Bu ismi defalarca kez duymuştum ama ismin sahibini bugün ilk defa görmüştüm.

Ve bu ismin hayatıma bir şeyler kazandıracağını asla tahmin edemezdim.

Biraz saçmalamış olabilirim rkdkspmdlsdmsp daha da saçmalayacağım gibi

no love𒆜vsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin