six

550 67 15
                                    

"Okula bir süre daha gelmemek isterdim ama annem sayesinde bu hep bir hayal olacak." Jennie dudaklarını büzerek konuştuğunda kıkırdadım. Neredeyse bir haftadır yoktu ve bugün o mükemmel yüzünü görebilmiştim. Açıkçası fazlasıyla özlemiştim.

"Önemli şeyler oldu mu? Neler kaçırdığımı çok merak ediyorum." Sorusuyla bir süre düşündüm. Acaba o yokken önemli ne olmuştu? Taehyung'a gereksiz bir nefretim oluşmuştu ama bu o kadar büyük bir şey değildi. Bayan Lee'ye okuduğum beddualar tutmuş ve kuaförde saçını boyatmak için açtırırken saçı yanmıştı. Fakat bu da Jennie'nin istediği bir şey değildi. Aklıma dün Mina ile konuşmamız gelince kafamı hızla Jennie'ye çevirdim.

"Yeni kız Taehyung'dan hoşlanıyormuş. " düz bir sesle söylemeye çalıştığım cümleye karşın Jennie kaşlarını çatmıştı. Hoşuna gitmemiş gibi duruyordu.

"Bu fazla önemli değil aslında. Sonuçta Taehyung ona asla yüz vermez." Kendinden emin bir şekilde konuşmuştu. Aslında konuşmaya çalışmıştı çünkü ses tonunda zor da olsa hissedilebilen bir eminsizlik vardı. Bu benim aklımı biraz karıştırmıştı. Jennie daima kendine ve yaptıklarına güvenen bir kızdı. Bunu anlamak için onu çok yakından tanımanıza gerek yoktu. Bunu duruşundan ve hareketlerinden de anlayabilirdiniz.

"Ayrıca ben Taehyung ile senin aranı yapacağım." Duyduğum şeyle yürümeyi kesip olduğum yerde durmaya başladım. Bu planının hala aklında olmasını beklemiyordum. Sonuçta Taehyung ve ben birbirimizle pek ilgilenmiyorduk. Hatta o beni umursamıyor, ben ise ona küçük de olsa bir nefret besliyordum.

Jennie biraz ilerlemiş ve yanında olmadığımı fark edip arkasına bakmıştı. Göz göze geldiğimizde bana 'ilerlesene' dermiş gibi baktığında derin bir nefes aldım ve yanına ulaştım.

"Neden ikimizin arasını yapmaya çalışıyorsun? Bu çok mantıksız." Anlamaz bir şekilde soru sordum. Gerçekten neden ikimizin arasını yapmak istediğini asla ama asla anlayamıyordum. Taehyung biriyle çıkmakla ilgilenmiyordu. Ben de doğru insanı bulabileceğime inanmıyordum.

Jennie'nin yüzüne baktığımda gözlerini devirdiğini gördüm. "Çünkü ikinizin birçok ortak yönü olduğunu fark ettim. Oyun oynama konusunda iyisiniz, eğlencelisiniz. Bunlar başta gelenler ve asıl önemlisi ikiniz de bugüne kadar sap yaşamışsınız." Hızlı bir şekilde konuştuğu için nefesi kesilmişti. Soluklanmaya başladığında düşünmeye başladım. Birkaç ortak özelliğimizin olması sevgili olmamız gerektiği anlamına gelmiyordu. Ki biz arkadaş olmayı bile becerememiştik.

"Ortak yönlerimiz olabilir ama o fazlasıyla gıcık biri." İçimde tutamayıp kusmuştum nefretimi. Jennie bana birkaç garip bakış sundu ve bu bakışlar biraz da ne olduğunu anlatmamı isteyen türden bakışlardı.

"Yaptığım resmi beğenmedi. Fakat beğendiğini söyledi ama bakışları ve ses tonu onu ele veriyordu." Etrafıma attığım bakışlar bu sefer gülmeye başlayan Jennie'ye döndü.

"Bu mu yani? Ben de aranızda kötü bir şey oldu sanıp panik yapmıştım." Hâlâ kıkırdamaya devam ederken ona sinir bozucu birkaç bakış attım. Mina ve Jennie'nin abarttığımı düşünmesi hoşuma gitmiyordu. Her ne kadar herkese 'vay be' dedirtecek kadar çizemesem de resim yapmayı seviyordum. Ve Taehyung'un o günkü tavrı resim yapmaya olan hevesimi kırmıştı. Ne kadar önemsemiyorum desem de fazlasıyla kafayı takmıştım. Ancak kendimi toparlayacaktım, inanıyordum.

"Kırıcıydı." Dedim sesimin üzgün çıkmasına özen göstererek. Her şeyden öte gerçekten kırıcıydı. "Taehyung hep böyledir. İyi olduğu konularda onun için diğer insanlar çoğunlukla yetersizdir. Ve acımasızca yorum yapmaktan sakınmaz. Sana beğendim demesi açıkçası beni biraz şaşırttı." Ciddiyetle konuşan Jennie, son cümlesinde biraz düşünceli bir ses tonu kullandı. Fakat daha sonrasında ise aptal bir şekilde sırıtmaya başladı.

"Yoksa bir şeyler mi var?" Gözlerini büyüterek heyecanla bana konuştuğunda omzuna vurmuştum. Bu sefer daha fazla gülmeye başladığında sırtımdaki çantayı çıkardım ve kafasına fırlatacağım sırada koşmaya başladı. Ben de elimdeki çantayla peşinden hızlı bir şekilde koşmaya başladım.

Okul binasına yaklaşana kadar kovalamaya devam ettim. O durduğunda ben de durdum. Nefes nefese kalmış bir şekilde düzgün olmayan adımlarla yanına ulaştım. O da benden farksız bir şekilde düzensiz nefeslerini düzene sokmaya çalışıyordu.

"Bu kadar hızlı koştuğunu bilseydim seni kovalamazdım." Zorlukla söylediğim cümleyle kıkırdadı. "Aslında ben çok hızlı değilim. Sen fazla yavaşsın." Dedi ve sırıtmaya başladı. Bugün sinirlerimi bozmak için ayarlanmış gibiydi. Sadece göz devirdim ve koluna girip okul binasına ilerlemeye başladık.

Bahçedeki banklarda birkaç kişi oturuyordu ve bir grubun yanından geçerken Jennie yüzünü buruşturdu. Bunun sebebi ordaki tanıdık bir yüzdü.  "Taehyung'un onun gibi ilgi meraklısı bir kızla çıktığını hayal etmeye çalıştığımda gözümün önüne gelen tek şey sadece bir karartı." Yalnızca ikimizin duyacağı bir şekilde fısıldamıştı. Dediğine istemsizce gülmüştüm. Yanlarından uzaklaştığımızda uzun zamandır aklımda olan bir soruyu ona sormaya karar verdim. "Bu kızın adı ne ya?"

Hiç beklemeden pusudaymış gibi cevap verdi. "Aman bize ne isminden. Yollu desek yeter." Jennie'nin bunu bildiğini düşünmüştüm ancak soruma düzgün bir cevap alamamıştım. Bu yüzden bunu daha sonra Mina'ya sormayı aklıma kazıdım. Onun gibi yürüyen bir dedikodunun bunu bilmemesine imkan yoktu çünkü.

Okula girdiğimizde karşımıza çıkan kişi beni hiç memnun etmemişti. Taehyung elindeki telefonu ve kulağındaki kulaklığıyla tam karşımızdaydı. İçimde fazlasıyla oluşan göz devirme isteğine engel olmaya çalıştım. Jennie ile birbirlerini fark etmemesi için dua etmeye başlayacaktım ki buna gerek kalmamıştı. Yürürken önüne bakmak yerine etrafını dikizleyen Jennie, Taehyung'u anında fark etmişti.

"Taehyung!" Jennie Taehyung'a hem seslenmiş hem de omzuna vurmuştu. Taehyung aniden olan bu şeyle irkmiş ve anında başını telefonundan kaldırmıştı. Jennie'yi gördüğünde rahatlamış gibiydi ancak şu an karşımda olduğu için ben oldukça rahatsızdım.

"Nihayet okula gelmek aklına gelmiş." Dedi kulaklığını çıkarıp cebine tıkıştırırken. Daha sonra başını çevirdiğinde göz göze geldik. Ona düz bir şekilde bakarken onun da bana olan bakışları pek farklı değildi.

"Öyle oldu ya." Jennie oldukça rahat bir şekilde konuşuyordu. Taehyung ve benim aramda geçen anlamsız bakışma bitmiş, ikimiz de sesin sahibine dönmüştük. "Öğrendiğim şeylerden dolayı keşke gelmeseydim diyorum." Sesinde oldukça belli olan hoşnutsuzluk vardı. Bunun sebebini az çok tahmin edebiliyordum ama Taehyung bilmiyordu ki sorma gereği duymuştu.

"Neden?" Kısa sorusuna karşılık Jennie iç çekti ve etrafına bir bakış attı. Büyük ihtimalle birilerinin olmadığından emin olmak içindi. Kaşlarını çatarken kendisine gelen sorudan alakasız başka bir soru sordu. "Neden burda mal mal dikiliyoruz ya?" Bu soru benim de etrafıma bir bakış atmama neden olmuştu. Jennie yeniden konuşmaya başladığında ona odaklandım.

"Her neyse..." Yüzündeki ifade değişmişti. Sanki birisine kötü bir haber verecek gibiydi. Bana bu yüzle gelip bir şey söyleyecek olsa muhtemelen sevdiğim birine bir şey olduğunu falan sanardım.

Taehyung'un suratının aldığı şekli merak edip ona baktım. Biraz endişelenmişti. "Şu yeni kız. Neydi adı ya? Yollu muydu?"

"Yoora." Taehyung, Jennie'yi düzelttiğinde Jennie gözlerini büyütmüş ve imalı bir şekilde bakmaya başladı. "Sen nereden biliyorsun be?" Taehyung anlamaz bir şekilde güldü ve konuştu. "Neden bilmeyeyim ki?" Jennie de onunkine benzer bir şekilde gülüp cevap verdi. "Neden bilesin ki?"

Taehyung ofladı ve bu saçma şeye bir son vermek istedi. "Söyle ne olmuş Yoora'ya?" Sesinde umursamaz bir tını vardı.

Jennie lafı hiç evirip çevirmeden direkt olarak cevap verdi. "Senden hoşlanıyormuş."

*****

Şu ana kadarki en uzun bölüm oldu. Yaz tatilinde rahat olup baya bölüm atarım diye düşünmüştüm ama maalesef:(

no love𒆜vsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin