Yazık Sana /7/

704 58 47
                                    


  Soğuk yağmur taneleri gözlerine kaçmaması için gözlerini kısarak az yolu kalmış Lydia'nın evine sürdü.
Yolda aklına gelen en fikir Peter'dı.
Kendi evine götüremezdi, annesi babasının aksine günün belli bölümler evdeydi.

Yol son bulduğunda bisikleti yere bıraktı ve hızla kapıya vurdu. Lydia korkuyla kapıya baktı, eğer gelen Malia ise büyük bir sorun ile karşı karşıyaydı. Hızlıca yukarı Theo'nun yanına çıktı.

Theo vurulan kapı ile dirseklerimin üzerinde yüklenmiş ne olduğunu anlamaya çalışıyordu, kapı o kadar sert çalışıyordu ki alıcaklı biri var gibiydi.

Lydia konuştu;
"Sakın ama sakın ses çıkarma." dedi ve bir sey demeden odadan çıktı.
Theo kim olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Lydia kapıyı açtığında karşısında tamamen ıslanmış bir Liamla karşılaştı, su saçlarından yüzüne damlarken kaşlarını çatarak konuştu;
"Niye bu kadar geç açtın şu halime bak!"

Lydia derin bir oh çekti ve kendisini Malia sandığını söyledi.

"Theo'yu hazırlıyorum sende bir kaç eşya ayarla Stiles Theo'yu almaya gelicek."

"Stiles? Ne yani onda mı kalıcak?" dedi erkek arkadaşının ona kızacağıza emin olarak.

"Hayır Peter'a götürücez onun  evinin boş olduğunu düşünüyoruz."

Lydia tam itiraz edicekti ki Liam Theo'nun odasına çıktı.

Theo yaklaşan adım seslerini ve gittikçe yaklaşan kalp atış seslerinden gelenin Liam olduğunu anladı ve rahatlıkla kafasını yastığa geri koydu.

Liam bir sey demeden dün Lydia'nın Theo için fazladan bulabildiği tişörtlerden birini giydi ve kendi üstünde ki ıslak tişörtü kirliye attı.

"Gidiyoruz." dedi Theo'ya ki hâla gözlerine bakmıyordu.

"Nereye? Karakola mı? Sana söyledim bilerek öldürmedim. Liam ciddiyim bak-"

"Kapa çeneni! Peter'a gidiyoruz bende yanımda bir aranan ile gezmekten memnun değilim ama şimdilik karakola gutmiyoruz. "

Theo dediğine kırılsada en azından karakola gitmediği için mutluydu.

"Bana yardım eder misin?"

Liam Theo'nun kollarının altından tuttu ve kalkmasına yardım etti. Theo'nun sol böbreğinin bulunduğu bölge kalkarken acımış, elini oraya koyarak dişlerini sıktı.

Liam yardım iç güdüsü ile elini oraya koydu ve konuştu;
"İyi misin?"

Theo şaşırsada belli etmedi ve kafasını salladı.

Aşağıya indiğinda sinirle gözlerl Lydia'ya bakan Stiles'ı gördü.

"O kokunu arabama bırakmamaya dikkat edersen sevinirim. Liam suçsuz olduğuny söyledi, ne kadar doğruysa." dedi son cümleyi söylerken gözlerini Liam'dan ayırmayan Stiles.

Stiles Liam'ın Theo'nun ondan daha iri olan bedenini taşırken zorlandığını fark edince yardım için öbür kolunun altına girdi.

Lydia onlara kapıyı açtı, Stiles ve Liam Theo'yu oturttuktan sonra Stiles Lydia'yı öptü ve ön koltuğuna Liam'ın yanına bindi ve arabayı çalıştırdı.

Yol sakin geçmişti, Theo'nun bir kaç kez Stiles'a masum olduğunu anlatması dışında.
Stiles Theo'nun bir kaç kere yaralarına baktığını gördü.

Yol bittiğinde 2 katlı garip bir evin önündeydiler, Stiles Peter'ın evde olduğunu biliyordu, o çok abarttığı arabası dışarıdaydı.

Stiles kapıyı çaldığında Peter'ın onları reddetme duruma karşı Theo'yu daha arabadan indirmemişlerdi.

Peter kapıyı açtığında Stiles'ı gördüğünde şaşırdı ve garipçe sordu;
"Ne oldu?"

Stiles normalde Peter'dan yardım istiyceği aklından bile geçmezdi ama buradaydı işte.

"Yardımina ihtiyacım var. Yani aslında onların var." dedi elitle Theo ve Liam'ı işaret ederek.

"Biliyor musun Stilinski evimde iki aşık ergenin sevişmesi için yer yok, umarım görüşmeyiz." dedi ve kapıyı kapattı.

Stiles ısrar etmeden dönüyordu ki Liam kapıya geldi ve sert bir sekilde vurdu.

"O lanet ellerini çek bu evin her bir yeri çok para ediyor!"

"Yardım lazım kalıcak yer gerekli Peter, Theo yaralı ve kızından onu saklamaya çalışıyoruz."

"İşte benim kızım. Umrumda değil."

"Ne istersen yaparım."

Peter'ın bir şeye ihtiyacı yoktu ama Theo'ya baktığında seneler önce ki aynada ki çaresiz yansımasını bir kaç saniye gördü.

Önünde ki sarışın ergeni reddetmek çok istiyordu ama sonrasında sırıtarak konuştu;

"Bez ve kova mutfağın yanında ki depoda."

"Neyden bahsediyorsun?" dedi anlamayarak Liam.

"Ben yokken arabamı yıkarsın. Ergen vücudunuzu odamdan uzak tutun, ben uyurken her hangi bir ses çıkarmayın, etrafi pisletmeyin, sesli konuşmayın, benimle konusmayın, 2 gün. " dedi ve gözlerini devirerek eve girdi.

Yarım saat sonrasında Theo'yu Peter'ın onlara izin verdiği odaya yerleştirmişlerdi, Liam odada ki koltukta yatmayı kabul etmek zorunda kaldı.

Peter ne olduğunu söylemeden evden çıkmış, Stiles ise evi inceliyordu.

Theo daha iyiydi zar zorda olsa yürüyebiliyordu.

"Arabayı temizlemeye gidiyorum, sessiz ol."

"Bende geliyorum."

"Saçma sapan konuşma doğru düzgün yürüyemiyorsun bile." dedi Theo'yu aptal durumuna sokarar.

"Benim yüzümden buradasın en azından gelmeme izin ver, tek kalmak istemiyorum."

Liam Theo'nun ısrarları sonucunda Theo'yu dışarıdaki çardağa götürdü.

Theo'nun canı yanıyordu ama çok belli etmiyordu.

"Li. ben gidiyorum." Arka kapıdan Stiles'ın sesi duyuldu.

Liam onu onaylamış arabanın  arkasını yıkamaya başlamıştı.

"Neden bana inanmak istemiyorsun?"

"Sana sesleniyorum."

"Beni görmezden gelme!"

Liam inatla duymamazlıktan geliyordu.

"Sanarsın anneni öldürdüm." dedi göz devirerek Theo.

Liam orada patlamış ve sinirle konuştu;

"Benim sevdiğim kızı öldürdün!" Bunu derken gözleri sararmıştı Liam'ın.

Theo Liam'ın o kızı sevdiğini bilmiyordu.

"Onu hâla seviyor musun?"

"Ne fark eder?"

"Eğer o bana bunu yapsaydı onu affederdin. Hemde o senin için benim aksime hiç bir şey yapmamasına rağmen. "

"Kendini koruma haksızsın Theo."

"Defalarca senin hayatını kurtardım. Lanet kıçını kurtarmak adına yem oldum. Sizinle savaştım, ama sen hâla seni terk edip kaçan eski sevgilini savunuyorsun." dedi siniri hüzünle kırık gözlerle.

"Bunu seninle konuşmayacağım."

"Yazık sana Liam, gözünün önünde olup bitenleri görmezden geliyorsun, o kız seni terk etti."

"Lanet çeneni kapa!"

Theo son sözü sonrası hiç konuşmadı.

Moon Pack /Thiam/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin