-Kırmızı balonlu çocuk-
Kasım, 2019
Gece yarısı bir farklılık yaptım.
Bu sefer yerden geceyi izlemek yerine, geceye ulaşabilmek amacıyla çatıdaki terasa çıktım.
Artık daha yakınlardı bana ama bir o kadar uzak.
Bugün gökyüzünün bir parçası olmak istiyorum.
En karanlık bulut, sönmüş bir göktaşı ya da parlayan yıldızlar fark etmez.Ciddiyim yıldızlar, onlar bile olur.
Sadece çok fazla sıkıldım, öyle bir sıkıldım ki nefret ettiğim şeylere de muhtacım artık.
"Gitmek istiyorum." Diye fısıldadım geceye doğru. "Lütfen al beni."
Ben bu sözcükleri geceye fısıldadım sanmışken aslında ona da fısıldamıştım.
Öyleki ne zamandan beridir orada olduğunu bilmediğim varlığını kurduğu cümle ile belli etti. "Seni götürebilirim."
Birden döndüm arkamı, gül saçları çarptı gözüme önce.
Vücudu ile aramda 2 metre vardı sanırım.
Artık daha yakındı bana ama bir o kadar uzak. "Sonunda karşılaştık."
Hiçbir şey demedim sözlerine karşılık çünkü ben; çok konuşmazdım zaten, konuşan şey ellerim arasında tuttuğum kalemden ibaretti.
Cevap olarak gözlerine baktım, daha derindekileri görebilmek için.
Gerçekten görebilmek için, benim gibi bir yabancıyı içeriye alması için izin bekledim.
İzin verdi,
Önce o belirdi ardından ise bileğine pranga gibi bağlanmış olan kırmızı balonu.
Balon o kadar şişkin o kadar dolu gözüküyordu ki, balonu şişirirken nefesini değil de ruhunu kullandığını anlayabiliyordum.
Bir an bekledim, belki kemikten vücuduna değil ama içine ağır gelen o balondan kurtulmasını.
Fakat ya ipi kesecek tüm makaslar kör, ya da atılan düğüm arapsaçı kadar karışıktı.
Belki de ağırlığından memnundur? Belki de bunu kendine bir ceza olarak düşünüyordur?
Olabilir.
Yanıma doğru hareketlenmeye başladığında gözlerimi kapatırken derin bir nefes çekip sakinlikle geri verdim. Ardından suratımı tekrar önüme çevirdim.
Geldi ve benim gibi beton duvarın üzerine oturarak ayaklarını binadan aşağıya sallandırdı.
Önümüzde herhangi bir engel yoktu; yapabilirdim(uçabilirdim), yapabilirdik(uçabilirdik).
"Seni götürebilirim." Dedi tekrardan.
Bakışlarımı suratına çevirdim bana bakıyordu. "İstediğim her yere mi?"
"İstediğin her yere." Suratının her yerini inceliyordum, asla ama asla çekinmiyordum. Ne ben ne o.
Sağ elimi kaldırıp saçlarına doğru götürdüm, gözleri ellerime döndü.
Elim ile saçları arasında bir kaç santim kala geri çekip kendi uzun siyah saçlarımın arasına daldırdım.
Kendi elini uzatarak saçlarına dokunmak için uzattığım elimi tutup kendine çekti ardından siyah kapüşonlumun kolunu yukarıya doğru çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fernweh / Taelisa²
FanfictionHâla elimde duran güle elimi uzatıp iki yaprağını tutup çektim. Sanki kendi bombamın pimini çekiyormuşçasına. Dal kız & Gül çocuk Lalisa & Taehyung *Fernweh: Daha hiç bulunmadığın bir yere karşı hasret çekmektir. *Ağır psikolojiden etkilenecek in...