Ölebilirdim /6/

713 60 16
                                    


"Biliyorum Theo, sana inanıyoruz. Liam'da inanıyor inanmasa sence bunları yaparmıydı?" dedi Lydia 'arkadaşına' şefkatle.

Theo gözleri kapalı ve hâla bilinçsiz olmasına rağmen denilenleri anlıyordu.
"Neleri yaparmıydı? Liam bana inanıyor mu?"

Lydia içi acıyarak güldü.
'Bir şey yapmadı ve evet sana inanıyor. Şimdi uyuman gerek."

Theo kafasını sallayabildiği kadar salladı ve yine uykuya daldı.
Lydia'nın artık gözleri kapanıyordu. Theo eve geleli 4 saate yakın oluyordu ve Lydia Liam'ın aksine hiç uyumamıştı. Aşağıya gözlerini kaşıyarak indi. Liam elinde bir kahve fincanı mutfak masasına dayamış karak kara bir şeyler düşünüyordu.

"Theo konuştu." dedi Lydia yorgun bir sesle.
Liam dediğini duyar duymaz merdivenlere yönelmişti ki Lydia onu tuttu.
"Konuştu dedim bilinci yerinde demedim hem şu an uyuyor."
Liam anlamsız heyecanını bir kenada bıraktı.

"Ne dedi? Kimin yaptığını hatırlıyormuymuş?"

"Bilmiyorum Liam sadece kendisinin katil olmadiğını söyledi. Bende ona inandığımızı söyledim, inanmadığını biliyorum ama morale ihtiyacı var. Uyandığında bir şey derse bozuntuya verme."

Liam kararlı bir ses tonuyla konuştu;
"Ona zaten inanıyorum." Lydia kafasıni kaldırıp Liam'a baktı. Yalan söyler gibi bir hâli yoktu.

"Git uyu Lydia. Ben gece kontrol ederim."
Lydia elini Liam'ın omzuna koydu ve "O sana değer veriyor. Bunu unutma." dedi ve kendi odasına çıktı.

Liam gece Lydia yattığında lavaboya gitti ve yüzünü yıkadı. Gece boyu hiç  bir şey yapmadı. Arada sırada Theo'yu kontrol etti ki hiç bir farkı yoktu, her seferinde aynı şekilde uyuyordu.

Saat 11'e doğru mutfak masasına kafası dayalı şekilde uyuya kalmıştı ki Theo'nun odasından ses geldiğini duydu. Bağırış?
Hızlı adımlarla odaya çıktı. Kapıyı açması ile yatakta bir şeyden kaçmaya çalışır gibi hareket eden Theo ve onu tutmaya çalışan Lydia ile karşılaştı.

"Ne duruyorsun? Gel de yardım et."

Liam transtan çıktı ve Lydia'ya yardım etmeye gitti. Theo'nun;
"Beni öldürme." diye bağırdığı nı anladı Liam.

Lydia hâla telaş ile konuşuyordu.
"Theo, biziz kendine gel!"
Lydia hâla konuşurken Liam bir anda bağırdı;
"Theo! Benim Liam."

Theo bir an durdu. Ve sonrasında önündeki bedene sarılır gibi koruyla sokuldu.
"Yetiştin, ölüyordum. Ölüyordum ben."
Liam ne olduğunu çok anlamasada elini omzuna koydu çocuğu.
"Tamam sakin ol buradayız."
Theo hâla titrerken Liam omzunun ısındığını fark etti.
Theo o kadar şiddetli ağlıyordu ki hıçkırığı odada yankılanıyordu.

Liam'ın içi acıdı onu böyle görünce. Normalde duygusuz olarak bildiği kişi önünde ağzından emziği alınmış bebek gibi ağlıyordu.

Liam hüzünle başını Lydia'ya kaldırdı. Kız bir eliyle gözlerini silip bir eliyle saçını kulağının arkasına sıkıştırdı.

"Daha iyi." dedi Lydia gülümseyerek.
"Evet. Daha iyi.."

Theo uyanmasına rağmen ağrıları ve yaraları yüzünden tekrardan uyumuştu. Lydia ya da Liam onu kötü etkiliyebilcek herhangi bir şey söylemedi.
Liam aşağıda oturmuş Lydia'nın yaptığı tostu yiyiyordu.

"Liam." dedi Lydia.
Liam bu sesin hayra alamet bir şey demiyceği belli diye geçirdi içinden.

"Efendim?"

"Malia mesaj attı. Eşyalarını almaya geliyor." dedi sessizce.

"Nasıl yani? Theo onun odasında. Onur götüremeyiz. Hem götürsek bile bütün oda onun kokusu ile kaplı!"

"Biliyorum. Ne yapıcaz?" dedi Lydia.
"Evde olmadığını söyle."
"Neredeyim peki? Kız salak değil Liam." diye kızdı Lydia.

"Ne zaman gelicek peki?"

"7 gibi geliceğini söyledi. 2 saatimiz var."

Liam zorunluluk ile söyledi;
"Scott'a söyliyelim. O bizi anlar. O bu sürünün lideri."

Lydia diyecek bir şey bilmiyordu. Ve umutsuzca peki der gibi kafa salladı.

Liam yukarı Theo'nun yanına çıktı. Theo uyanmış tavanı boş boş seyrediyordu.

"Daha iyi misin?" diye sordu Liam.
Theo o kadar dalmıştı ki ses ile nir an irkildi.
"Siz olmasaydınız ölebilirdim. Ben teşekkür ederim Liam. Evinizi açtığınız, iyileşmeme yardım ettiğiniz, yıkadığınız ve şey bana inandığınız için."
dedi dirseklerinin üstüne yükselmiş Theo.

"Yapmamız gerekenleri yaptık. Theo?"

"Efendim?"dedi merakla Theo.

"Sana neyin saldırdığını hatırlıyor musun? Sen bir kurt adamsın, iyileşmen gerekirdi."

Theo dediğini duyduğu gibi korkuyla tişörtünü kaldırdı ve vücudunda ki garip bir sekilde kabuk bağlamış yaralara bakarak. Korkuyla elini üstüne koydu ve kabuğu elledi. Şaşkınlıkla ve acıyla gözü Liam'a döndü.

"Bu ne? İyileşmem gerekirdi. Ve şey bana bir hayvan saldırdı. Beyazdı ve o... o çok güzeldi. Bu kadar devamı yok sadece acı."

Liam hâla yaralarına bakan Theo'yu daha rahatsız etmek istemedi. Ve kafa sallayıp evden çıktı.

Yarım saat öncesine kadar Scott ile telefonda konuşmuş şimdi Stiles'ın evine gidiyordu.
Sürdüğü bisikletin tekerlekleri buz yolda arada kayıyor ve dengesi bozuluyordu.
Yolun sonlarına gelmişti ki ormanlık taraftan gelen ses ile döndü. Saniselik bile olsa uzakta koşan beyaz bir sey gördüğüne emindi. Biraz daha bakıyordu ki tekerleğin kayması ile asfalt zemine düştü.
Belki da yanlıştır dedi. Yere düşmüş bedenini kaldırdı ve biraz esnedikten sonra eve gitti.

Bisikleti aşağıya kitlerken evden Scott'ın Stiles'e bağırması duyuldu;

"Ölü ya da diri ne fark eder?! Onu her şekilde yerin altına geri yollayacağım. Önce bir elime geçsin."

Liam içinden küfür ederek saatine baktı.
"1 saat Liam bul bakalım bir çözüm yoksa Scott yeri yarıcak." dedi ve hızla Lydia'nın evine geri sürdü.

Moon Pack /Thiam/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin