Uyurken çalan kapı ile birlikte gözlerimi aralayıp yatakta yavaşça doğruldum. Sabahın bu saatine kim gelebilirdi ki?
Evde kimsenin olmayışı kapıyı açma işinin bana kaldığını hatırlattığı gibi yataktan kalkıp çalan kapıyı aralamıştım. Karşımda duran kişi ile birlikte sinirle dişlerimi sıkmıştım.
Onca günden, haftadan sonra Alkın ne yüzle gelebiliyordu buraya? Yeterince üzmediğini fark edip biraz daha mı üzmeye gelmişti? Ne planladığını asla anlayamayacaktım.
İlkinde affetmiştim ama şimdi asla affetmeyecektim. Beni daha fazla üzmesine gerek yoktu.
"Özlemişim seni." dediğinde ifadesiz yüzümle ona bakmaya devam etmiştim.
Kapıyı kapatmak için bir hamle yaptığımda kapıyı tutup kapatmamı engellemiş ve içeri girmişti.
"Evin içine girebileceğini söylediğimi hatırlamıyorum Alkın." dediğimde beni duymamış gibi yapıp oturma odasına geçmiş ve koltuğa oturmuştu. Oflayarak kapıyı kapattım ve yanına gidip karşısındaki koltuğa oturmuştum.
Şu geçen günlerde çok düşünmüştüm, bana çok fazla kez yalan söylemişti, kendisinin de üzüldüğünü söyleyip onu affetmemi beklemişti. O zamanlar onu sevdiğim için affetmiştim ama şimd bunu yapamazdım, onun üzüldüğü falan yoktu.
"Neden geldin?" diye sordum duygulardan arınmış sesimle. Ne garipti, birkaç aya kadar onunla konuşurken sesim onu sevdiğimi haykırıyordu adeta. Şimdi iki yabancı olmuştuk.
"Senin için geldim, aynı okuldayız artık. Seninle bir arada olabilmek için notlarımı hep yüksek tutup senin okuluna yatay geçiş yaptım." dedi umut dolu bir sesle. Onu affedeceğimi düşünüyor olmalıydı.
"Seninle ilgili şeyler beni ilgilendirmiyor artık Alkın."
"Biliyorum büyük bir aptallık yaptım, kızın numarasını almam da şerefsizlikti ama kendim için almadım o numarayı."
"Aynen, benim için almıştın zaten değil mi? Sence tek sorun o mu Alkın? Bir düşün ya, tek sorun o gibi mi duruyor?"
"Ondan önceki olayları sana açıklamıştım." dedi kırgın sesiyle. Hayır, üzgün numaralarını yememem lazımdı ama yapamıyordum.
Gözlerim dolarken bakışlarımı ondan kaçırdım. Şu an o kadar canımı yakıyordu ki, uzun zamandır sevdiğim kişi karşımdaydı. Ona karşı artık bir duygum kalmadığını söylesem de onunla geçirdiğim anıları yok sayamazdım. Aramız bozulmadan önceki anılar gerçekten çok mükemmellerdi ama sırf o anılar yüzünden yaptıklarını yok sayamazdım.
"Ağlıyor musun? Ağlama, n'olur ağlama." diye mırıldandı. Yanıma gelmek istiyor gibi bir hâli vardı ama karşı koltukta oturmaya devam ediyordu.
"Ağlamıyorum, ağlayacak bir neden yok ki Alkın. Buraya gelmen için de bir neden yoktu artık. Ben bizi eskide bıraktım, sen de bizi eskide bıraksan iyi olur. Biz diye bir şey artık yok ve bundan sonra da olmayacak. Sen beni ne kadar kırdığının farkında mısın Alkın? Şimdi nasıl gelip karşıma geçebilirsin ki? Hangi yüzle bunu yaptığını inan anlayamıyorum." dedikten sonra tekrar yüzüne baktım.
"Biz bittik Alkın, sen bizi bitirdin ve bunu bile isteye yaptın. Sen bilerek ve isteyerek bu ilişkiyi mahvettin." diye mırıldandım. Söylediklerim benim de canımı yakıyordu, gerçeklerin bu kadar somut bir şekilde canı acıttığını ilk defa fark ediyordum.
"Hatamı biliyorum ve kendimi affettirmek istiyorum Mısra. Ben seni seviyorum, ilişkimizi seviyorum, anılarımızı seviyorum. Salakça hatalar yaptım ve bunların farkına varıp kendimi affettirmek için yanına geldim. Eskisi gibi olmak istiyorum."
"Biliyor musun ben de eskisi gibi olmak istiyorum." dediğimde gözlerindeki umut parıltılarını görmüştüm. İlk ayrılığımızdaki bana ne kadar çok benziyordu, yaptığı her şeyden iyi bir anlam çıkarmaya çalışıyordum ve bunun saçmalığını yeni fark edebilmiştim.
"Eskisi gibi mutlu olmak istiyorum, üzülmek istemiyorum. Birilerine güvenmek istiyorum ama bunların hiçbirini seninle istemiyorum biliyor musun? Sen o Mısra'yı yok ettin. Sen, seni seven Mısra'yı kendin mahvettin. Söylesene seni seven birini bu kadar üzmek hiç mi üzmedi seni? Hiç mi düşünmedin ben ne yapıyorum diye Alkın? Ben seni seviyordum, sana aşıktım. Bana doğruları söylesen hiçbir şey demezdim sana çünkü ben sana kendimden çok güveniyordum." dedikten sonra bir süre sustum. Şu an içimi dökmek gerçekten iyi hissettirmeye başlamıştı.
"Sen ne yaptın Alkın? Bana defalarca yalan söyledin, ilk ayrılığımızdan sonraki o hastalıklı derecesindeki davranışlarından bahsetmiyorum bile. Tüm suçlu benmişim gibi olan o bakışların, gözümün önünde kızlarla konuşman ve bunu bana bakarak yapman... daha bir çok şey. Bunları hatırlamak bile istemiyorum ama tüm suç sende değil elbette. Seni o kadar sevmemeliydim, yıkımı kötü oldu." dedikten sonra ayağa kalktım.
"Şimdi Alkın, lütfen evimden gider misin? Ben seninle arkadaş bile olamam artık. Sana güvenmiyorum ve güvenmeyeceğim. Mümkünse birbirimizi tanıdığımızı unutalım ve ikimiz için de güzel bir hayat başlasın."
Bakışlarını bana çevirdi. Ben konuşurken halıya bakıp duruyordu.
"Hiç mi duygun yok bana karşı?" diye sordu dolan gözleriyle.
"Sen hepsini bitirdin, sen yaptın bunu. Sana karşı beslediğim gram bir duygu yok, nefret bile etmiyorum senden." dediğimde beni başıyla onaylayıp evden gitmişti.
Bunun bu kadar iyi hissetireceğini hiç tahmin etmemiştim.
~~~~~
Hikayenin kurgusu ne kadar hoşuma gitse de sonu asla hoşuma gitmediği için bu bölümü yazmak istedim. Asıl son bu olacak ve diğer sonlar da alternatif son olacak. Kim nasıl bitmesini istiyorsa öyle düşünebilir ama böylr bitmesi daha çok içime sindi.
Neys bb
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Söyle | Texting
Historia CortaBn: Söyle Bn: Nedir seni değiştiren? Bn: Sen böyle biri değildin Alkın Bn: Kim o kalbini taşa çeviren kişi? Bn: Söyle