Kan Revan /5/

741 58 25
                                    

    Lydia hâla şaşkınlıkla Theo'ya bakıyordu. Hemen kapıya çıktı etrafta biri var mı diye baktı. Ama etrafta kimse yoktu. Arkasını döndüğünde Theo hâla tepkisiz bir şekilde yerde yatıyordu. Kapıyı kapadı ve Theo'yu koltuk altarında tutup salona doğru çekmeye başladı. Yerde sürüklendikçe parkede kandan yol oluşuyordu.
En sonunda salon kapısına geldiğinde Theo'nun vücudunu kapıya yaslamış, salona girmişti.

   Ortada ki masayı köşeye çekti. Yerdeki halıyı hızlıca katlayıp köşeye onu da koydu. Hızlıca odasına çıkıp bulabildiği en büyük çarşafla geri geldi. Salonun ortasına çarşafı serdikten sonra Theo'yu yine aynı güçlükle oraya taşımış ne yapabilirim diye düşünüyordu.

  Korkuya işaret parmağını burnunun altına koyup nefesini kontrol etti. Nefes alıyordu fakat kulağını yakınlaştırdığında burnunda ki kurumuş kanın ona zorluk çektirdiğini fark etti.

Hemen mutfağa gidip bir bez parçası ve bir tasda su getirdi. Bezi tam suya batırmıştı ki aklına Liam'ı arayabileceği geldi. Ve hızla bezi suya bırakıp odasında ki telefona koştu.

"Alo, Liam acil buraya gelmelisin." dedi uykulu Liam'a telefonu açar açmaz.
"Alo. İyi misin?"
"Sorgulama ve hemen buraya gel." dedi ve telefonu kapattı.

Ağlama geldiği zaman konuşman onu körükler ya aynı öyledi şu an çok korkuyordu, ona bunu yapan şeyin buraya gelmesinden, evinde birinin ölmesinden ya da her neyse işte.

  Lydia şimdi aşağıda yatan beden yokmuş gibi korkuyla yatağına uzandı ve yorganın altına girip Liam'ı beklemeye başladı.

   Liam gelebildiği en hızlı şekilde Lydia'nın evine gelmiş ama kapıyı açan biri yoktu. Korkuyla bulabildiği ilk camdan eve girmiş ve evde Lydia'yı aramaya başlamışken yoğun bir kan kokusu aldı.
"LYDİA!" kan kokusunu takip etti ve salonda yatan beden ile karşılaştı. Dona kalmıştı ki arkadan Lydia konuştu
"Kapımda böyle buldum."
"Ne olduğunu biliyor musun?"
Lydia tepkisiz bir şekilde mutfak tezgahına oturdu ve konuştu;
"Bilmiyorum, Liam ben... Ben Stiles'ı istiyorum." sözü biter bitmez ağlamaya başlamış ve yüzünü elleriyle kapamaya başlamıştı.

"Lydia kendine gel, banyo ne tarafta?" Lydia kendini toparlamaya çalışmış ve sonra
"Koridordan sağa 2. Kapı, beni takip et."

Liam yerde cansız gibi yatan bedeni sırtına aldıktan sonra Lydia'yı takip etmişti. 

İçeride büyük bir lavoba ve büyük bir duşakabin vardı.
Theo'nun neredeyse donmuş bedeni ve soğuk kanı Liam'ın sırtını ıslatmış ve neredeyse her yer kan su karışımı ile doluydu.

Lyida kapının yanından çekildikten sonra Liam içeri girmis ve Theo'yu klozetin üstüne bırakıp Lyida'ya döndü. Ve arkadaşca titreyen ellerini tutup
"Stiles seni böyle görmek istemezdi, hiç bir şey olmıycak. Şimdi söyle evde ya da komşun her kim ise Barsamotu ve angelika bulabilir misin?" Lydia kafa salladı;
"Aşağıda bodrumda, babaannemin eski sandığında bütün otlar var."

Lydia aşağıa inip sandığı ararken Liam Theo'nun yaralarının ciddiyetine bakmış ve 5 yaşında ki bir çocuk bile bunu ölümcül olabilceğini anlardı diye geçirdi içinden.

Çok geçmeden Lydia elinde orta boy bir sandık ile geldi.
Sandığı Liam'ın önüne bıraktı.
Hızlı bir göz gezdirdikten sonra iki bitkiyininde toz halini bulmuş, evde bulduğu bir yağ ile karıştırmıştı.

Liam elinde ki karışımı lavabonun üstüne bıraktı ve Lydia'nın Theo'nun yanına geçmesini işaret etti.

"Dikkatlice kollarını tutup kaldır tamam mı?" Lydia kafasıyla onayladı, titreyen elleriyle Theo'nun kollarını tutup kaldırdı.
Liam kafası yana düşmüş Theo'nun kafasını düzeltti ve tişörtün eteklerinden tutup yaralarına yapışıp parçalanmış olan tişörtünü çıkardı, kana bulanmış tişörtü lavobonun içine fırlattı. Fırtalmasıyla beraber aynanın üstü nokta nokta Theo'nun kanıyla kaplanmıştı.  

Moon Pack /Thiam/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin