Prenses Diana.

202 20 95
                                    

Yeni bölümle merhaba arkadaşlar! İyi okumalar size, umarım beğenirsiniz. Yorumlar çok mutlu ediyor beni, lütfen devam edin güzel yorumlarınıza. Ayrıca vote atmayı da ihmal etmeyin rica ediyorum ki, insan emeğinin karşılığını görmek istiyor. Çok seviyorum sizleri, görüşürüz gelecek bölümde!


Evet, gelmesini hiç istemediğim o gün gelmişti ve ben gözlerimi aralamıştım. Kapatayım kapatayım. Uyuya kaldım derim geçiştiririm. Gerçi Tuna Alaz bir de evimi falan patlatır. Bok kafalı. Sabah sabah aklıma güzel şeyler değil de Tuna Alaz geliyor. Yüzümü buruşturdum ve kalktım yatağımdan. Bıkkınlıkla adımlarım odamda ki banyoya yöneldi.

Duştan çıkıp üzerimi giyindim. Saat 9'a gelmek üzereydi. Aşağıdan gelen seslerle halamın kahvaltı hazırlıyor olduğunu anlayarak ona yardım etmek üzere aşağı indim.

''Günaydın hala.'' 

''Günaydın Azra'cım.'' dedi tabakları masaya koyarken. Mutfağa geri dönerken bende peşine takıldım ve diğer tabakları almak üzere işe koyuldum.

''Bugünkü doğum günü partisine sende gidiyormuşsun. Çok şaşırdım Alara söyleyince.'' Alara neden bu bilgiyi halamla paylaşmıştı ki. Ben de halama hasta taklidi yaparım bir yere gitmeme izin vermez diye düşünmüştüm.

''Evet, davet ettiler.'' dedim kısa keserek. Zaten ben hep kısa keserdim. Uzun konuşmazdım pek.

Eniştem de indiğinde kahvaltımızı yaptık. Kahvaltı bittiğinde halamla bu sefer sofrayı toplamak üzere masa ve mutfak arasında gidip geliyorduk. O sırada merdivenlerden süslenmiş püslenmiş bir Alara indi. Parti şimdi başlıyor olmalı. Prenses Diana gibi giyindiğine göre :).

''Hayrola kızım?'' dedi halam. Alara'nın ağzı kulaklarına varıyordu. Tek eliyle saçlarını geriye attı.

''Kuaföre falan gidicem ya anne.'' ALLAHIM. ŞAKA MI. BU.

''E kahvaltı yapsaydın.'' 

''Gerek yok kızlarla yaparız biz.'' dedi ve gelip büyük bir öpücük kondurdu halamın yanağına. Ben onları izlerken bana döndü.

''Geliyorsun değil mi Azra?'' dedi gülümserken. Alara'nın diyaloglarımızı arttırması beni fena halde tedirgin ediyor arkadaşlar. Prenses Diana, Rakçı Serpil ile konuşuyor sanki. Sadece kafamı onaylar şekilde salladım.

''Azra'da gelsin sizinle kuaföre kızım çağırmadın mı?'' dedi halam araya girip. Aman halacım. Beni orada harcarlar, yerler, beyin travması geçiririm. Hızlıca reddetme moduna geçiverdim.

''Hayır hayır. Hiç gerek yok, teşekkürler.'' dedim ve gözlerimi kaçırarak ellerimi masadaki üst üste toplanmış tabaklara götürdüm.

''İyi o zaman şekerler, çıkıyorum ben baay!'' dedi ve gitti sonunda. 200 km öteden bile kuzen olduğumuzu tahmin edemezsiniz. Cidden edemezsiniz. O yüzden Tuna Alaz'ın o resim atölyesinde soyadımı duyuşundan dolayı çok pişmanım. Neden o sırada oradaydı ki. Veya canım öğretmenim beni neden o saatte, o bok kafalı oradayken çağırma gereği duymuştu ki?

Halamla işleri hallettikten sonra saat 2'ye geliyordu. Çözmem gereken testler aklıma geldiğinde hızlıca adımlarım merdivenlere yöneldi.

Masama oturdum ve test kitabımı açtım. Soruları çözmeye başladım. Çözememeye yada? Aklım sürekli akşama gidiyordu çünkü. Ne giyeceğim diye düşünüp duruyordum sürekli. Ne giyecektim sanki, sadece bir kot ve üzerine tişört. Çarliston elbise giyecek halim yok ya.

Ders çalış Azra. Bunları düşünme. 

Kaçamadığım şey asıl o kalabalık. O kalabalığa girdiğimde insanlar benimle konuşacak mı. Bana soru soracaklar mı. Umarım sormazlar. Umarım görünmez olmaya devam ederim.

ALAZ |aron piper|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin