you're merciful, that makes you weak

310 50 18
                                    

"Dur, dur, dur." Chanyeol cümlemi yarıda kesti. Anlattıklarımı hazmetmesi için ona biraz zaman verdim. Karakoldan eve dönüşte yaptığım ilk şey ondan sakladığım her şeyi anlatmak olmuştu. Ben anlatmasaydım Jaeyoon'dan duyacaktı. Ondan duymasındansa benden duymasının daha iyi olacağını düşünmüştüm.

"Sen bana," Gözlerini kırpıştırarak bana baktı. İri gözleri üzerime dikti. "Sen bana araba yarışlarına katıldığını mı söylüyorsun?" Kafamı salladım. "Ve polislerden kaçtığını?" Bir daha kafamı sallayarak onu onayladım. "Jennie sen," Ne diyeceğini bilemeden öylece yatağında oturuyordu. Yüzünü ovaladı. "Babam bunu öğrense neler olabileceğinin farkında mısın?"

"Olabilecek her şeyin farkındayım." 

"Hala yarışmaya devam ettiğine göre yeteri kadar farkında değilsin." 

"Devam ediyorum çünkü," Omuz silktim. "Bırakmak istemiyorum." Chanyeol onaylamaz şekilde bana baktığında yanına giderek yatağına oturdum. "Yarışmayı seviyorum. Yarışırken bunu birilerinin zorlamasıyla yapmıyorum. İstediğim için yapıyorum."

"İstediğin bir şeyi yaptığın için kimse sana engel olmaz." 

"Ama?" Bu cümlenin bir aması vardı.

"Ama bu yaptığın şey kabul edilebilir bir şey değil." Bana baktı. "Suç işlediğinin farkındasın, değil mi?"

"Evet ama-"

"Jen, Jen," Sözümü keserek susmamı sağladı. Derin bir nefes aldı. Eve geldiğim gibi odasına dalıp her şeyi olduğu gibi anlatmıştım. İlk anlattığım da hiçbir tepki vermeden suratıma boş boş bakmıştı. Anlattıklarımı hazmetmesi uzun sürmüştü. Haksız değildi. Ona hak veriyordum. Bir yere kadar sakin kalmıştı ama Namjoon ile olanları anlattığımda sakinleştirip beni dinlemesini sağlamak zor olmuştu. Şu an iyi gidiyorduk. Beni dinliyordu ve her şeyden önemlisi beni her zaman ki gibi korumaya çalışıyordu.

"Sevdiğin bir şeyi yapman çok güzel bir şey. Senin için bunun anlamını biliyorum." Ağzından çıkan her kelimeyi özenle seçiyordu. Bunun farkındaydım. "Ama bu, hayatında olan bütün her şeyi kaybetmeye değer mi?" Başımı eğdim. Cevap veremeyeceğim sorular soruyordu. "Bak," Ona baktım. "Ne olursa senin yanında olacağım. Yarışmaya devam etsen de etmesen de. Babam öğrense de öğrenmese de ama senden istediğim tek şey bunu düşün. Gerçekten değer mi? Buna senden başka kimse karar veremez."

Kafamı salladım. Yarışmayı bırakmak istediğim en son şeydi ama elimde olan, çabalayarak elde ettiğim şeyleri de kaybetmeye göze alamazdı. Oflayarak bacaklarımı kendime çektim. Sadece tek bir hareketim nelere sebep olmuştu. O kar maskesini kafamdan asla çıkarmamalıydım.

"O attığın imzalar şu an daha büyük bir sorun." dediğinde ona baktım. 

"Biliyorum."

"Oraya o zibidinin tek bir lafıyla nasıl gidersin anlamıyorum." dediğinde güldüm. 

"Boyunun o kelimeye uyacak kadar kısa olduğunu sanmıyorum." Omuz silkerek kendini yatağa bıraktı. "Benden kısa."

Derin nefes alarak yatağından kalktım. Bütün gün çalışıyordu. Yorgun olduğunu biliyordum. Her an uykusuzluk bayılacak gibi bir hali vardı. "Herkes senden kısa."

"Mükemmel olmak böyle bir şey işte."

Dediğinde sesli bir şekilde güldüğümde çoktan yastıklarına sarılmıştı. Odadan çıkmadan ona son kez baktım. İri gözlerini kısmış bana bakıyordu. "Doğru kararı vereceğine eminim bücür. Sadece bunu iyice düşün ve o çocuğun yanına yaklaşmasına asla izin verme." dedi sakin bir sesle. Her an uykuya dalacak gibiydi. Onu daha fazla oyalamanın bir anlamı yoktu.

best of me | namjenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin