⋞Broken branch girl

234 53 38
                                    


-Kırılan Dal kız-

Kasım 2019

Artık uyuyamamak benim için o kadar normalleşti ki uyumasam bile sabahları sanki uyuyup da güne yeni uyanmış gibi hissediyorum. Bu iyi bir şey değil çünkü bedenim dinlenmiyor, gittikçe yoruluyor.

Dal kızlığı o kadar benimsemiştim ki... şey gibiydi bu artık; benim başka bir benliğim gibi.

Bana dal kız diye seslenilmesini istiyorum. Hayır, bana dal kız diye seslensin istiyorum.

İlk defa böyle bir duygu hissediyorum, ne diyorlar ona? Özlem? Emin değilim. Ama emin olduğum bir şey varsa o da Dal kızın şu anda gül çocuğun yanında olmak istemesiydi.

O yüzden yapabileceğim en mantıklı -yani benim için en mantıklı- şey şu anda odadan çıkıp onun yanına gitmekti.

Öyle de yaptım. Saat ne kadar geç olursa olsun fark etmezdi benim için istediğim zaman çıkıp ona ulaşmaya çalışabilirdim.

Fakat çaba göstermeme gerek kalmadı çünkü şu an kendisi küçük çiçek bahçesinin önünde oturmuş bir şekilde duruyordu.

İçimdeki dal kız onu görmenin etkisiyle yerinde hareketlenmeye başladı.
Bu hisler bana çok yabancıydı, inanın bana.

Hayatımda uzun süre sadece karanlığa ve umutsuzluğa göz açtığım için bunlar bana çok yabancı geliyordu.

Yine de ilk defa bir şey demedim ilk defa bir şey beni rahatsız ediyorsa da takmadım. Çünkü o beni buradan götürecekti bana söylemişti, bunların hiçbirinin bir anlamı kalmayacaktı.

Kafamı kaldırıp yatağında yatan Jennie'ye baktım. Yüzümde çok ama çok çok küçük bir gülümseme oluştu.

Kurtuluyorum sevgili dostum.
Sen de benden kurtuluyorsun.

Ses çıkarmamaya çalışarak odadan çıktım ve küçük bahçesinin önünde oturan gül çocuğun yanına gitmeye başladım.

Ay ışığının vurduğu kafasını adım seslerini duymasıyla bana çevirdi. Önceden toprakta olan bakışları şimdi benim üzerime toprak atar gibiydi, bu hissi sevdim.

Önüne giderek tam bacaklarının dibine bağdaş kurup üzerimdekileri önemsemeden toprağa oturdum.

Ben şu sıralarda tek bir şey hariç pek bir şeyi umursamıyordum zaten.

Umursadığım tek şey o ve bana verdiği sözüydü.
Gönlüm istiyor ki kendi ellerimle üzerimde kalan tek tük yaprak parçalarını alıp atayım fakat ne kadar dal kız benim bir parçamsa bana bir o kadar da uzaktı.

Biz birer zıt kişiliklerdik.

Kısaca her zaman olduğu gibi yine kendimi zamanın güvensiz kollarına bırakmak zorunda kalmıştım.

Yine her zaman benden bir şeyler götürdüğü gibi bu sefer de yapraklarımı götürmesini bekleyecektim.

Beraber karşılıklı oturduğumuz dakikalarda bir saç tutamımı almış eliyle oynamaya başlamıştı. Kalp atışlarım hızlandı.

"Bir şeyi çok merak ediyorum." Dedim. "Sormadan önce bana arkanı dön." Dedi. Sorgulamadan olduğum yerde ona arkamı döndüm.

Saçımın bir tutamında olan elleri hepsinde dolaşmaya başladı ardından saçımı üç parçaya böldü ve hmmlayarak devam etmemi işaret etti. "Neden ben?"

Fernweh / Taelisa²Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin