⋞Rotting branch girl

219 46 21
                                    

-Çürüyen dal kız-

Kasım 2019

Çelişkideyim.

Yaklaştığımı hissediyorum ve sayfalarımda bitiyor.

Sana hiç senden bahsetmişmiydim?

Bir gün seanstan çıkıp koridorda dolaşmaya başladıktan kısa bir süre sonra masada gördüm seni.

Danışma masası gibi bir yerdi olduğun yer, ilk sayfalarının çoğu yırtıktı ve öylece duruyordun.

Kendime benzettim seni; başlangıcım kayıptı fakat bir şekilde ilerliyordum.

Etrafta kimsenin olmadığını fark ettiğimde ise hızlıca alıp ceketimin içine yerleştirdim. Odamda  J-hope'dan aşırdığım bir kalemim vardı, yani şuanda elimde tuttuğum kalem. Ben tanıştırdım ikinizi.

Bir deftere nazaran az sayfaların vardı, ben ise o sayfaları dolduracak kadar yaşamayı bile düşünmüyordum. Şimdi ise dönüp bakıyorumda 3-4 sayfan kalmış.

Nasıl başardım, nasıl dayandım bilmiyorum.
Belki de biliyorum, çünkü bilirsiniz gölgelerin varolması için bir ışık kaynağına ihtiyaç vardır.

Ben başka gölgelere karışıp benliğimi kaybetmek üzereyken ışığımı buldum. Belki beni kendimi kaybetmekten kurtardı fakat yine de engelleyemedi. Kaybettim ben kendimi, hemde onun silüetinde.

Buraya öfkeyle yazdığım nefret söylemlerim nereye kayboldu bilmiyorum, kendimle beraber onlarıda kaybettim. Sanırım.

Bugün birine daha veda etmem gerektiğini düşündüm.

Bana uzun süre sonra ilk defa gerçekten birinin yardım ettiğini hissettim, onun sayesinde. Bana asla bir doktor gibi davranmadı.

Her zaman ama her zaman benim bataklığımda benimle beraber yürüdü. Belki hareket ettikçe battı, belki de karşılaşacağı şeyin sadece bir boşluk olacağını bilerek yola çıktı.

Karşısında hiç konuşmadım ama o gözlerimden anladı. Karşısında gövdem bir taşın gövdesiyle birleşirken bile ben istemeden bana dokunmadı.

Fakat, dokunmamasına rağmen bana yine herkesten daha yakındı. Kurallarını çiğnedi ama kurallarımı çiğnemedi.

Bugün tam karşısındaki koltukta otururken her zamanki gibi sessizdi.

Sessizdi çünkü zamanında bana ben konuşmadan onunda konuşmayacağını söylemişti, eğer sessizliği seviyorsam dinlememe izin vermişti. Asla işini bırakmayacağını, gittiği yere kadar bunu sürdüreceğini söylemişti.

Bugün ilk defa sessizlik sıktı canımı çünkü gitmeden bir iki kelime etmek istedim ona karşı. Eğer hiçbir şey belirtmeden gidersem suçlu hissedecektim.

Karşımdaki sessiz çabalarını boşa çıkarmak istemedim.

Dudaklarım kıpırdadığında dikeldi hemen. "Bir şey sorabilir miyim?" Dedim, aramızda kural olmuş sessizliği bozacağımı çok önceden anlasada konuştuğumda bekledi biraz. "Tabii, tabii ki buyur."

"Neden hayat bu kadar zalim?" Böyle bir giriş yapmamı bekliyor gibiydi. "İnsanlar neden böyle acımasız?" Kafamı iki yana salladım ve devam ettim "Hayır, yaşamak neden bu kadar zor? Peki insanların bizi anlamamak için bu çabaları neden?"

Neden diyorum çünkü, neden kimse bizi anlamıyor? "Aklım bana çok kızıyor, onu kaybettiğim için. Gözlerim bana kızıyor, gerçekleri göremediğim için. Kulaklarım kızıyor, hep duymak istediklerimi duyduğum için. Ya siz? Siz bana kızıyorsunuz-"

Fernweh / Taelisa²Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin