twelve

313 42 28
                                    

Bu bölümü ilk yazmaya başladığımda (1 yıl önce) kitap 2k olmuştu. Bu kadar uzun sürede kitabı tamamlayamadım çünkü ilham gelmemesi bir yana kitabı unutmuştum:/ Yeniden okudum ve devam etme kararı aldım

"Güneş gözlüğünü ne ara çıkardın Mina?" Yeni farkına varmış olacak ki masadaki gözlüğü alıp sanki her şeyi düzeltecekmiş gibi hemen takmıştı.

"Peki ya sen?" Bu sefer Jennie'ye sordum.

"Takmayı unutmuşum."

''Gözlükleri bize aldıran sensin, nasıl olur da takmayı unutursun?'' Mina'nın kendini aradan sıyırmak için uğraştığı ses tonundan apaçık ortadaydı.

''Bu kadar abartmayın. Taehyung yanımıza ulaştığında bunun sadece bir tesadüf olduğunu söyleyeceğiz.'' Jennie yine şaşırtmamıştı, her zaman olduğu gibi rahattı.

"Seni zeki kız, sapık gibi onları izlememizi nasıl açıklayacaksın?" Jennie'nin kafası karışmış gibiydi. Bu sorunun cevabını düşünmesine gerek kalmamıştı çünkü Taehyung şu an tam olarak yanımızdaydı.

''Aa, selam Tae.'' Jennie sevimli bir şekilde konuşmaya çalışırken Taehyung ona sadece dik dik bakıyordu.

''Ne büyük tesadüf değil mi?'' Bu sefer Mina konuşmuştu. Taehyung da yine aynı şekilde karşılık vermişti.

''Tesadüf olduğu konusunda pek emin değilim.'' kaşlarını havaya kaldırdı ve ardından bana bakmaya başladı.

Bu bakışları konuşmak zorundaymışım gibi hissettirmişti. "Bu taraflarda geziyorduk ve yorulunca bir kafeye oturalım dedik." sevimli bir şekilde gülümsemek için büyük mücadeler vermiştim.

Taehyung'un az önce kızgınlık saçan yüz ifadesi kaybolmuş gibiydi. Başını anladım der gibi sallamıştı. Açıklamalarımızın işe yaramadığı ve bize inanmadığı ortadaydı.

"Eğer bir daha birini böyle takip etmeyi denerseniz bilin diye söylüyorum, gözlükler pek işe yaramıyor." Gözlükleri işaret edip konuştuğunda bakışlarımı Jennie'ye yönelttim. Kaşlarını çatmıştı.

"Okulda görüşürüz. Malum şu an bir randevum var." Yüzünde oluşan sinir bozucu bir ifade ile el sallayarak yanımızdan uzaklaşmıştı. Üçümüz baş başa kaldığımızda aptal gibi birbirimize bakıyorduk.

"Randevusuna tüküreyim." Jennie gözlerini kısmış bir şekilde onları izliyordu. Ben ise derin bir nefes alıp konuştum. "Hadi yemek söyleyelim."

Mina başıyla beni onayladığında, Jennie delici bakışlarıyla beni yok etmeye çalışıyor gibiydi. "Gelecekte sevgilin olacak çocuk elden gidiyor ve senin düşündüğün şey yemek mi?" Hayretle konuşmuştu.

"Aramızda hiçbir şey yok. Olacağını da sanmıyorum." Son kelimelerimi umutsuz bir şekilde söylemiştim. Taehyung'a karşı bir şeyler hissetmeye başlamış olsam bile o da sanırım başkasına karşı bir şeyler hissediyordu. Yoora ile olan randevusuna önem veriyor gibiydi.

"Olmasını ister miydin?" Jennie gözlerini kısıp bana bakmaya başladı. Burası en başından beri bu kadar sıcak mıydı? Dudaklarımı ıslatıp 'hayır' cevabını vermek için kendimi hazırlarken gördüğüm görüntü duraksamama neden oldu.

Taehyung'un gülümsemesi her zaman böyle güzel miydi? Uzaktan onu izleyip, başkasına olan gülümsesine bakıp büyüleniyor olmam normal miydi?

"Ona olan bakışlarından yola çıkarsak istiyor gibisin." Bakışlarım kollarını göğsünde birleştirmiş bir şekilde bana sırıtan Jennie'ye döndü. Başımı umutsuzca hayır anlamında sallamıştım ancak bu hiçbir şeyi değiştirmemişti.

"Eğer ikiniz sevgili olursanız bütün sorunlarım çözülecekmiş gibi hissediyorum." Mina yine ellerini birleştirmiş bir halde hayal alemlerinde yerini almıştı. Büyük ihtimalle orada şu an Taehyung topladığı çiçekleri bana uzatıyordu.

"Sorunlarından özür dilerim maalesef hiç çözülemeyecekler." Buzları eriyen kahvemi içmeye başladım. Yüzümdeki ifadeyi stabil tutmaya ve bakışlarımın onların olduğu tarafa kaymamasına dikkat ediyordum.

Jennie benim aksime onların olduğu tarafa dikkatli bir şekilde bakıyordu. Yüz ifadesi şaşırtıcıydı, gülümsüyordu. Oysa şu an kafalarına masadaki her şeyi fırlatmasını bekliyordum.

"Eğer sana attığı kaçamak bakışları fark etseydin bu cümleyi asla kurmazdın." Gözlerim büyürken öylece Jennie'ye bakıyordum. Bana imalı bakışlar attıktan sonra omuzlarını silkti ve garson çocuğu kesmeye başladı.

Gözlerimi onların masasına çevirdiğimde Taehyung ile göz göze gelmiştik. Etrafımdaki her şey bomboş gelmeye başlamıştı. Kalbimin ritmine ayak uyduramıyordum. Peki ya o nasıl hissediyordu?

Birkaç saniye geçmişti ama yine de ne o ne de ben bakışlarımın hedefini değiştirmiştim. Ta ki Yoora, Taehyung'un çenesinden tutup yüzünü kendisine çevirene kadar.

***

"Nihayet kafayı yedin." Mina parmağıyla beni işaret ederken konuştu. Ben ise kafamdaki sorulara sesli bir şekilde cevap vermeye çalışıyordum.

"Saçma şeylerle işim olmaz." Kendimi ikna etmeye çalışıyordum. Taehyung'dan hoşlanmam gibi bir şey söz konusu olamazdı. Kafede göz göze geldiğimizde öyle hissetmemin sebebi ona bakarken yakalanmaktı. Evet öyleydi.

"Hayır, değildi." İç ve dış sesim birbiriyle çelişmeye başlayınca başımı sıraya yasladım ve bu anın ne kadar saçma olduğunu fark ettim.

"Jisoo kendine gel!" Mina beni olduğum yerde dürtmeye başladığında başımı kaldırdım ve ona bakmaya başladım. Tanrıya şükürler olsun ki sınıfta çoğu zaman olduğu gibi sadece ikimiz vardık.

"Çıkışta internet kafeye gidelim mi?" Heyecanla olduğum yerden kalkarken Mina bu ani hareketimle şaşkınca bakmaya başladı. Ayrıca soruyu kendisine yönelttiğimi düşünmüş olmalı ki cevap vermişti. "İkimiz mi? Benim bilgisayar oyunlarıyla aram yok, biliyorsun."

Başımı hayır anlamında salladım. "Taehyung'a bunu soracağım." Yüzümde oluşan parlak gülümsemeyle konuştum. Belki bu sayede bazı şeyler hakkında fikir sahibi olabilirdim. Mesela kaçamak bakışlarının altında bir şeyler var mıydı yoksa Jennie'den bana geçen saçma sapan bir düşünce miydi?

Mina'yı anlamsız ve şaşkın bakışlarıyla sınıfta baş başa bırakmış ve adımlarımı Jennie'nin sınıfına yöneltmiştim.

Öğle arasındaydık ve okulun içi neredeyse boştu. Ancak Jennie büyük ihtimalle sınıfındaydı, yani ben öyle umuyordum.

Sırıtarak sınıfın kapısını açmıştım. Jennie'nin, Taehyung'a böyle bir teklifte bulunacağımı duyduğunda nasıl bir tepki vereceğini merak ediyordum. Fakat saniyeler sonra karşımda beliren görüntü beni bozguna uğratmış ve yüzümdeki sırıtış silinmişti. Dudaklarım aralanmış ve gözlerimi kırpıştırmaya başlamıştım.

Sanırım benim varlığımı fark edemeyecek kadar büyülü bir an yaşıyorlardı. Yoora'nın Taehyung'un boynuna doladığı kolları ve Taehyung'un Yoora'nın belinde olan elleri...

Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Bu görüntü hakkında ne düşünmem gerektiğini de bilmiyordum. Nihayet ordan uzaklaşmak aklıma gelmişti. Geldiğim koridordan geri giderken gözlerimin neden dolmaya başladığını kendime sormak istiyordum. Ama cevabı oldukça ortadaydı.

İkisini öpüşürken görmek canımı yakmıştı.

Az önce ondan hoşlandığımı kabul etmemek için bin takla atmıştım fakat şimdi kendimi kandırmam mümkün değildi.

Bomboş koridorda ilerlerken hırkamın kol kısmıyla dolan gözlerimi siliyordum.

Sanırım Taehyung'a karşı bir şeyler hissettiğimi kabul etmenin zamanı gelmişti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 29, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

no love𒆜vsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin