Multimedya: Deniz Yiğit
İyi okumalar.. 💙💙
***
Denizi bugün ben daha çok şaşırtıyordum.
Şimdiye kadar o yaptığı şeylerle beni şaşırtıyordu ama artık kafama estiği gibi davranarak onu daha çok şaşırtacaktım.
"Ama sen nasıl grubunu bırakırsın.Daha dün onlar için Ekrem Kaplanı şikayet etmedin mi? Seni gerçekten anlayamıyorum."
Haklıydı bunu onlar için yapmıştım.
"Biliyorum onlara çok büyük haksızlık ediyorum ama buna mecburum."
Neden böyle bir şeyi Deniz'den istiyorum bilmiyorum ama ben nedene onu kendime yakın biliyorum benden birşeyler saklıyor bununda biliyorum ama zamanı gelince bana söyleyecekti.
Belkide beni kandırıyor dur ama kalbim bir şekilde ona güvenmemi sağlıyor.
Neden arkadaşlarımdan böyle birşey istemiyorsunuz derseniz kesinlikle bu kararıma karşı çıkarlardı.
Kendimden beklemediğim birşey daha yaptım.
Deniz'in omuzuna başımı koydum. Deniz bir an duraksadı ona yaşattığım başka bir şok. Ona biraz daha yanaştım.
Deniz benden cesaret almış olacak ki elini belime doladı.
Elleri mi titriyordu onun.
"Ellerin titriyor."
Deniz'in kaslarının çattığını hissedebiliyordum.
"Hava soğuk o yüzdendir."
"Öyle olsun bakalım."
Biraz daha aynı şekilde durduk. Yağmur yağdığı için ilimizde arabalarımıza binip üç saat sonra buluşmak için ayrıldık.
Kimsenin yanımda olmasını istemesem de Deniz yanıma geldiğinde sesimi çıkartmamıştım.
Deniz'e karşı hiçbir şey hissetmiyordum şu an. Hatta şuan hiçbir şey hissetmiyordum.
Deniz başka bir şehire sebebini bilmemesine rağmen gelmeyi kabul etmişti.
***
Kapıyı çaldım ve bir saniye bile beklemeden kapı açıldı. Umut hemen gelip bana sarıldı ve çok geçmeden diğerleride gelip hep beraber bana sarılıp beni boğdular. Sanırım bu görevide en çok üstlenen Barış'tı.
"Sen nerdesin Kumsal? Bizi hiç mi düşünmüyorsun ya sen."
Yine bağrışmalar, bana kızmalar uzadı da uzadı.
Koltukta oturmuş onların sinirli hallerine bakıyordum ama dinlemiyorum çünkü Adana'ya gittiğimizde Harun Bey'in hafızasını nasıl yerime getireceğimi düşünüyordum.
"Kumsal burada mısın?"
Şaşkın şaşkın bu beşliye teker teker baktım.
Aslında onları pek takmadım. Onlara söyleyeceğim şeyi nasıl söyleyeceğimi düşünüyordum.
"Gruptan ayrılıyorum."
İşte şimdi başlamıştık. Ne diyeceklerini düşünüyorlardı ve bende ne diyeceklerini düşünüyordum.
"Sen nasıl bunu yaparsın Kumsal?"
Akın'ın gözlerinde o kadar büyük bir üzüntü gördüm ki bir an gözlerim yandı.
"Sana ne oluyor Allah aşkına Kumsal? Önce telefonlarımızı açmıyorsun, sonra eve geliyorsun sana kızıyoruz sana endişelendiğimizi söylüyoruz ama sen bunları hiç umursamayıp gruptan ayrıldığını söylüyorsun. Bize ne yaptığını açıklar mısın?"
Umut ilk kez sesini yükseltmişti. Demek ki grup olmasaydı biz paramparçaydık.
Bu beni çok kırmıştı işte ama ağlamayacaktım.
"Kumsal elbette bir sebebi olmalı, bize söyle sana yardım edelim."
Kereme bakarak başımı saga sola salladım. Bana yardım etmeyeceklerdi ve beni bu kararından vazgectireceklerdi.Ben bir yıldır onlarlayım ve hepsini gayet iyi bir şekilde tanıyordum.Basimi iş açmamı istemeyeceklerdi.
"Bakın benim elbette benim bir sebebim var ama bunu şimdi size söyleyemem."
Ece koltuktan kalkıp yanıma geldi.
"Bana da mı söyleyemeyeceksin.?"
Dik durmaya çalıştım ona bakıp başımı salladım.
"Üzgünüm ama hayır söylemeyeceğim."
Herkes birşey söylemişti fakat Barış hiç konuşmamıştı. Ona baktığımda ise ağlıyordu.
Yanına gidip saçlarını karıştırdım. Çok masumdu ama ağlamamak için biraz daha kendimi zorlamalıydım.
"Kumsal sen gruptan ayrılırsan bu grup kapanacak. Sonra daha fazla buluşmayacağız ve en sonunda ayrılıp birbirimizi unutacağız bunu bize yapma. Biz eskisi gibi devam edelim işte."
Ağlamayacağım ve dayanamayacağımda.Barışın yanağına bir öpücük kondurarak odama koştum.
Kapıyı kilitleyip yatağımın üstüne oturdum ve sesim çıkmayacak şekilde ağlamaya başladım.Başım dönmeye başlamıştı.Sabahtan beri birşey yememiştim sanırım bundan olmuştu.Bir saat sonra gidecektik.Masamın üzerine oturdup beyaz bir kağıdın üzerine aşağıda endişeli duran arkadaşlara birkaç şey yazdım.
KARDEŞLERİME;
"Endişeli gözlerle baktığınıza eminim ama endişelenmenize gerek yok. Nerede olduğumu söylemeyeceğim size. Annemin katilini arıyordum ya ben, şimdi o katili bulmak için gidiyorum ama sakın beni merak etmeyin. Anneme haksızlık yaptığımı düşünüyorum bu yüzden şimdi sadece anneme zaman ayırıp müziğe ara vereceğim ama size söz annemin katilini bulduktan sonra herkesin karşısına yeniden Kül grubu olarak geri döneceğiz.
Hepinizi ayrı ayrı seven Kumsal..."
Her zaman uzun yol araba sürüslerini çok sevmiştim.Arabamı çocuklara bırakmış ve Deniz ile birlikte saat sabahın 5'inde yola devam ediyorduk.
4 saattir yoldaydık.Saat 12 demiştim ama biraz geç hazırlandığım için bir saat yola geç çıkmıştık.Deniz o arada sessizce arabada beni beklemişti.
Çok sabırlıydı ben olsam giderdim.Adana'ya varmamız için daha 6 saatimiz vardı.
"Uykun geliyorsa uyu istersen, bende senin yerine arabayı sürerim."
Deniz 4 saattir kontrolü bir şekilde arabayı sürüyordu.Üstelik gözlerinde hiç yorulmuş bir ifade göremiyordum.
"Merak etme dört gün boyunca ayakta kalmışlığım var."
Baya fazlaymış bu.
"Beni geçen oldu ilk kez.Bende kırk sekiz saat uyanık kaldım."
"Seni uyutmayan konuyu merak ettim."
Kaşlarımı çatarak Deniz'e baktım.
"Seni uyutmayan şey neydi?"
Deniz bir kaşını kaldırıp çekici bir şekilde alayla bana baktı.
"Önce ben sordum."
Kaçamamıştım.
"Pekâlâ,"
***
Heyecanlı bir şekilde bitirdim umarım bana kızmadınız.
Sizce Kumsal'ı iki gün boyunca uyutmayan ne olmuş olabilir?
Ve bunu her bölüm sonu size soracağım.
Bölümü nasıl buldunuz?
Adana'da sizce ne olacak?
Sorularımı cevaplarsanuz sevinirim çünkü fikirlerinizi merak ediyorum.♥️🕊️🌹
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞİN KÜLÜ
Novela JuvenilKumsal Özbay.. Ateşin külü... Annesi yanan bir genç kızın küle dönmüş geçmişi ile çok zor günleri olacak. Hayatına giren Deniz Yiğit bakalım Kumsal'ın yangınını söndürüp küllerini rüzgarda uçurup ona yeni bir hayat bahşedecek mi? Onu o yangının için...