Nerede? /4/

745 61 48
                                    

   Kimya ödevini ararken bir yandan ağzında ki reçelli ekmeği bitirmeye çalışıyordu. Sanki dünden eser yokmuşda normal lise ögrencisi gibi davranıyordu. Ödevi bulduğunda sevinçle zıpladı ve montunu giyip evden çıktı. Hava eksilere ulaşmış, yerler donmuştu. Bu hava bir kurtadam için bile fazlasıyla soğuktu.
      Okuldan içeri girer girmez Mason önüne atlamış ve nasıl olduğunu sormuştu. Ceset olayını biliyordu ama Theo'dan daha kimseye behsetmemişlerdi. Durmadan teoriler üretiyordu.

Fizik dersinde "Bence kesin Peter, ona hiç ısınamadım."

Geometri dersinde, "Derek'de katil havası seziyorum."

Tarih dersinde "Belki de kocaman pençeleri olan bir hayvan kasabaya musaalat olmuştur." 

Öğle yemeğinde sıkın sıkın Avcıların geri döndüğünü. Ve son derste de Theo'nun da olabileceğini dile getirdi.

    Liam hepsini geçiştirmiş ama Theo'nun dünki halini görünce "sanmıyorum." diye cevap vermişti.
    
     Eve dönerken telefonu çaldı. "Karakola gel." dedi ve kapattı. Liam yol boyunca binbir fikir yürütmüştü. "Kesin Malia bir şey yaptı." "Ya da Theo yakalandı."
"Yoksa biri daha mı öldü." ve daha fazlasını düşünürken karakola varmıştı.
   Karakolun önünde burnuna kadar ki kısmını montuna sokmuş elleri ceplerinde Lydia ile karşılaştı. Kafasıyla selam verip içeri geçiyordu ki Lydia onu tuttu.

"Theo'dan haberin var mı?" evet kesin başına bir şey gelmişti.
"Hayır, neden? Bir şey mi oldu?" Lydia güvence verircesine gülümsedi.
"Endişelenme büyük ihtimalle bize sinirlendiği için gitmiştir, şey Scott ona ulaşmaya çalışmış ama bulamadık, belki sen biliyorsundur diye çağırdık seni."
"Şey.. Ben içeri girsem iyi olur, bence sende gir üşüyorsun ve eminim ki şu an Stiles'ın elinde ki battaniye senin için." dedi ve içeri girdi.

Lydia ne dediğini anlamadan içeri göz gezdirdi ve köşede elinde battaniye ile onu izleyen Stiles'ı gördü.

Scott Liam'ı görür görmez onu tuvalette götürmüş ve
"Aptalların tekiyiz. Öldürdüğünü söyledi tabi ki kaçıp gidicek. Resmen kendi ellerimizle onu dışarı saldık."
Liam ne diyeceğini bilmiyordu. Haklıydı.

Şerif Liam'ı içeri çağırdı ve ona Theo hakkında bildiklerini sordu.
"Theo'nun yerini biliyor musun?"
"Bunu 3. soruşun şerif, söyledim bilmiyorum, hem neden yalan söyliyim ki?"dedi Liam sorgular bir şekilde.

"Çünkü ifadesini aldığım bir kaç kişi daha önce Theo'yu kendi sorumluluğun altında tuttuğundan bahsetti." dedi Şerif ciddi bir sesle.
Liam onu suçlu gördükleri için kızardı ve kafasını eydi. Şerif "Bak gençsin ve yanlış kişileri sevebilirsin, ama bana gerçeği söylemen gerekiyor." demesiyle Liam
"Ne? Hayır sadece beraber savaştık, öyle bir şey yok."

Şerif daha zorlamadı ve odadan çıkması işaret etti. Herkes onu bekliyordu. Scott köşede oturmuş gözleri kapalı bir şeyler düşünür gibiydi. Stiles battaniyeye sarılı Lydia'nın omzuna kafasını koymuş bir şeyler konuşuyor, Malia ise sinirle dizini oynatıyordu.

"Hanginiz Theo'yu koruduğumu düşündü?"
Scott kafasını Liam'a döndü ve tam konuşacaktı ki Malia sözünü kesti,
"Ben söyledim, neden?"
"Böyle bir şey yapmadığımı hepiniz biliyorsunuz." Malia hariç hepsi "Biliyoruz." Işareti yaptı.
    "Ben babama bakıp geliyorum çıkarız sonra." dedi Stiles ve odadan ayrıldı. Scott Malia ve Lydia'nın aralarında ki boş sandalyeye oturdu.
Hepsi bir şey yokmuş gibi davranıyor bu Liam'ı sinir ediyordu. Daha fazla katlanmak istemedi ve lavaboya giderken köşede dosyaları inceleyen Parrish'e selam verdi.
    Kapıyı kilitledi ve ellerini lavaboya dayayıp aynada kendine baktı ve sonra sıcak su ile yüzünü yıkadı. Tam çıkacaktı ki Lydia'nın Scott'a bir şeyler söylediğini duydu.
"Beni anlamıyor musun? Birinin başı dertde hissedebiliyorum, her kimse ölümü yakın."
"Lydia sen sadece ölümü hissediyorsun bu ikisi farklı şeyler. Muhtemelen kafan çok dolu."
"Duyuyorum diyorum. Ama biliyor musun? En fazla kendim bulurum."

    Liam konuşmayı dinledikten sonra lavabodan çıktı. Stiles bir kaç dakika sonra gelmiş ve hepsi beraber okulun karşısındaki 24 saat açık lokantaya gitmişti.
Stiles ortamı yumuşatmak istediği için konuştu.
"Biraz olayları unutsak. Aylardır birbirimizi görmüyoruz. Bence 'normal' arkadaşlar gibi sohbet edebiliriz." Malia göz ucuyla Scott'a baktı. Göz göze geldiklerinde Scott iç ısıtır bir gülümseme ile karşılık verdi.
Malia'da gülümsemesin tutamamıştı. İlk defa beraber gülüyorlardı kasabaya geldiklerinden beri.
Liam elinde hamburger ve çin yemekleri ile masaya dönerken hepsini beraber güldüğünü gördü ve içten içe çok şanslı olduğunu kendine hatırlattı.
"Derek'den haber var mı?" dedi Stiles.
"Kasabadan gittiğinden beri konuşmadık." Konu yine böyle şeylere tam dönücekti ki Liam elinde ki yiyecekleri masaya bırakmış ve
"Kurt gibi açım şimdi susun ve yiyin." dedi ve masaya oturdu.

Yaklaşık 4 saat lokantada oturmuş arada sırada Liam'ın derslerin zorluğu hakkında konuşmasını geriye kalan her saniye ise Stiles'ın heyecanlı heyecanlı okulda ki olayları ve çözmeye çalıştığı vakaları dinlemişlerdi.

   Gitmeden önce Stiles bir menüyü paket yaptırmış eve götürmeye hazırlanıyordu. Kapıdan çıktıkları gibi soğuk hava yüzlerine çarpmıştı. Stiles arkasını dönüp Lydia'ya iyi geceler demeye hazırlanıyordu ki Lydia Stiles'ın dudağına hızlı bir buse bırakıp Scott ile konuşan Malia'nın kolundan çekiştirerek arabaya sokmaya çalışırken mutlu bir sesle;
"Hepinize iyi geceler." dedi ve arabasına binip gitti.

Stiles ağzı açık kalmış bir şekilde arabanın arkasından bakarken Liam şuna bak der gibi Scott'un omzunu dürtmüş sonra ikisi beraber Stiles'a gülmüştü.

Malia ilk defa konuşmayı öğrenen bebekler gibi yol boyunca Lydia'ya Scott'u ne kadar özlediğini onu ne kadar özlediğini ve herkesi ne kadar özlediğini anlattı.

Araba evin önüne geldiğinde Lydia sordu "Hâla benimle kalmamaya ısrarcı mısın?"

"Senden çekinicek halim yok. Sadece kalmak istediğimi sanmıyorum bir şey olursa ararım." dedi ve sarıldıktan sonra orman tarafında kayboldu.

Lydia üstündeki kar kaplı kabanı çıkardı. Sıcak bir duş almak için banyoya yöneldi. Suyu ayarladı. Makyajını sildi ve tam küvete giricekken kapı çaldı. Malia'nin geldiğini anlayınca mutlulukla bornozunu giydi ve aşağı indi.

Kapı deliğinden baktığında kimseyi görmediği için korktu. Kapiyi köşeden açtı ve dışarı baktı, hâla kimse yok derken gözleri yerde yatan beden ile buluştu. Kim olduğunu anladığında kapıyı sonuna kadar açtı.

  Yerde yaralı bir şekilde Theo yatıyordu. Üstündeki kıyafetler kardan tamamen ıslanmış ama soğuktan da donmuştu. Burnundan akan kanlar çenesine kadar ulaşmış ve koyu kahverengi bir hâl almıştı. Pençeleri dışarıdaydı, kesik kesik nefes alıyordu ama bilincinin yerinde olmadığı aşikardı.

Moon Pack /Thiam/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin